GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:53
Tarih:24.01.2023

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; dün Plan ve Bütçe Komisyonuna hızlıca getirilen, orada hızlıca görüşülen ve şu anda da hızlıca görüşülmeye devam edilmekte olan Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair -Torba- Kanun Teklifi üzerine konuşuyoruz.

Bu aslında amaç olarak hepimizin desteklediği bir yasa teklifi. Türkiye'deki konut ihtiyacı belli, bu konut ihtiyacı... Aslında burada teklif sahibinin dile getirdiği gibi, orta ve orta üstü gelirlilere hitap eden bir yasa önerisi; bu da anlaşılır bir şeydir. Zira, Türkiye'de demek ki orta ve orta gelir üstü tabakaların da konuta ihtiyacı var. Böylece, Türkiye'nin bir gerçeğini bu yasa önerisiyle öğrenmiş oluyoruz, tescil edilmiş oluyor.

Bizim amacımız ise Cumhuriyet Halk Partisi olarak -sosyal konut yani- Anayasa'nın 57'nci maddesinde belirtilen konut hakkı temelinde orta altı gelirlilerin ve asgari ücrete sahip olan veya yoksul yurttaşların konut sahibi olması. Şimdi, buradaki bu ayrışma açıktır ve görüşmelerde bunlar dile getirildi, bu gerçeklik ortaya çıktı. Zaten böyle bir projenin, böyle bir yasal düzenlemenin, sosyal haklar açısından en alttakilerin Anayasa madde 57 çerçevesinde konut hakkını kullanmalarını olanaklı kılan veyahut da öznel hak sağlayan bir metin olmadığı şu veya bu biçimde açıkça ortadadır, ortaya da konuldu.

Peki, o zaman burada sorunlar nelerdir? Sorunlar aslında, bir metin olarak yazım tekniği açısından böyle bir metnin, bu kadar kapsamlı bir metnin hem amaç olarak hem de gelecek yıllara yönelik olarak önemli bir alanı düzenleyen bir metnin sadece 1 madde olarak yazılması. 1 madde olarak bu metnin yazılması gerçekten yasa tekniği açısından kesinlikle kabul edilebilir bir durum değildir çünkü yasa tekniği, yasama organının sahip olduğu asli ve genel yetki esasen genel norm koymak amacıyla objektif, nesnel, herkes için eşit olan, anlaşılır, öngörülebilir bir norm koyma amacına yöneliktir. Burada ise Yeni Konut Finansman Programı madde başlığından da anlaşıldığı üzere "Program" deyince program bir hedeftir, program varılması öngörülen bir amaçtır ama program ile norm arasındaki fark bellidir, belirlidir. Bu açıdan yasa tekniği olarak sorunlu olduğu gibi 3 sayfadan oluşan, 3 büyük sayfadan oluşan bu yasa önerisinin her paragrafında yer alan kavramların da yasa tekniğiyle bağdaştırılması mümkün değildir.

Yetki olarak emredici bir yetki mi, yetki olarak yasaklayıcı bir yetki mi? Ama bakıyoruz emredici yetkiler var, doğru, yasaklayıcı yetkiler var ama birçok alan takdire bırakılmış. Peki, takdire bırakılan alanlar neye ilişkin? Zamana yönelik olarak bunların gerçekleşip gerçekleşmediğini veya nasıl gerçekleşeceğini kim ve nasıl denetleyecek? Bunlar belirli değil ama bunun yanı sıra çok daha önemli hususlar, yasa tekniği açısından, özellikle ölçülülük ilkesi ile takdir yetkisi arasındaki anayasal düzenlemelerle örtüşüp örtüşmediği açısından karşımıza çıkıyor. Bu da tabii ki ölçülülük ilkesi açısından, hukuk devleti açısından ve makul olma, ölçülü olma ilkeleri açısından ciddi bir yasa tekniği sorununu beraberinde getirmektedir. Ancak global olarak bakıldığı zaman, bütünsel olarak bakıldığı zaman, bizim Komisyonda da ileri sürdüğümüz üzere, böyle bir yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hak ve yetkisini gasbederek sanki bütçeyle bir ilişkisi yokmuş gibi bir yasayla getirilmesi açıkça Anayasa'nın 161'inci maddesine ve Anayasa'nın 87'nci maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Zira bunun bir ek bütçe olduğu açıktır ve bununla, böyle bir yasayla getirilmesi gerekirdi.

Şimdi, tabii ki bu böyle olunca, esasen daha başta bütçenin sunumu bile Cumhurbaşkanı tarafından yapılmamaktadır, Yardımcısı tarafından yetkisiz bir biçimde yapılmaktadır. Ek bütçe için ise Yardımcısı gelmemekte, Bakan gelmekte ama bu hâliyle ek bütçe olarak düzenlenmesi gerekirken bir kanun olarak düzenlendiği için Hazine ve Maliye Bakanı gelme zahmetinde bile bulunmamıştır. Teknik olarak bu bir ek bütçedir.

Şimdi, bunun yanı sıra tabii ki ek bütçe olması itibarıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hak ve yetkisinin ihlal edildiği ve bir tür yasama yetkisinin kötüye kullanımı anlamına geldiğini belirtmek gerekir. Ama burada bir önemli husus daha var, onu da Komisyonda tartıştık; Anayasa Mahkemesinin yeni bir kararı mevcut olmasına rağmen ve o kararı orada dile getirdiğimiz hâlde, bu karara aykırılığı açık bir yasal düzenleme görüşülürken sayın vekillerin "Anayasa'ya aykırı olabilir, Anayasa'ya aykırı ise Anayasa Mahkemesine gidersiniz." biçiminde Anayasa antlarıyla bağdaşmayan, Anayasa antlarını yadsıyan ve sorumsuzca beyanlarda bulunmalarının, açıklamalarda bulunmuş olmalarının, gerçekten bir vekil olarak, aynı andı içmiş bir kişi olarak esef verici olduğunu bir kez daha burada belirtmek isterim. Ve orada hiç ilgisi olmayan birtakım kavramlar kullanıldı: "Yasama dokunulmazlığı var ya, o zaman Anayasa ihlali pekâlâ söz konusu olabilir." Siz yasama dokunulmazlığını dilediğiniz gibi konuşabilirsiniz, yasama sorumsuzluğunu -o da yanlış kullanıldı ya- siz rahatça konuşabilirsiniz ama yasama sorumsuzluğu, bile bile, açıkça Anayasa Mahkemesi kararı var olduğu hâlde Anayasa Mahkemesi kararını ihlal etme, aşma yetkisini size vermez. Bunu dile getiren vekillere bir kez daha bunu hatırlatmak isterim çünkü Anayasa madde 153 bu konuda tartışmaya yer vermeyecek derecede açıktır.

Tabii ki burada sağlanan kaynaklar açısından bütçe hakkı... Bütçe hakkı, evet, orta gelirlilere, orta üstü gelirlilere hitap eden bu proje, bu program -yasa değil, yasa görüntüsü altında hazırlanan bu program- aslında bütün yurttaşların, yoksulların vergilerinden oluşan bütçeden yapılan aktarımla gerçekleştirilecektir. Bu açıdan bakıldığı zaman vergi yükümlüsünün haklarını da ihlal etmesi itibarıyla Anayasa madde 73 açısından da sorunludur. Demek ki yalnızca madde 161 değil, yalnızca madde 87 değil ve yasama yetkisinin devredilmezliği açısından madde 7 değil; aynı zamanda 73'üncü madde açısından da sorunludur.

Tabii ki burada aslında yapılması gereken, Cumhuriyet Halk Partisi olarak öngördüğümüz anayasal yükümlülüklerin uygulamaya geçirilmesi, madde 57 ile madde 65'in birlikte düşünülerek sosyal konut projelerine öncelik verilmesidir çünkü 57'nci maddenin kenar başlığı "Konut hakkı"dır ve bu konut hakkının gerçekleşebilmesi için devlete yükümlülükler öngörmektedir. Anayasa'nın 65'inci maddesi ise sosyal devlet, sosyal devletin görevleri, öncelikleri gözetilerek tercihte bulunmaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi, buyurun lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

O zaman, şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nde Anayasa madde 2'ye göre sosyal devlet ve 65'in öngördüğü sosyal devlet gereklerinin öncelikleri doğrultusunda 57'nci maddenin öngördüğü konut hakkı sosyal devletin yükümlülüğüdür ve aslında bu proje olumlu olmakla birlikte sosyal devlete kapalıdır, bu proje yoksullara kapalıdır, asgari ücretlilere kapalıdır ve esasen, Türkiye'de acil barınma hakkına gereksinim duyan milyonlarca yurttaşımıza kapalıdır. Bu itibarla, bu yönünü eleştiriyoruz.

Sosyal projelerin geliştirilmesini demokratik hukuk devletine geçiş süreciyle birlikte gündeme getireceğimizi ve hazırlayacağımızı, bu konuda çok ciddi hazırlıklarımızın bulunduğunu bilgilerinize sunar ve buna kerhen de olsa "evet" diyeceğimizi belirtirim. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)