GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Mal Ticareti Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:49
Tarih:12.01.2023

HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, partim ve grubum adına görüşülmekte olan 370 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin kaderini yakından ilgilendiren seçime artık birkaç ay kaldı. Bu seçimler ülkenin demokrasiyle mi, yoksa otokrasiyle mi yönetileceğinin belirleneceği bir seçim olacaktır. Yirmi yıllık iktidarı boyunca AKP yönetimi bir kavram kargaşası yaratmıştır. Türkiye halklarına hukuksuzluğu hukuk, adaletsizliği adalet, zorbalığı demokrasi, köleliği ise özgürlük olarak dayatmıştır. Dolayısıyla aslında bu seçim, bu kavramların ya özüyle ya da tersiyle kullanılacağı bir dönüm noktası olma özelliğini taşımaktadır.

Yirmi yıllık iktidarınız boyunca tahrip etmediğiniz alan, çiğnemediğiniz kanun, ezmediğiniz sınıf kalmadı. Oturduğunuz ve kök saldığınızı düşündüğünüz koltuklarınızdan aldığınız yetkiyle başta Kürt halkı ve onun iradesi ve temsilcilerine etmediğiniz zulüm, çektirmediğiniz cefa kalmadı. Koltuklarınızı korumak adına insanların iradelerini kayyumlarla gasbederek bir halkı ve onun temsilcilerini kriminalize ettiniz. Bu ülkede barış için gövdesini siper etmiş, savaşın son bulması adına kendini feda etmekten çekinmeyen başta Sayın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere, pek çok yol arkadaşımızı uydurma delillerle, talimatla, yönlendirilmiş yargıçlarla cezaevine gönderdiniz; bununla Kürt siyasal hareketini bitireceğinizi sandınız, karşınızda çığ gibi büyüyen bir iradeyle karşılaştınız. Bu irade, rantın merkezine dönüştürdüğünüz belediyelerinizi bir bir kaybetmenizi sağladı. Şimdi, aynı irade saraydaki koltuğunu kaybetmesin diye bir dava ortaya çıkardınız: HDP'yi kapatma davası. Bunun ilk adımı olarak da HDP hesaplarına bloke kondu. HDP'nin kapatılmasının istenmesi, HDP'nin olmadığı bir siyaset dizaynı kurma çabası aslında yaşadığınız korkunun, içinde bulunduğunuz açmazın bir yansımasıdır. Korkmakta da haklısınız, sizin yeni zannettiğiniz bu oyunu Kürt halkı son yirmi beş yılda defalarca gördü. Dolayısıyla, sizin, ne sahte delilleriniz ne de uydurma yargılama anlayışınız bizi endişelendirmiyor. Bizim, bu ülkede davamız hâlâ demokrasi, hâlâ insan hakları, hâlâ özgürlükler, hâlâ inatla barış davasıdır. Biz, bu halka güzel bir yarın sözü verdik ve o sözü yerine getirinceye kadar bu mücadeleden bir adım geri atmayacağız. Gandhi diyordu ki: "Dünya üzerinde vicdanımdan başka kimseden korkmayacağım." İşte, HDP'nin de tek korkusu kendi vicdanıdır. Sizin zulmünüzün bir sınırı ve sonu vardır ama bizim kararlılığımızın hiçbir sınırı ve sonu yoktur. Unutulmamalı ki bu zorbalık günlerinde ortaya koyduğunuz tüm hukuksuz işlerin hesabı yarına kalır ama kimsenin yanına kalmaz.

Değerli milletvekilleri, demokratik değerler ve hukuk alanında yarattığınız tahribatın etkileri sadece özgürlükler açısından değil, toplumu ilgilendiren tüm alanlarda da çürüme yaratmıştır. Bu çürümüş ve kokuşmuş düzen de toplumun geneline yansıyan bir güvensizlik hâline dönüşmüştür. Mutlu bir toplum yerine korku dolu bir toplum yarattınız, bu korkuyu da toplum üzerinde hegemonya kurmak için bir silah gibi kullandınız. Size karşı çıkan her sesi bastırmak, sizi eleştiren herkesi kriminalize ederek cezalandırmak adına bir korku devleti oluşturdunuz fakat gariptir ki topluma yaymak istediğiniz korkunun asıl kölesi sizler oldunuz; iki kişinin yan yana yürümesinden dahi korkar oldunuz, toplumu ezdikçe kendiniz sıkıştınız, insanları yok saydıkça kendiniz kayboldunuz. İşte, önümüzdeki seçimler de bu yok oluşunuzun resmî kanıtı olacaktır.

Kendinize kurduğunuz bu refah alanını kaybetmemek, koltuklarınızı koruyarak bu çarpık düzeni sürdürmek adına da dün sarf ettiğiniz beylik sözlerinizi bugün yutmanızda hiçbir beis görmüyorsunuz. 2019 yılında EYT için ne diyordu Cumhurbaşkanı? "Seçim kaybetsek de ben bu işte yokum. Biz bunu politik hesaplarla yapmayız ve yapmayacağız da." Gelinen noktada korkunuzun sözünüzün önüne geçtiği gözüküyor.

Bu ülkede en önemli krizlerden biri de TÜİK'in hatalı verileriyle, oynanmış yanlış istatistiklerle gizlemeye çalıştığınız ekonomik krizdir. Bu kriz ise basiretsiz ve beceriksiz ekonomi yönetiminizin bir sonucu olarak karşımıza çıkmıştır. Kendi ellerinizle bir canavar yarattınız, adı enflasyon, "Ezdirmeyeceğiz." dediğiniz halkı ise bu canavara kurban ettiniz. Asgari ücrete yapılan zam, memura ve emekliye verilen zam cebe girmeden eridi bile. Hâlâ bir müjde olarak bu sahte sayıların gururunu yaşamaya çalışıyorsunuz. Özellikle memur ve emeklilere yönelik açıklanan önce yüzde 25, ardından yüzde 30 zam sözleri geçim sıkıntısı içinde çırpınan halkın, memurun ve emeklinin derdine çare olmamıştır. Bu durum aklıma Malcolm X'in şu sözünü getirdi: "Bıçağı size 9 santim saplayanın bıçağı 6 santim geri çekmesi lütuf değildir." (HDP sıralarından alkışlar) Halktan almaya gelince yüzde 120 zam, halka vermeye gelince yüzde 30 zam. Gerçekten bu samimiyetsiz ve anlamsız gerçekliğiniz karşısında hayret etmemek mümkün değil.

Bakınız, toplum geçinemiyor, geçinemediği gibi iktidarınızın, temel sıkıntılara yönelik palyatif çözüm anlayışı karşısında her gün daha da eziliyor, daha da ufalıyor. Faturalar artık bırakın cep yakmayı yürekleri yakacak duruma gelmiş durumdadır. Kışın ısınamayan, akşam evini aydınlatamayan, gündüz arabasını çalıştıramayan ve sonuçta geceleri dertten uyuyamayan bu halk sizin ustalık döneminizin eseridir ama kimse sizin esiriniz değildir. Bu sebeple, gidişinizi ne güvendiğiniz sermaye sahipleri ne hormonlu ihalelerle beslediğiniz müteahhitler ne milyonlarca liralık vergisini affettiğiniz holdingler ne de satın alınmış gazetecileriniz durduramayacaktır, çünkü toplumdan koptunuz, halkın gerçeklerinden ve temel beklentilerinden bihabersiniz; kaşıkla verip kepçeyle toplamak sözünün tam karşılığısınız. Halk asgari ücret zammı değil, alım gücü istiyor; geçinebilmek, ailesiyle dertsiz, tasasız yaşamını idame ettirmek, kimseye muhtaç olmadan yaşamak istiyor. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Bu Meclisi halk için çalıştırmak yerine, onların sorunlarına çözüm olabilecek politikalar üretmek yerine, öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Mal Ticareti Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi'ni görüşüyoruz. Belki de haklısınız çünkü tarımı ve çiftçiyi bitirdiğiniz için başta pirinç olmak üzere, tahıl ürünlerini -Sayın Erozan'ın da bahsettiği gibi- kalitesi düşük, en ucuza Pakistan'dan temin edebilirsiniz, hatta belki de veresiye elde edebilirsiniz.

Değerli milletvekilleri, bu ülkede var olan sorunların çözüm adresinin artık AKP iktidarı olmadığı çok açık bir şekilde ortadadır. Onun da onun küçük ortağının da mini ortağının da mikro ortağının da toplumun geleceği adına bir şey ortaya koyamayacağı kesindir.

Toplum üzerinde kirli oyunlarla yaratmaya çalıştığınız bu korku zinciri de kırılmıştır. Yirmi yıllık iktidarınızda yediğinizin de içtiğinizin de hesabını ödeme vakti yaklaşıyor. Umarım hesabı ödeyecek gücünüz, hesap verebilecek yüzünüz kalmıştır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)