| Konu: | Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 17.01.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi'nin geneli üzerine İYİ Parti adına söz aldım. Selamlarımı sunarım.
Konuşmama geçmeden önce, İsveç'te PKK terör örgütü ve uzantılarının gerçekleştirdiği eylemi şiddetle kınıyoruz. Ülkemiz adına, nerede olursa olsun, terör örgütlerinin karşısında İYİ Parti olarak her zaman, kararlılıkla duracağız. İsveç makamlarından gereğini yapmasını beklerken olayın kapatılmaya çalışılmasını da kabul etmediğimizi beyan ediyor ve onları da kınıyoruz.
Değerli milletvekilleri, Uludağ'da son yirmi yılda, kanuna aykırı, defalarca yağmalama girişiminde bulunulmuş ancak Bursa Barosu öncülüğünde açılan davalarla bunlara fırsat verilmemiş, bütün girişimler başarısız kalmıştır. Uludağ Alan Başkanlığının kurulacağına dair beyanlar ise ilk olarak 2019 mahallî seçimleri öncesinde gündeme getirildiği hâlde sürüncemede bırakılmış iken, üstelik bütçe görüşmelerinin devam ettiği bir sırada yani uygun düşmeyen bir zamanda Komisyondan hızla geçirilmesi tarafımızdan makul görülmemiş, bunu da Komisyon toplantılarında ifade etmiştik.
Uludağ'ı bugüne kadar korumuş olan Milli Parklar Kanunu'ndaki hükümlere göre, tabii ve ekolojik denge ve tabii ekosistem değeri bozulamaz, yaban hayatı tahrip edilemez, tabii dengeyi bozacak her türlü orman ürünleri üretimi yapılamaz, hiçbir yapı ve tesis kurulamaz ve işletilemez. Bunlardan hangisi teklifi sunan milletvekillerini ve iktidarı rahatsız etmiştir de böyle bir teklif sunma ihtiyacı duyulmuştur? Teklifin gerekçesinde Uludağ ve çevresinin, bürokrasinin çokluğu bahane gösterilerek, Millî Parklar Genel Müdürlüğü tarafından gerektiği gibi yönetilemediği iddia edilmiştir. Teklif sahiplerinin eleştirilerine ve görüşlerine yine bir iktidar milletvekilinden Komisyonda cevap gelmiştir. Ankara Milletvekili olan eski Millî Parklar Genel Müdürü, Komisyon toplantısında, Millî Parklara yönelik eleştirilerin haksız olduğunu vurgulamış, ihtiyaç olan yetkilerin Milli Parklar Kanunu'na koyularak sorunların çözülebileceğini işaret etmiş, aynı zamanda "millî park" kavramının uluslararası bir itibarı olduğunu, bu itibarın da kaybedileceğini eklemiştir. Kısacası, Millî Parkların Uludağ'ı yönetemediği iddiasına bizzat bir iktidar milletvekili cevap vermiştir. Esasen, Alan Başkanlığı kurulmasına haklı gerekçelerle aciliyet ve gereklilik görülseydi, teklifin bütçe görüşmelerinden önce kanunlaşması ve 2023 bütçesinden pay ayrılması gerekmez miydi? Benzer süreçlerle çıkarılmış olan bütün kanunlarda şaibe olduğu gibi burada da şaibe kanaati oluşmaktadır. Zira, iktidar tarafından alışkanlık hâline getirilmiş olan toplumsal menfaatlere göre değil, yandaşların çıkarlarına göre hazırlandığı görüntüsü ve kanaati çoğu zaman haklı çıkmıştır. Zaten iktidarın şaibe konusundaki sicili maalesef bozuktur. "Bu Alan Başkanlığı talan başkanlığına dönüşecektir." şüphesi işte bu sebeple oluşmaktadır. Bursalılardaki başka bir kanaate göre de bu iktidarla birlikte yeşil Bursa beton Bursa'ya dönüşmek üzeredir.
Değerli milletvekilleri, gündeme getirilmesinin üzerinden dört yıl geçmesine rağmen kanun teklifinin hazırlanma sürecinin çok eksik yürütüldüğü ve yetersiz kaldığı açıktır. Bütün paydaşların ve Bursalıların yeterince bilgilendirilmediği, inceleme ve değerlendirme yapılmadığı, görüşlerinin alınmadığı ve en önemlisi, mutabakat aranmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekliyle kanunlaşması hâlinde geriye dönüşü olmayacak ekolojik sorunlarla beraber sosyal, ticari ve hukuki sorunlar da yaratacak ve Uludağ'ın yağmalanma ihtimali ortaya çıkacaktır. Bu sebeple, teklifin meslek odaları, ilgili sivil toplum kuruluşları, sektör temsilcileri ve akademik çevrelerce çalışılıp hazırlanmasının ve Bursalıların konu hakkında bilgilendirilmesi için alt komisyon kurularak teklifin bu komisyona havale edilmesinin doğru olacağı düşüncesiyle verdiğimiz önerge ne yazık ki iktidar çoğunluğu tarafından komisyonda reddedilmiştir.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde yer almasına karşı çıktığımız en önemli hususlardan biri, Uludağ Alanı sınırlarının değiştirilme yetkisinin Cumhurbaşkanlığına verilmesidir. Partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yetkilerin tek bir merkezde toplanması, bizce, zaten tıkanmış olan bürokrasinin sağlıklı bir şekilde işleyişine engel olmaktadır. Alan sınırlarının değişikliği Cumhurbaşkanı kararıyla değil, ihtiyaç hasıl olursa yeniden kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. Böylece, keyfiyete sebep olabilecek suistimaller ortadan kalkacak ve kanun hükmünün Cumhurbaşkanı kararıyla değiştirilmesi engellenmiş olacaktı.
Sırası gelmişken tekrarlamakta fayda görüyorum, partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin tıkanma sebeplerinden biri de işte, bütün yetkilerin tek adamda toplanmasıdır. Devletin kurumsal yapısının tahrip edilmesiyle birlikte Külliye'nin liyakatsiz kadrolarla çalışmayı tercih etmesi devlet ciddiyetini ortadan kaldırmış ve her alanda çok tehlikeli bir yozlaşmaya yol açmıştır. Asırlardır değişmeden devam eden Türk devlet aklıyla ve ciddiyetiyle asla bağdaşmayacak böyle bir anlayışın Türkiye Cumhuriyeti devletini çökertmekte olduğu ne yazık ki bazı kesimler tarafından hâlâ idrak edilememiş olduğu anlaşılmaktadır.
Seçim yaklaştıkça bir başka olumsuzluğu da ifade ederek hatırlatmak istiyorum: Bu sistemde, devletin en üst kadrolarını oluşturanlar, yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı seçimi kaybederse onunla birlikte hepsi birden görevlerinden ayrılmış olacaktır. Bu ne anlama gelmektedir? İktidardaki tek adamın seçimi kazanması kendilerinin de görevlerine devamını sağlayacağı için, her türlü entrika ve kirli yola başvurma mübah sayılacaktır. Elbette, devlet adamı zihniyetine sahip liyakatli kadrolar böyle düşünmeyecek ve biat etmeyecekledir; zaten o değerli bürokratlar sayesinde kaos ortamına girmeden seçim gününe yaklaşmaktayız. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesine bağlı ve kurucu iradeye saygılı olan, görevlerini dürüstçe sürdüren bu devlet görevlileri iktidar değişince elbette görevlerine devam edecektir. Valiler, büyükelçiler, genel müdürler, Devlet Denetleme Kurulu Başkanı ve üyeleri, Vergi Denetim Kurulu, Varlık Fonu Yönetim Kurulu, Özelleştirme İdaresi, Gelir İdaresi, SGK, TOKİ gibi başka birçok yüksek kurumun başkanları seçimle birlikte görevlerinin sona ermemesi için var güçleriyle gayret göstereceklerdir ama gayret, milletin yararına değil iktidarı sürdürme amacıyla gösterilecektir. Bu teklif kanunlaştığı takdirde Uludağ Alan Başkanı da Gelibolu ve Kapadokya Alan Başkanları gibi Cumhurbaşkanı seçimde yeniden kazanamazsa hep beraber görevlerinden ayrılacaktır. Dolayısıyla, görevlerine devam edebilmek için seçim kazanma uğruna her türlü karanlık işe girmekte beis görmeyeceklerdir. İşte bu gibi görevlere atanmış olanlar, tek adamın şahsi isteklerini talimat olarak yerine getirme ihtimali doğuruyorsa orada şaibe tabii ki olacaktır. Onlara göre ülke âdeta tek adam ve ailesinin mülkü, devletin bütün kurum ve kuruluşları da çiftlikleri gibidir.
Değerli milletvekilleri, diğer taraftan, Uludağ Alan Başkanlığının kurulması sadece turizm ve ticaret sektörlerini ilgilendiren bir konu değildir; Uludağ, bütünüyle Bursa'nın ve çevresinin havası, suyu, ağacı, otu, çiçeği, kurdu kuşu velhasıl hayat damarlarıdır. Onun için konuyla ilgili meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler ve kanaat önderleri ile Bursalıların tümünün mutabakatının aranması yerinde ve doğru olacaktı. Teklifte yer alan yönetimden sorumlu Alan Komisyonunun ve Danışma Kurulunun oluşumu ile görev ve yetkilerini çok sakıncalı bulmaktayız, zira teklifteki hâliyle Uludağ'ı her yönüyle koruyacak bir anlayışı metinde görmek mümkün değildir. Aslında Komisyonda teklifin geri çekilmeyeceği anlaşılınca sakıncalı gördüğümüz her hususu dile getirerek eksik ve hatalı ne varsa verdiğimiz önergelerle düzeltmeye ve desteklemeye çalıştık. Önergelerimiz reddedildiği için şimdi burada birçoğunu tekrarlamak zorunda kalıyoruz. Uludağ Alanı sınırları içerisinde uygulamaya yönelik her türlü kararları almaya yönelik yetkili bir komisyonun kurulmasını, görevleri ve çalışma esaslarını düzenleyen maddede Alan Başkanlığına her tür ölçekte plan hazırlama yetkisi verilmesini doğrudan yolsuzlukları teşvik ettiği için son derece tehlikeli buluyoruz. Onun için Uludağ Alanı'nda yapılacak her türlü planlama Bursa Büyükşehir Belediyesinin uygun görüşü alınarak yapılmalıdır demiştik. Bu madde için Komisyona verdiğimiz değişiklik önergesi, ileride karşılaşılacak sakıncalı durumların şimdiden giderilmesine yönelik olmasına rağmen Komisyonda iktidar çoğunluğu tarafından reddedildi.
Alan Başkanlığındaki Komisyonda görev alacakların mesleki dağılımı da yanlıştır, kadrolaşmada keyfîliğe yol açacağı kanaatindeyiz. Meslek grupları arasına jeoloji ve harita mühendisliği bölümlerinin de ilave edilmesini önemli görmekteyiz ancak görevlendirilecek personel sayısının 4'le sınırlandırılması belirlenen meslek grupları arasında bir tercih yapılması zorunluluğu getirmektedir. O nedenle kanunda belirtilen her meslek grubundan birer üyenin komisyonda görev alacak şekilde düzenleme yapılması teklif ettiğimiz ilavelerle birlikte gerçekleştirilseydi daha doğru olacaktı. Üyelerin görev süreleri sona erdiğinde yeni üyelerin göreve başlamaları da maalesef muğlak kalmıştır.
Danışma Kurulu dar kapsamlı olmaktan çıkarılmalıdır dedik ama verdiğimiz değişiklik önergesi de kabul edilmedi. Bu Kurulda, Uludağ'ın yer altı ve yer üstü özellikleri dolayısıyla çevre, orman, jeoloji, maden, harita, inşaat ve ziraat mühendisleri ile mimar odalarının temsilcileri de bulunmalıydı. Uludağ'ın ekosistemiyle ilgilenmeyi kuruluş amacı yapmış olan sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de Danışma Kurulunda yer almasının Uludağ'ın her yönüyle korunmasına katkı vereceği inancını taşıyoruz. Danışma Kurulunun kararlarının da belli oranda bağlayıcı olması sağlanmalıydı. Her türlü plan değişiklikleri ile yapılaşma bu kapsamda yer almalıydı.
Değerli milletvekilleri, gerekçede Uludağ'ı daha iyi korumaya yönelik bir düzenleme olduğu belirtilse de yasalaşması hâlinde meydana gelecek sosyal, ticari, hukuki ve çevre sorunlarına neden olacağı ve bu hâliyle Uludağ'ın daha iyi korunamayacağı kanaatindeyiz. Uludağ'a, daha çok otel açarak para kazanılacak, sadece turizm alanı gözüyle bakıldığı izlenimi maalesef ağır basmaktadır.
Bu sebeple -ve tekrarlamakta yarar görüyorum- alan sınırlarının değiştirilmesi yetkisinin Cumhurbaşkanına verilmesi, Alan Başkanlığı yönetimine her türlü plan yapma yetkisinin verilmesi, alan yönetiminin ve Danışma Kurulunun oluşumunun sakıncalı olması, Anayasa'ya aykırılığının tartışılır olması, diğer bazı kanunlarla çelişkili olması, bizce kanunlaşma sürecinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarına gölge düşürmesi ve şaibeli olduğu inancının oluşması dolayısıyla teklifin tümüne karşıyız.
İnegöl'den Karacabey'e kadar verimli ovaların yer altı ve yer üstü sularını, Ulubat Gölü'nü, Orhaneli ve Doğancı Barajlarını, diğer göletleri, tarımsal alanları ve yerleşim yerlerinin içme suyu ihtiyacını karşılayan tek kaynak Uludağ'dır dolayısıyla Uludağ'a Bursa çevresindeki bütün bölgeye hayat veren bir alan gözüyle bakmak gerekir. Allah'ın bir lütfu olarak görülmeli ve bütünüyle kayıtsız şartsız Uludağ korunmalıdır. Biz Uludağ'ın olduğu gibi korunmasından yanayız. Doğal varlığının bozulmasına yol açabilecek hiçbir gelişmeye fırsat verilmesini asla kabul etmeyeceğiz.
Seçimlere az bir süre kala Uludağ'ın yağmalanmasına ortak olacak yerli ve yabancı bütün firmaları, yatırımcıları da buradan uyarmak istiyoruz. Yapılacak bütün haksız ve hukuksuz uygulamaların, Bursalıların ve Türk milletinin kabul etmeyeceği bu tarzdaki uygulamaların tamamı düzeltilecektir. Uludağ sahip olduğu bütün canlı ve cansız değerleriyle korunacak; Bursa ve çevresinin hayat damarları olmaya devam edecektir.
Değerli milletvekilleri, gösterdiğimiz tepkinin ve karşı çıktığımız hususların iktidar tarafından doğru algılanması için vurgulayarak tekrarlamakta fayda görüyorum. Henüz vakit varken bu teklifi geri çekin, Uludağ'ı siyasetin malzemesi yapmaktan ve yandaşların talanına bırakmaktan vazgeçin. Başta Bursalılar olmak üzere bütün duyarlı vatandaşlarımızın sesine kulak verin ve bu büyük vebalin altına girmeyin. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruludur. Her birimiz ettiğimiz yemine sadık kalarak milletimizin ve ülkemizin yüce menfaatlerini korumak mecburiyetindeyiz. Şayet alınan talimata karşı çıkılamıyorsa hiç olmazsa şu hususları dikkate alın:
1) Uludağ Alanı sınırlarının değiştirilme yetkisi Cumhurbaşkanına kesinlikle verilmemelidir.
2) Alan Başkanlığı yönetimine her türlü imar planı yapmak dâhil sınırsız yetki verilmesi bir cinayettir, bundan vazgeçilmelidir.
3) Uludağ Alan Başkanlığı yönetiminde önerdiğimiz kuruluş temsilcileri yer almalıdır. O sayede, Uludağ'ın yağmalanma şüphesi ortadan kalkabilir.
4) Alan Başkanlığı kapsamında kurulacak olan Danışma Kuruluna önerdiğimiz kuruluş temsilcileri de mutlaka alınmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.
Danışma Kurulu kararları da belli ölçüde bağlayıcı olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Uludağ'a ve ülkemizin bütün doğal zenginliklerine zarar vermek isteyenlere yaklaşmakta olan seçimle birlikte Türk milleti elbette "Dur!" diyecektir. Gelecek olan yeni yönetim tarafından milletimizin istemediği, tasvip etmediği hiçbir girişime fırsat verilmeyeceğini belirtiyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)