| Konu: | Uludağ Alanı Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 51 |
| Tarih: | 18.01.2023 |
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada Uludağ'la ilgili önümüze getirilen yasa alan başkanlığı değil, bir talan başkanlığıdır, AKP'nin şimdiye kadar yaptığının ve gelecekte de neler yapacağının aynasıdır. Son yirmi yıldır Kaz Dağları'ndan Şırnak ormanlarına, Çanakkale'den Dersim'e, Hasankeyf'e, Edirne'den Artvin'e ve Kapadokya'dan Salda Gölü'ne kadar neredeyse ülkenin dört bir yanında gerçekleşen bu ağır tahribatlar AKP iktidarının ekolojiye yaklaşımını göstermektedir.
AKP döneminde ekolojik yıkım her geçen gün daha fazla artmaktadır. Yirmi yıl boyunca devam eden bu istikrarlı tahribata her gün yeni bir talan projesi de eklenmektedir. Türkiye'nin dört bir yanında mega projeler, madenler, termik santraller, HES'ler geri dönülmez bir yıkıma yol açmaya devam etmektedir. Türkiye genelinde 2,5 milyon hektarlık alan sit alanı olmaktan çıkarılmıştır ve kimi bölgelerin de dereceleri düşürülmüştür. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında 41 milyon 196 bin hektar tarım arazisi bulunuyordu ancak bu araziler 2020 yılında 3 milyon 484 bin hektar azalarak 37 milyon 712 bin hektara düştü. Bu alan, dikkat edin, Belçika'nın yüz ölçümüne eşittir.
Diğer taraftan, EYT'lilerin kazanılmış hakları olan emekliliğin önümüzdeki süreçte TBMM'ye gelecek bir yasal düzenlemeyle teslim edileceğine dair Hükûmet tarafından beyanlar mevcut fakat hâlen bir belirsizlik söz konusu. İktidar savaşı önceleyip EYT'lilerin kazanılmış haklarını teslim etmeyi öteliyor. Öte yandan, 1990 öncesi staj yapan, sigorta kartı ve sicil numarası olan staj mağdurları da sigorta başlangıcı e-devlet üzerinden görülmesine rağmen fiilî çalışmadan sayılmadıklarından çıkacak olan EYT kanunundan yararlanamayacaklardır arkadaşlar. Bu nedenle "staj mağdurları" olarak bilinen yaklaşık 250 bin kişinin bu mağduriyetlerinin giderilmesini bekliyoruz. Uygulamada adaletin sağlanması amacıyla fiilen çalışmaya başlayan çırak ve stajyerlere borçlanma hakkı getirilmesi ve bu çalışmaların sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bu mağduriyetlerin giderilmesi için verdiğimiz kanun teklifi bir an önce Parlamentoya getirilip kabul edilmelidir.
Tüm Alevi katliamlarında, Alevilerin kapıları işaretlendiğinde ya da bir olay olduğunda açıklama hep şu olur: Bir serserinin, kendini bilmezin, sarhoşun, çocuğun yaptığı söylenir. Geçtiğimiz ağustos ayında 4 Alevi kurumuna saldırı oldu ve kameralar olduğu için bu fail yakalandı; şimdiye kadar hiçbir fail yakalanmadı ama bunda fail yakalandı. Tam o senaryoyu yine bu iktidar uyguladı, işte "kendini bilmez" "aklı yetmez" denilen o senaryo. "Akıl sağlığı yerinde değil." diye rapor verildi ve bu adamın ağır ceza mahkemesinde yargılanması gerekirken asliye hukuk mahkemesine devredildi dava, bu da onun aklanması demektir arkadaşlar. Çok net, suç işleyenleri kollama, kayırma ve cesaretlendirme söz konusu bu kararla. Bu nedenle, tekrar benzer saldırılar olabilir, Alevilerin tüm tedirginlikleri bu yüzdendir. Alevilerin geçmişten bugüne yaşadıkları tüm katliamların üzeri örtülmüş, dosyalar karartılmıştır; 4 kurumu saldırıya uğradı, birinde yaralama söz konusu, diğer 2 kurumda ise içeri girip şiddet ve cebir var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ZEYNEL ÖZEN (Devamla) - Ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerekirken bunu asliye hukuk mahkemesine devrettiniz. Bu olayın rastgele yapılmadığını biliyoruz arkadaşlar, arkasında muhakkak birileri var. Saldırgan neden yaşadığı İzmir'den çıkıp Ankara'ya gelip 4 kuruma saldırdı? Şehir dışından gelen birinin çok kısa bir zamanda birbirinden farklı yerlerde olan kurumlara saldırması mümkün değil. Bu kişiyi sahaya süren karanlık güçler açığa çıkartılmalıdır. Bunları ortaya çıkarmayanlar ve üstünü örtenler bundan sonra olacak tüm Alevi katliamlarından sorumlu olacaktır diyorum, herkesi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)