GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:51
Tarih:18.01.2023

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum ve bizi izleyen bütün arkadaşlarımıza, halkımıza da saygılarımızı sunuyorum.

Ne acıdır ki dün aslında cezasızlıkla ilgili bir süreç yaşadık ve Türkiye'nin aslında hafızası, hakikatle yüzleşmesi, geleceğin kurgulanması açısından çok önemli bir süreç. Davalar görüldü ve bunlarla ilgili tekrar cezasızlık verildi veya sürüncemeye bırakıldı; bir tanesi Kemal Kurkut davası -Diyarbakır "Nevroz"unda katledilen bir gençle ilgili- bir tanesi Şenyaşar ailesinin duruşması ve ertelenmesi, bir tanesi Ali İsmail Korkmaz'ın davası. Ve bugün arkadaşlarımız tekrar bir araştırma önergesi verdi Hrant Dink'le ilgili.

Şimdi, az önce de gördük, Grup Başkan Vekilimiz de gündeme getirdi; döneminde yaşanan süreçlere karşı çıkanlar, statüye karşı çıkanlar, statükonun olmaması gerektiğini söyleyenler, ülkede demokrasinin, demokratikleşmenin, çoğulculuğun önemine değinenler ve partinin ismini "adalet" koyanlar bugün adaletten uzaklaşmış, statükonun kendisi olmuş geldiğimiz aşamada. Üslup denilen bir şey var, Grup Başkan Vekilimizin Dışişlerinin bütün ziyaretlerine Halkların Demokratik Partisinin seçilmişlerinin katılmamasıyla ilgili gerek Grup Başkan Vekilinin gerek Dışişleri Komisyon Sözcüsünün yanıt vermemesi ve üslubu beğenmemesi üslubun ne olduğunu da bilmezlikten gelmektir; üslup sadece anlatım değildir, bir şeyi yapmak da üslupla ilgilidir. Bir şeyi yapıp yapmama üslubuyla ilgili yorumladığınızda tümüyle, gerek Meclisin çalışması gerek komisyonların çalışması, bütün her şey üslupsuz, keyfî, otoriteye yaklaşan statükonun kendisine dönüşmüştür. Bu ülkede çoğunluğun sesini duymak istemeyenler, çoğunluğun sesini duyurmak isteyenlere itiraz edenler, muhalefet edenlere itiraz edenler bilsinler ki sonları gelmiştir. Bu ülkede özellikle ölümlerle ilgili, yargısız infazlarla ilgili, faili meçhul cinayetlerle ilgili, kayıplarla ilgili, işkenceyle ilgili ve talanla ilgili, işte konuşulan Uludağ'la ilgili; tarihi, kültürü, birçok şeyi yok eden, talan eden sisteme karşı sessizlik aslında üslupsuzluğun kendisidir. Bu üslupsuzluğun hesabı da -madem "mayıs" deniliyor- mayısta sorulmuş olacaktır.

Değerli arkadaşlar, Kemal Kurkut davası... Fotoğrafı bilerek çıkarmadım, arkadaşlarımız birçok kez gösterdi. Kemal Kurkut ve 21 Mart 2017 "Nevroz"u denildiğinde bir fotoğraf akla geliyor ve bir fotoğrafla beraber... Aslında çekilen fotoğraf kareleri var. Neydi? Gazetecinin hafıza kartı bulunmamıştı, ilk alt yazı şuydu: "Canlı bomba yok edildi, imha edildi." Ama canlı bombanın imha edildiğini söyleyenlere fotoğraflar çıkınca soruşturma açıldı; dün ceza verilmedi, dosya kapatıldı. Polisler, ilk günden beri -kısacık gözaltından sonra- mahkeme, savcı, Adli Tıp Kurumu, birçok kurulda olay belli olduğu hâlde, tespitli olduğu hâlde görevleri başındaydı, ceza almadılar.

Ali İsmail Korkmaz... Linç edilerek yaşamına son verildi, dava tekrar görüldü; yedi ay on beş gün. Sizin bu ülkede "üslup" dediğiniz bu mudur? Sizin bu ülkede "hakikat" dediğiniz bu mudur; "hafıza" dediğiniz bu mudur; "tarih" dediğiniz bu mudur? Bu ülkede beş ay sonra insanların huzuruna çıktığınızda nasıl bakacaksınız? Gelecekle ilgili kurguyu nasıl yapacaksınız?

Şimdi, Hrant Dink... Söylüyoruz; gerektiğinde hemen bir kılıf bulunuyor: FETÖ. Gerektiğinde hemen bir kılıf bulunuyor: "Şu oldu, bu oldu."

Asıl, siz araştırmıyorsanız, bu olayları detaylandırarak tespit etmiyorsanız buna ortaksınız, bu suçu işleyenlerle beraber bu süreci işletiyorsunuz. Biz biliyoruz ki Şemdinli'den tutun, Midyat'tan tutun, Dargeçit'ten tutun, Kulp'tan tutun, Vedat Aydın'dan tutun, Musa Anter'den tutun, hepsini cezasızlıkla ödüllendirdiniz. "Ödüllendirdiniz." diyorum çünkü bilerek buna siz mahal verdiniz. Ödüllendirme nedir? "Bunu tekrarlayabilirsiniz, bunu bir daha yapabilirsiniz, bir daha öldürebilirsiniz, bir daha kaybettirebilirsiniz; biz sizi yargılamayacağız, tam tersine ödüllendireceğiz." Biz biliyoruz ki kuyularda yakılanlar... Biz biliyoruz ki insanların kayıplarına neden olanlara ödül verdiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ya, hiç mi vicdan yok? Musa Anter davası; 20 Eylül 1992, yıl 2022 -21 Eylül, bir gün sonraya- zaman aşımı verdiniz. Temizöz'de, birçok şeyde... Ve geldiğimiz aşamada tekrar, dün, Şenyaşar ailesi... Ya, eski bakanınız, beraber burada oturduğunuz kişi, beraber yoldaşlık yaptığınız arkadaşınız kalktı dedi ki: "Ben tahammül edemiyorum. Ben bunu kabul edemiyorum." Partinin ismini "adalet" koymuşsunuz, anne her gün "Adalet, adalet, adalet!" diye bağırıyor; sizin üslubunuz bu mudur? O nedenle mi bizim arkadaşlarımıza "üslup" diyorsunuz? Asıl üslupsuzluk sizde, asıl adaletsizlik sizde, asıl vicdandan uzaklaşma sizde ve tümüyle cezasızlığı özendiriyorsunuz, bu halk hesabını soracak.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)