GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:48
Tarih:11.01.2023

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve beraberinde eklenen torba kanun teklifinin 5'inci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kanun teklifinin 5'inci maddesiyle, coronavirüs salgını sebebiyle yapılan kısa çalışma ödemelerinde sigortalıların fiilî çalışmalarından doğan eksik primlerinin ödenmesi durumunda bu çalışmalarının hizmetlerinden sayılması düzenlenmektedir. Bu düzenlemeye elbette itiraz etmiyoruz ama bu konunun Meclis gündemine çok önceden getirilmesi gerektiği hususunun da altını çizmek isterim. Çünkü bu dönemde, yaş şartını doldurmasına rağmen eksik primleri nedeniyle emeklilik hakkına kavuşamayan binlerce çalışanımız mağduriyet yaşadı. Kısa bir hatırlatma yapalım: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının verilerine göre, salgın nedeniyle Mart 2020 ile 1 Temmuz 2021 arasında 506.264 firmada 3 milyon 773 bin çalışan kısa çalışma ödeneği aldı. Birincisi, kısa çalışma döneminde işçilere ücretleri eksik yatırıldı. İkincisi, aynı dönemde, iktidarın işten çıkarma yasağı olarak sunduğu ücretsiz izin uygulaması yapıldı. Bunun bir istinası olan kod 29 uygulaması ise yine işçi aleyhine bir durum olarak kullanıldı ve "ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hâller" gibi, içi çeşitli bahanelerle doldurulan bu uygulama sonucu birçok çalışan işten çıkarıldı. Üçüncüsü, kısa çalışmayla, ücretsiz izin uygulamasının devrede olduğu yaklaşık bir buçuk yıllık sürede işçilerin emeklilik sigorta prim ödemeleri de donduruldu. Bu sürede sağlık hakkından yararlanabilmeleri için işçilerin sadece genel sağlık sigortası primleri yatırıldı. Ve dördüncüsü, pandemi sürecinde tüm iş yerleri kapanmadı, özellikle gıda, eğitim ve taşımacılık sektörü sürekli açıktı. Pandemi döneminde tam zamanlı çalıştığı hâlde birçok işçiye kısa çalışma ödeneği ödendi, hâliyle bu süreler için sigorta primi hesaplanmadı, hizmetlerinde boşluk oluştu. Şimdi bu mağduriyet giderilmeye çalışılıyor ama üzerinden tam bir buçuk yıl geçtikten sonra. Sorun o zaman çözülmüş olsa talep bekleyen 138 bin çalışan emeklilik hakkını elde edecekti, şimdi, bu kanun teklifi kapsamında 141 bin kişilik ek müracaat daha bekleniyor. Kısa dönem çalışma mağdurları biz de dâhil olmak üzere bir buçuk senedir çalmadık kapı bırakmadı.

Bugüne kadar bu soruna kulaklarını tıkayan AK PARTİ'sinin EYT'liler, sözleşmeliler gibi bu kesimi de bugün hatırlamasının nedeni belli; seçim. AK PARTİ'si zannediyor ki vatandaşın haklı taleplerini seçim zamanı hatırlayınca oylar kendi hanesine çevrilecek. Unuttuklarınızı seçim zamanı hatırlamanız vatandaşımızı da unutkan mı yapacak? Bu vatandaşlarımız bir buçuk yıl önce emekli olacaklardı. Bu vatandaşlarımızın içinde işten çıkarma yasağının sona ermesiyle işsiz kalanlar oldu, yaşı nedeniyle ne iş buldu ne de aş. Onlar bu dönemde aileleriyle birlikte yaşadıkları sıkıntıları unutacaklar mı? Vatandaşımız oy kullanma konusunda tabii ki serbest ama tavsiyemiz, ananızın ak sütü gibi helal, haklı taleplerinizi seçim zamanı gelene kadar hatırlamayanları siz de sandıkta hatırlamayın, sandıkta unutun, hatta sandığın içinden çıkarmayın. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, gelelim kanun teklifinin omurgasını oluşturan kamu çalışanlarının ve emeklilerin maaş artışlarına. Aylardır asgari ücretli, memur, emekli, maaşlarına yapılacak artış oranına kilitlenmiş durumdaydı. Tarafsızlığını, bağımsızlığını yitirmiş kurumların eline "Açıkla." talimatıyla tutuşturduğunuz veriler üzerinden maaşlara güya artış yapıldı, müjdeyi de tabii ki kendisini halkını en fazla düşünen, başkan baba olarak gören Sayın Cumhurbaşkanı açıkladı "Memur, memur emeklileri ve diğer tüm emeklilerimizin maaş artış oranını yüzde 25 olarak uygulayacağımızın müjdesini vermek istiyorum." dedi. Ertesi gün bir müjde daha var verdi: "Hadi iyisiniz, zammı yüzde 30'a çıkardım." Bu kararı neye göre aldınız? El cevap: "Yüzde 25 olarak açıkladığımız artış içimize sinmediği için." Esas cevap ise: Parayı kaybetmek seçimi kaybetmekten iyidir; yüzde 5 daha verecek olsak ne olur ki yeter ki seçimi kaybetmeyelim.

Sormazlar mı, TÜİK'e göre yıllık enflasyon yüzde 64,27, ENAG'a göre yıllık enflasyon yüzde 137; yeni yıl için ceza, harç ve bazı vergilerdeki artışları belirleyen yeniden değerleme oranı yüzde 123; hâl böyleyken maaşlara yüzde 25 oranındaki artış içinize nasıl sinmişti? TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamı işinize geliyor, anladık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Ama vergiler için yüzde 123'lük bir artışı öngörüyorsanız gerçek enflasyon rakamı ayan beyan ortadadır. Matematik kolay değildir ama bu rakamların ne ifade ettiğini anlamak için dört işlemi bilmek yeterlidir.

Bunun yanında, altı çizilecek bir husus daha var. 2022'nin en kötü yıl olarak tarihe geçeceği itirafında bulunan Ekonomi Bakanı Sayın Nebati rakamlara hiç takılmıyor, en doğrusunu söylüyor: "Vatandaş enflasyonda baz etkisine değil, cebine bakar. En düşük emekli maaşı 5.500 lira olacak." Ailesiyle birlikte 5.500 lirayla yaşamak zorunda olan 2 milyon 721 bin emeklimiz var yani yoksulluk sınırını, asgari ücreti geçtik, açlık sınırının çok altında bir maaşla geçinmek zorunda olan 2 milyon 721 bin emekli.

İşte, bu ekonomik ortamda herkesin cebine, vatandaşın gözüne baktığı bu noktada yüzde 100 oranında zam bile yapsanız artık miadınız doldu, ne yaparsanız yapın su köprüyü böldü, yolun sonu göründü. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)