GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:52
Tarih:19.01.2023

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 394 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, eşit işe eşit maaş ve hak, çalışma hayatının esasıdır. Kamuda bir iş yapılıyorsa bunun farklı kadro durumlarıyla gerçekleşmesi ise adaletsizliktir. Kamuda bir personel ihtiyacı varsa, bu, çok zorunlu bir hâl yoksa kadrolu olarak sağlanmalıdır. İktidarın bu meseleyi düzeltmeye yönelik attığı adım olumlu olsa da eksiktir ve yeni adaletsizliklere yol açacaktır. Bu adaletsizliklerden biri de görüştüğümüz 1'inci maddedir.

Kıymetli milletvekilleri, yaklaşık üç yıldır, her fırsatta bu kürsüden vekil imamlar, müezzinler ve fahri, geçici Kur'an kursu öğreticilerinin kadro taleplerini dile getirmekteyim. Çünkü derdimiz, imamsız ve müezzinsiz cami ve cemaat kalmamasıdır; derdimiz, yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'i öğrenmek ve dinî bilgiye ulaşmak isteyen her Türk insanının kolayca bunu başarabilmesidir; bütün bunlar gerçekleşirken de bu işe emek veren hocalarımızın emeklerinin karşılığını almasıdır. Bu teklif, vekil imam ve müezzinlere bir derece katkı sağlarken, maalesef, fahri Kur'an kursu öğreticilerini görmezden gelmiştir; bu, açıkça bir adaletsizliktir, insafsızlıktır. Fahri Kur'an kursu öğrencilerimiz çok düşük maaşlarla, bir ayın belki yarısı kadar bile olmayan SGK primleriyle çalışmaktadır; kimi hocalarımız aldıkları maaşları yol parasına bile yetirememektedir. Allah'ın adaletini anlatacak, Kur'an öğretecek hocalar neden kadroya kavuşamamaktadır? Bu bağlamda, seçim sathına girilmeden, yeni bir düzenlemeyle, görevde olma şartı aranmadan, SGK primleri ve çalışma süreleri baz alınarak fahri Kur'an kursu öğreticileri ihtiyaç dâhilinde, peyderpey kadroya alınmalıdır. "Fahri" ya da "geçici" sıfatlı hiçbir personel kalmamalıdır.

Bunun yanında, Diyanet içindeki bazı kesimlerin, sınavlarda yüksek puan alanları geriye atıp yandaş ve yakınları öne çekerek göreve başlattıklarını da maalesef duymaktayız. Kur'an kursu öğreticisi alırken bile iltimas ve torpil işleten bir iktidarla karşı karşıyayız; Allah ıslah etsin demekten başka bir çare bulamıyorum!

Saygıdeğer milletvekilleri, vekil imam ve müezzinlere kadro getiren bu teklifin eksiklikleri vardır. Bu, bir kadro düzenlemesi değildir; bu, yeni bir personel alım önceliğidir. Görevde olma şartı koyulmuş, Başkanlığa puan belirleme ve sınav yapma yetkisi tanınmıştır. Bu hocalarımız zaten vekil imam olmak için puan almakta, DHBT sınavından geçmektedirler. Bu yeterliliğe sahip hocalar neden tekrar sınava tabi tutulacaklardır? Eğer yeterli değillerse neden bugün camilerde namaz kıldırabilmektedirler? Bu, açıkça, vekil imamlara bir hakarettir ve haksızlıktır. Verdiğimiz önergede de belirttiğimiz üzere, 2013'ten sonra en az altı ay görev yapmış vekil imam ve müezzinlerin kadroya alınması en doğru olanıdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, bütçesi 6 bakanlıktan fazla olan Diyanet İşleri Başkanlığının hâlâ bu tip işlerle uğraşması utanç vericidir. Diyanet İşleri Başkanlığı, personeline adaleti ve emeğin karşılığını verebilen bir kurum olmalıdır ama ne hikmetse, Sayın Ali Erbaş'ın bu hususta ağzını bıçak açmamaktadır. Hocalarımız da bu durumu sandığa giderken çok iyi değerlendirmelidirler. Diyanet İşleri personeli ehliyet, liyakat ve adalet esaslarına göre istihdam edilmelidir. Diyanet, doğru dinî bilgiyi Türk toplumuna sağlayan kurum olarak kalmalıdır. İYİ Parti iktidarında Kur'an kursları ihtiyaç dâhilinde açılacak, Diyanetin ve hatta Millî Eğitim Bakanlığının denetiminden çıkmayacaktır; yüce dinimiz, yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'in ışığında, en doğru şekilde İslam'ın mührünü çağa vuracak bir yol öğretecektir.

Bu düşüncelerle kadro düzenlemesinin revize edilmesini gerektiğini belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.