GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:50
Tarih:17.01.2023

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın vekiller, değerli halkımız; kapitalizm, doğayı, doğal varlıkları ve yaşamı sömürüyor; yaşam alanlarını yok ediyor; doğanın, insanın, hayvanların ve tüm canlıların yaşam haklarını yok sayıyor. AKP iktidarı neoliberal kapitalist düzenin en mahir uygulayıcısı olmuştur; insan emeğini, doğayı, tüm canlıları sömürerek, yağmalayarak, tüketerek yaşamı da tüketmektedir. Bu yıkıma hep beraber "Dur!" demeliyiz. Bize göre, ekolojik haklar, sağlıklı ve dengeli yaşam hakkının, insan olmanın parçasıdır.

Uludağ kanunu teklifi Erdoğan iktidarında doğamıza karşı işlenen suçlara eklenecek yeni bir halka olmuştur. Bursa Uludağ'da turizm faaliyeti bahanesiyle işletmeciliğin teşvik edilmesi, daha fazla otel, daha fazla beton ve daha fazla yapılaşma demektir. Hangi sermaye bize bir Uludağ ekosistemini üretebilir? Ama birkaç yandaş şirket kâr etsin diye hepimize ait olan doğamız, Uludağ'ımız sorumsuzca betonlaştırılarak topluma ait varlıklarımız yok edilmektedir. Buna hiç kimsenin hakkı olmamalıdır, bu kanun teklifi de derhâl geri çekilmelidir.

Öte yandan, bugün bizi Muğla çevre örgütleri ziyaret etti ve bahçede gerçekleştirdikleri basın açıklamalarına katıldık. İklim Adaleti Koalisyonuna, Muğla Çevre Platformuna, Ekoloji Birliğine, Doğu Akdeniz çevre derneklerine kulak vermeliyiz. Muğla termik santrallerinin yarattığı ekokırıma son verilmesini istiyorlar. Termik santral işçilerinin işlerini ve gelirlerini güvenceye alarak termik santrallerin kapatılması talepleri kabul edilmelidir.

Sayın vekiller, halk sağlığı devlet eliyle tehdit ediliyor. Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar başta olmak üzere yaşamsal önemdeki bazı ilaçlara dair kamuoyuna yansıyan iddialar ve gerçekler korkunç boyutlara varmıştır. İlaç sahteciliği konusu hakkında bu Meclis hiçbir şey yapmayacak mı diye soruyorum. İlaçların en önemlisi de kanser tedavisinde kullanılan ancak kanser tedavisine hiçbir etkisi olmayan ilaçların sahte raporlarla piyasaya sürülmesinin hesabını kim verecek? SGK ve Eczacılar Birliği bu sahte ilaçları almış, kanser hastalarına da bu ilaçları kullandırtmışlardır. Bu nasıl olabiliyor? İnsanların sağlıkları, ölümcül hastalıkların tedavileri böylesine vicdansızca nasıl gasbedilebiliyor? Bu skandalın hesabını derhâl vermelisiniz. Kamu sağlığını korumakla görevli kurumların yurt dışından temin edilmesi gereken ilaçlarla ilgili hazırlanan sahte raporlara göz yumdukları, bazı ilaçların da fahiş fiyatlarla kamu kurumlarına satılmasına aracılık ettikleri yönündeki gerçekleri açıklamalısınız. Örneğin, SGK tarafından kanser hastaları için yurt dışından getirilen kanser ilacının sahte olduğu belgelenmiştir ve ilacın direnç arttırıcı etken madde yerine ağrı kesici içerdiği raporlanmıştır.

Sayın vekiller, dinliyor musunuz? Bu bir cinayettir. Devlet kurumlarındaki çürüme, yozlaşma, hırsızlık, yolsuzluk boyutlarını düşünebiliyor musunuz? Toplu katliam anlamına geliyor bu. İlaç sahteciliğiyle bu vicdansızlıkla kaç insanın hayatına kastedildiğini derhâl araştıralım. Erdoğan iktidarı bu cinayetlerin hesabını vermelidir.

Diğer güncel bir konu da motokurye işçilerinin sorunlarıdır. Burada onlara da değinmek istiyorum. İzmir, İstanbul, Ankara, Kocaeli, Bursa'da Trendyol Go kuryeleri şirket yetkilileri tarafından açıklanan sefalet zammına tepki gösterdiler ve kontak kapattılar. Trendyol Go işçilerinin direnişini buradan selamlıyorum. Kurye işçileri çalışma koşullarının iyileştirilmesini ve paket başı aldıkları ücretlerin arttırılmasını istiyorlar. Özellikle "alevli saatler" diye bir çalışma organizasyonu olduğunu biliyor muydunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - "Alevli saatler" diye bir çalışma organizasyonu var. Bu alevli saatlerde motokurye işçileri tuvalete dahi gidemiyor, bir saniye dahi mola veremiyor. Neden? Neden işçilerin yaşamı cehenneme çevriliyor? Emekçiler, motokuryeler olarak çalışıyor ve yollarda can veriyor. Trendyol Go kuryeleri köle değildir. E-ticaret şirketleri daha fazla kâr etsinler diye motokurye işçilerinin sefalet içinde yaşamasına, kölece çalışmasına "Hayır." diyoruz; emeğe saygı, insan onuruna yakışır iş diyoruz. Trendyol Go kuryeleri için güvenceli çalışma ve insana yakışır iş koşulları sağlanmalıdır. Sermayenin çıkarlarını değil, emeğin çıkarlarını savunmak sosyal devletin sorumluluğudur.

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği! (HDP sıralarından alkışlar)