GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:48
Tarih:11.01.2023

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Başkanım.

Evet, ben de yürürlük maddesi üzerine söz aldım. Çok geç bir saat oldu, ben de sabrınıza sığınarak bu önemli kanun teklifindeki görüşlerimi paylaşmak istiyorum.

Evet, tabii ki bugün genel olarak konuştuğumuz... Meclisin yetkisinde olması gerekirken, enflasyon oranına göre maaş artışı yapmamız gerekirken, maalesef, bir siyasi partinin de Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanının bir nevi keyfî, kişisel tercihleriyle, belki bazen de, işte, bir lütfu gibi partisinin grup toplantısında bütün kamuoyuyla paylaştığı, müjdelediği bir düzenleme daha sonra Meclise geldi. Aslında, değerli Kaboğlu Hocamın katkısıyla ya da aramızdaki istişareyle beni de uyardı. Şimdi, Anayasa'mızın 65'inci maddesi var, diyor ki: "Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini -ki buradaki en önemli görevi sosyal devlet olma ilkesi- bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir." Yani Anayasa burada kişisel tercihleri değil, öncelikleri ortaya koymamız gerektiğini belirtmiş. Kimin önceliği, kimin tercihi? Biz hep bunu tartıştık bugün ve sosyal devlet olmanın gereği de bu, en dezavantajlı grupları eşitleyici ve koruyucu davranması gerektiğini Anayasa zaten emrediyor ama burada hep ileri sürdüğümüz güçler ayrılığı ilkesini bu sistemle sağlayamadığımızı bu kanun teklifindeki süreç de bize tekrar gösterdi değerli milletvekilleri, yürütmenin yasama üzerindeki tahakkümünü bir kez daha ortaya koymuş oldu. Biz, burada, komisyonlarda, gerekli komisyonlarda -işte, Çalışma Komisyonu belki- çalışanların, emeklilerin sorunlarını en detaylı şekilde tartışmamız gerekirken, sağlıklı bir müzakere ortamında bu konuyu tartışmamız gerekirken gerek Komisyon aşamasında gerekse gecenin bu saatinde sağlıklı bir ortamda bu konuları tartışmıyoruz, Cumhurbaşkanının bir lütfunu burada yerine getirme çabası içerisindeyiz.

Evet, kanun teklifinin en önemli kısmı, elbette bugün tartıştığımız kamu çalışanlarına ve emeklilere maaş artışı. Artışa referans olarak verilen veri de TÜİK verileri ancak TÜİK'in gerçek enflasyonu sansürlediğini, gerçekleri ortaya çıkarmadığını hepimiz biliyoruz. İşte, veriler bugün söylendi, bağımsız akademisyenlerin, İstanbul Ticaret Odasının verileri. TÜİK'in ortaya koyduğu enflasyonun gerçeği yansıtmadığına ve en önemlisi asgari ücretlinin, en çok da bugün maaş artışı sağlayacağımız emeklinin, memurun haklarının TÜİK tarafından gasbedildiğine şahitlik ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Halka aktarılması gereken kaynaklar farklı siyasi tercihlerle... İşte, kur korumalı mevduata aktarılan kaynakları, bugün grubumuz adına konuşan Sayın Kuşoğlu bütün detaylarıyla ortaya koydu. Bunu, bu kaynakları, gerçekten, ciddi anlamda Meclis olarak denetlemek ve nereye gittiğini sorgulamak zorundayız.

Evet, en önemli sorunumuz gerçekten yanlış ekonomi politikaları ısrarı sonucunda karşı karşıya kaldığımız yüksek enflasyon ve aynı zamanda ciddi bir bütçe açığı sorunu, dış açık, cari açık. Bütün bu sorunların yanında en çok tabii ki bunlardan zarar gören kesim sabit gelirliler ve reel ücreti konusundaki... Düşük reel ücret alan kesimlerin bu ekonomik sorunlardan en yakıcı etkilenen kesimler ve gelir eşitsizliği yaşayan kesimler olduğunu görüyoruz. Enflasyon oranı arttıkça gelir eşitsizliği artıyor, gelir dağılımı olumsuz yönde etkileniyor.

Genel olarak şu sorunla karşı karşıyayız sayın milletvekilleri: Belki bugün en az tartıştığımız düşen millî gelirimiz. Ya, biz burada ne kadar çok veriler versek ya da yüzde 30, yüzde 40 artış yapsak da ciddi bir millî gelir düşüşüyle karşı karşıyayız. Bakın, kişi başına düşen millî gelirdeki artışla, 2014 yılında, biz, üst ve orta gelir grubu kategorisinde bir ülke durumuna geçtik ancak -bakın, 2014 yılı bu iktidar döneminde- yüksek gelir grubu ülkeler arasına geçemedik. 97-98'de zaten üst ve orta gelir düzeyindeydik. Bugün, bakın, ortalama olarak bir ülke, on dört yıl sonrasında bir üst gelir grubuna çıkabilmekte ama biz, sizin iktidarınızda, yirmi yılı aşkın bir sürede bırakın yüksek gelir grubuna çıkmayı, alt orta gelir grubuna düştük. Bırakın orta gelir tuzağını, biz düşük gelir tuzağına saplanmış durumdayız. Bakın, bugünkü millî gelir seviyemiz, 2018'deki bu sistemle beraber, bu sisteme geçişle beraber 12.582 dolardan bugün 9.485... Peki, sizin koyduğunuz hedef neydi? 25 bin dolardı yani...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.

...bu yapmış olduğunuz maaş artış oranlarının hiçbir anlam ifade etmediği bu gelir adaletsizliğiyle, düşük gelir seviyesiyle ortaya çıkmaktadır.

Şunu söyleyeceğim son olarak: Kanunun gerekçesinde "Bu yüzde 30'la refah artışı sağlayacağız." deniliyor. Ya, bunu siz gerçekçi buluyor musunuz? Bu gelir adaletsizliğinde, bu yüksek enflasyon oranında, bu düşen millî gelirde sizin ortaya koyduğunuz bu yüzde 30 hedefi bir refah artışı sağlayacak mı? 5.500 lira en düşük emekli aylığı gerek dul, yetimler açısından -Sayın Özel, Sayın Grup Başkan Vekilimiz ortaya koydu- gerekse emekliler açısından bir refah artışı sağlayacak mı, tekrar söylemek istiyorum.

Bütüncül ekonomik politikaları ortaya koymadıkça, emeklilik sistemimizi ciddi anlamda reforme etmedikçe, gelir adaletsizliğini, enflasyondaki artışı engellemedikçe bugün kabul ettiğimiz kanun teklifleri hiçbir anlam ifade etmeyecek diyorum.

Sabrınız için teşekkür ediyorum tekrar.

Kanunun hayırlı olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)