GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:52
Tarih:19.01.2023

BEDRİ SERTER (İzmir) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Ülkeyi yirmi yıldır idare edip yirmi yıl sonra ciddi bir ekonomik krizle baş başa bıraktığınız bir ortamda yoksulluğun sokaklara taştığı, insanların mikrofon uzatıldığında çekinmeden "Açız!" diye haykırdığı noktaya geldiği bir hayatı, bu vahim ülke tablosunu yarattınız. Kanunları, kuralları, adaleti, hakkaniyeti yok eden bir iktidar olarak tarihe geçeceğiniz çok açık ve somut olarak ortadadır. Yüz yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet ciddiyetini yok sayarak, seçime beş kala birçok kanunda değişiklik yaparak gündeme getirmeye çalışıyorsunuz. En başta, Genel Başkanımızın yıllardır söylediği EYT'yi de alelacele Meclise getirmeye çalıştığınız gibi üzerine konuştuğumuz bu kanunu da seçim öncesi seçim yatırımı zannederek yüce Meclise getirdiniz. Bu kanunla sözleşmeli olarak çalışan bir kısım kamu personelinin kadroya geçirilmesinin önünü açıyor olsanız da bunun kamu personelinin sorunlarını temelden çözmeyeceğini hepimiz bilmekteyiz. Ayrıca, zannetmeyin ki bu kanunda yer alan ve memuriyete geçmeye hak kazanan vatandaşlarımızın ağzına bir parmak bal çalıp oylarını alacaksınız. Sadece yapmış olmak için yapıyorsunuz, pansuman tedavilerine devam ediyorsunuz. Ayrıca her ne kadar bu kanun teklifi 459 bine yakın çalışanı kapsıyor olsa da teklifin dışında kalan sözleşmeli çalışanların olduğunu da yakından takip etmekteyiz.

Türkiye'de kamu personel rejiminin en temel sorunlarından biri de farklı statülerde kamu görevlilerinin bulunmasıdır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında devlet memurlarının yanı sıra "sözleşmeli personel" olarak tanımlanan personelin de bulunuyor olması hem statü hukuku açısından sorunludur hem de kamu yönetimi açısından problem içermektedir. Sizlere bu noktada somut bir örneği bulunduğumuz yüce Meclisten vereceğim.

Farklı statüde binlerce çalışanı barındıran kamu kurumlarından biri de içinde bulunduğumuz yüce Meclistir. Bizimle en yakın mesai yapan çaycılarımız, garsonlarımız, temizlik personelimiz ve bize en yakın çalışma arkadaşlarımız olan açıktan sözleşmeli danışmanlarımız bulunmaktadır. Bu emekçilerin aldıkları maaşlar, ikramiyeler ve özlük haklarına dair pek çok farklılıklar mevcuttur. Bizlere inanılmaz katkıları olan ve bizlere 7/24 mesai yapan danışmanların her yıl sonunda, 31 Aralıkta işten çıkarılıp 1 Ocakta tekrar işe alındığı yıllardır bilinmektedir. Danışmanlar, her ne kadar 657'ye tabi olsalar da işçi mi, memur mu bilmemektedirler. Bu nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak kendi çalışanlarımıza kadro vermek mecburiyetindeyiz, bu sorunu çözmek mecburiyetindeyiz. Hiçbir Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı bu konuda elini taşın altına koyamamaktadır.

Buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına sesleniyorum: Son günlerdeyiz, gitmeden önce tavsiyem, bu konuyu ele alması ve kendisinin imzaladığı kıdem tazminatı kanun teklifinin de hayata geçirilmesini sağlayarak hiç olmazsa giderayak sevaba girmesidir.

Bununla beraber, 590 bin sözleşmelinin 459 bininin bu kanunla kadroya geçirileceğini biliyoruz ama geri kalan 140 bin kişi neden bu imkânlardan mahrum bırakılıyor, onu bilmiyoruz. Bu kürsüden 170 kişinin altına imza attığı bu yapıyı öğrenmek istiyorum. Hep bir yerden alelacele mal kaçırma telaşının sonuçları bunlar. Halkımız bu konuda artık çok terledi, çok yoruldu; bu teri ancak bizim iktidarımızla temizleyeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) Ayrıca, bu kanun teklifinde "Kadroya geçirilecek kişilerin aynı unvanlı memur kadrosu olması hâlinde hangi kadroya atanacaklarını Cumhurbaşkanı belirler." denmektedir; işte sadece Cumhurbaşkanı tarafından alınacak bir karar daha. Tek adam rejiminin mührünü bu kanun teklifinde de basıyorsunuz. Hani bakanlar, hani Meclis, hani komisyonlar? Size tavsiyem, Cumhurbaşkanını son günlerde bu işlerle çok yormayın, artık onun dinlenme vakti geldi geçiyor.

Ayrıca -Cumhuriyet Halk Partisi olarak- kadroya geçirilecek sözleşmeli personelin can güvenliği ve sağlık sebepleri dışında üç yıl süreyle başka bir yere atanamayacak olması da eleştirilir. Anayasa'nın "Kanun önündeki eşitlik" başlığını taşıyan 10'uncu maddesi unutulmamalıdır. Kadroya geçecek sözleşmeli personelin tayin haklarında aile birliğinin sağlanması prensibi de dikkate alınarak korunmalıdır.

Saygılarımla. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)