| Konu: | Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 18.01.2023 |
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 380 sıra sayılı Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi'nin 8'inci maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle Başkanlığın bu kanundan doğan görevlerini yerine getirirken bazı kanunlardan muaf olması ve bazı indirimlerden yararlanması amaçlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, 6831 sayılı Orman Kanunu kapsamında 1961 yılında ilan edilen Uludağ Millî Parkı ülkemizin 5'inci millî parkıdır, kış turizminin yanında kültür turizmi özelliğini de taşımaktadır. Uludağ Millî Parkı için teklifin gerekçesinde de "eşsiz" ifadesi kullanılmıştır. Uludağ'ı eşsiz kılan özelliklerinin başında bütün canlılar için hayati önem taşıyan, Orhaneli'ye kadar uzanıp Bursa Ovası'nı besleyen ve Bursa'nın yaklaşık yüzde 90 oranındaki içme suyu ihtiyacını karşılayan su kaynakları gelmektedir. Su kaynaklarının yanı sıra 32'si Uludağ endemiği, 169'u ise Türkiye endemiği olmak üzere 1.308 bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır.
Uludağ Millî Park alanının yüzde 29 gibi büyük bölümü ağaçsız alanlardan oluşmaktadır. Ağaçsız alanlar yerine konması imkânsız, mutlaka korunması ve ekolojik istikrarın desteklenmesi gereken alanlar olmasına rağmen otellerin ve pistlerin bulunduğu birinci ve ikinci gelişim bölgeleri maalesef lokal endemik türlerin üzerine inşa edilmiştir. Sahanın önemli endemik türlerinden ardıç ağacı, yapısı itibarıyla büyük oranda kar ve yağmuru tutabilmekte, bulunduğu alanda sel ve heyelan riski azalmaktadır. Bölgedeki bazı turizm işletmecileri kızakla kaymaya elverişli alan yaratmak için ardıcı yok etmekte, kayalıkları da kaldırmaktadır.
Değerli milletvekilleri, gelişmiş ülkelerde millî parkların korunması için uzun devreli gelişme planları ile mutlak koruma alanları, sınırlı kullanım alanları ve kontrollü kullanım alanları belirlenmektedir, otel ve konaklama tesisleri yoktur, çok az sayıda birkaç ana ihtiyacı karşılayacak basit yapılardan başka hiçbir tesis ve yapı bulunmadığı gibi günlük ziyaretçi sayıları bile ekolojik taşıma kapasitelerine göre tespit edilmekte, ona göre ziyaretçi kabul edilmektedir. Bizdeki durumda ise yüzde 71'i orman olan sahanın uzun devreli gelişme planına göre yüzde 84'ü bilimsel araştırmalar dışında hiçbir faaliyete izin verilmeyen mutlak koruma alanı, yüzde 14'ü sınırlı kullanım alanı ve yüzde 2'si kontrollü kullanım alanı statüleriyle altmış bir yıldır Bursa'nın havasını, suyunu, toprağını korumuş bir ekosistemin, ziyaretçi yoğun dönemlerde günlük 5 bin araç, 50 bin ziyaretçi girişiyle daha çok ziyaretçi, daha çok para hırsıyla yok oluşuna göz yumulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 13 bin hektara yakın büyüklüğe sahip Uludağ Millî Parkı'ndaki yaklaşık 2.100 hektar saha millî park alanından çıkarılarak Alan Başkanlığına dönüştürülmek istenmektedir. Mutlak koruma, sınırlı kullanım ve kontrollü kullanım alanları yerine bu sahanın sadece kullanım amaçlı planlanarak düzenlenmesi ve bir statü olmayan alan başkanlığına dönüştürülmesi her türlü dayanaktan yoksundur. "Uludağ'da çok başlılık var." deniyor ama asıl konu, Millî Parklar Kanunu'ndaki yapılaşmayı engelleyen maddeleri aşamadıkları için bütün sit alanları ve hatta her ölçekteki planları kendi başlarına yapabilecek ve birçok denetimden muaf olacak alan başkanlığının kurulmasıdır. Kanun teklifinde belirtildiği üzere Cumhurbaşkanlığı kararıyla bu alanın sınırları değiştirilebilecek ve böylece bugünkü 2 bin hektarlık alan yarın 5 bin, belki de 7 bin hektara kadar çıkabilecektir.
Değerli milletvekilleri, alan başkanlığı düzenlemesinin betonlaşmanın, yapılaşmanın yoğunlaşmasına göz yumarak rant uğruna yeni oteller yapmak için Bursa'nın havasına ve suyuna zarar verecek ve geri dönüşü mümkün olmayacak sonuçlar doğuracağı endişesi içindeyiz. Endişemiz, Turizm Bakanlığının uhdesinde olan sahada bir plan doğrultusunda gelişmekten ziyade "Ben yaptım oldu." anlayışıyla hareket edilmesi, bu gelişim bölgelerinde hâlen otopark sorunları ve otellere ait atık suların dereleri kirletmesinin önüne geçilmemesinden kaynaklanmaktadır. Aslında, Uludağ Millî Parkı'nın statü değişikliği yerine millî park olarak kalması, koruma alanının genişletilmesi ve nitelikli personel sayısında artışa gidilmesi ihtiyacı vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, 1997 senesinde Uzungöl'e gitmiştim, orada birkaç yapının ötesinde bir şey yoktu, cennet gibi bir yerdi. Şimdi, Uzungöl'ün etrafı bina dolmuş ve maalesef, Uzungöl havuz hâlini almış. Aynı hatalar Ayder Yaylası'nda da yapılmış, şimdi, sıra Uludağ'a geldi. Bu betonlaştırma sevdası neymiş anlayamadık.
Değerli milletvekilleri, bugün bu teklif kanunlaşsa dahi biz İYİ Parti olarak milletimizin tümüne ait olan bu alanlarda rant kapılarını kapatacağız, bozkırlar yeşillenecek, Uludağ ve benzeri alanlarımızdaki ranta feda edilen sahalarımızı tekrar millî park alanı içerisine kazandırarak çocuklarımızın geleceği için sorumluluğumuzu yerine getireceğiz diyor Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)