| Konu: | Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 19.01.2023 |
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Toplumda büyük serzenişlere ve şikâyetlere yol açan, kamu çalışanlarından özellikle sözleşmeli personel olanların durumunda bir düzenleme yapılmak istenmesi olumlu bir adımdır; ne var ki çok geç kalmış bir düzenlemedir. AKP'nin kamu personel rejimine verdiği zararın büyüklüğü tahmin edilemez. Biliyorsunuz, devlette 4 tür istihdam usulü vardır; memurlar, işçiler, sözleşmeliler ve geçici personel. Asli ve sürekli kamu hizmetleri ancak memurlar eliyle yürütülür. Bugüne kadar hiçbir kamu istihdam kuralına uyulmamıştır arkadaşlar. Sonuç: Aynı kurumda en az 5 farklı istihdam modeli yaratılmış, farklı farklı maaş ya da ücret alan personel ortaya çıkmıştır. Bunun vicdanla, adaletle, ahlakla, hukukla bir bağı olabilir mi? Genel idare hizmetleri sınıfı tarumar edilmiştir; sağlık hizmetleri sınıfı, eğitim öğretim hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı yine aynı şekilde yozlaştırılmış ve içinden çıkılmaz hâle sokulmuştur. Sözleşmelilerin sorunlarının büyüklüğü de yadsınamaz. Aradan geçen yirmi yıl zarfında tahrip edilen kamu istihdam düzeni böyle palyatif önlemlerle çözülecek gibi de görünmüyor.
Değerli arkadaşlarım, 2004 yılında "kamu yönetimi reform paketi" adı altında AKP iktidarı bir kanun tasarısı getirdi. Bu tasarı Parlamentodan geçerek Cumhurbaşkanının onayına sunuldu ancak zamanın Cumhurbaşkanı veto etmişti. Veto edince yasalaşamadı. "Reform" denilen bu tasarı, küresel egemenlerin AKP eliyle ülkemizde devlet memuriyetini bütünüyle ortadan kaldırarak köleci bir çalışma düzeni kurma arzularına cevap veriyordu. İyi ki veto edilerek AKP'nin, küresel odakların emperyalist taleplerine uyumu reddedilmiş oldu fakat AKP, sözde reform paketini gerçekleştiremeyince tümevarım yöntemiyle, parça parça Türk personel rejimini darmadağın etmeyi başarmıştır. Şimdi, dağınıklığın, adaletsizliğin, yolsuzluğun, yozluğun ve hukuksuzluğun temel nedeni de budur diye düşünüyoruz. Demek ki arkadaşlar, biz buradan bir çıkış yolu arıyoruz. İşte, getirilen 394 sıra sayılı Kanun Teklifi de bu çıkış yollarından biridir ama bu, kesin, kalıcı ve reforme edici bir düzenleme değildir.
Değerli milletvekilleri, teklifin 5'inci maddesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünde sözleşmeyle çalışan personelin yani sanatsal faaliyette bulunanların kadroya geçirilmesine ilişkindir. Bunun iyi bir uygulama olduğunu düşünüyoruz ama bugüne kadar sanat camiasının kaderine terk edilmiş olması yönetim körlüğünün de bir işaretidir. Fakat ülkemiz genelinde belediye şehir tiyatrolarında ve senfoni orkestralarında görev yapan binlerce sanatçımız vardır. Zaten normalde de düşük ücret, belirsiz çalışma saatleri, iş güvencesinden yoksunluk gibi çeşitli sorunlarla boğuşuyorlar; yetmiyor, bir de kadro konusunda düş kırıklığına uğruyorlar. Bunların idari ve mali hakları teslim edilmelidir.
Değerli arkadaşlar, kamu personel rejiminin en önemli ilkelerinden biri, belki de 1'incisi, eşit işe eşit ücret ilkesidir. Sanat camiasına yönelik adaletsizlik ve eşitsizlik işte bu noktada daha belirgin olarak kendisini göstermektedir.
Son olarak biz diyoruz ki: Devlete adalet yakışır, samimiyet, cesaret, ciddiyet, merhamet yakışır. Herhâlde bu konumuzla ilgili olarak da diyebiliriz ki adalet için millete de iyi bir başbakan yaraşır.
Saygılarımla. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)