| Konu: | Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 25.01.2023 |
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ekranları başında bizleri izleyen ve cezaevinde olan değerli yoldaşlarımızı saygıyla sevgiyle selamlayarak başlamak istiyorum.
396 sıra sayılı Kanun Teklifi'ni görüşüyoruz, Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve yine, her zamanki gibi aslında seçim sathımailine girmişken sizler hızlı bir şekilde kredi havuzunu açtınız, toplumu borçlandırmak üzerine bir yasa teklifini -tek maddeli- ilk defa bir temel kanunu alelacele Meclise getirdiniz. Peki, bu konut finansmanı meselesi de gerçekten Türkiye'nin, Türkiye halklarının, Türkiye'deki yoksulların yarasına merhem olacak bir çözüm mü? Gerçekten siz bunu halkın yararına, yoksulların yararına, konut sorunu yaşayan dar gelirlilerin yararına bir yasa teklifi olarak mı düşündünüz ve o niyetle mi getirdiniz? Tabii ki hayır. Siz yine seçim sathımailine girmişken "Birazcık kredi musluklarını açalım, bu nedenle konut arzını artıralım, müteahhitler para kazansın, yandaşlarımız para kazansın, piyasa birazcık canlansın, bu sıra da biz de işimize bakalım." diye siz bu yasa teklifini aldınız ve getirdiniz. Tabii, bu yasa teklifinin bu kadar krizli bir dönemde gelmiş olmasından da açıkçası hiçbir şekilde hicap da duymuyorsunuz, bu da enteresan bir şey. Yani düşünün, bu ülkede sütlere artık alarm takılıyor, kimse kırmızı et yiyemiyor, zaten beyaz ete bile toplum ulaşamıyor, çocuklar okula aç gidiyorlar, aç geliyorlar, insanlar çöpten besleniyorlar, ay sonunu getiremiyorlar, kış ortasında -Allah'tan bu yıl... Hani "Allah'tan" diyorum ama bu da bir başka ekolojik kriz- hava sıcak diye doğal gaza çok yüklenilmiyor ama açtıkları doğal gazın bile faturasını ödeyemiyorlar; en temel insani haklardan mahrumlar, sağlığa erişemiyorlar, ilaca erişemiyorlar, hastaneye erişemiyorlar ama siz bütün bu krizin içerisinde getirdiniz koca bir konut finansmanı yasa teklifini ve diyorsunuz ki: "Biz orta gelirlilere konut satacağız." Şimdi, bu ülkede orta gelirli kaldı mı, orta sınıf kaldı mı? Gerçekten bu soruyu soralım.
Şimdi, bu ülkenin açlık sınırı ne? 10 bin liraya dayanmış. Sizin asgari ücretiniz ne? Daha yeni uyguladığınız asgari ücret 8.500 TL yani daha 1'inci ayda asgari ücret açlık sınırının altında. Peki, asgari ücret bu ülkede yüzde 1'in ücreti mi, yüzde 0,5'in ücreti mi? Hayır. Asgari ücret bu ülkede ortalama bir ücret. Yani çalışan nüfusun üçte 2'si asgari ücretle çalışıyor ve bugün "beyaz yakalı" diye tabir ettiğimiz insanlar da artık asgari ücret ya da onun çok az üzerinde ücretlerle çalışmak zorunda kalıyorlar. Ama siz ne yapıyorsunuz? Şimdi, fiyatı en düşük daire olmuş 3 milyon, aylık kredi ödemesi 13.500 civarı, asgari ücret 8.500 lira; siz diyorsunuz ki: "Gelin, konut alın." Nasıl alacak? Bir evde 2 asgari ücretli çalışsa daha ne yapıyor? 17 bin lira. 17 bin liranın 13.500 lirasını konut kredisine verse bu insanlar ne yiyecekler, ne içecekler, çocuklarını okula nasıl gönderecekler, diğer temel ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklar? Yol paraları aldı başını gidiyor; İstanbul gibi bir yerde siz 3 araç değiştirmeden iş yerine ulaşamıyorsunuz ve sadece yol parası dünyanın masrafını, kalemini oluşturuyor ama bunlar da sizin için sorun değil. Çünkü derdiniz zaten halkın konut sorununu çözmek değil, bir de insanların aklıyla dalga geçiyorsunuz. Ya, şöyle düşünün: Siz şimdi, konut alım projesi ve konut finansmanını sağlamak üzerine yasa teklifi getirdiniz, ben size soruyorum: Bu ülkede insanlar kiralarını ödeyemiyorlar, kiralarını ödeyemiyor insanlar ya. Her gün haberleri açın okuyun. "Ev sahibi kapıcının kapısını kırdı." "Ev sahibi kapıcıyı kapının önüne koydu." "Kiracı gitti, parkta yaşamaya başladı." haberleriyle dolu. Biz aynı ülkede yaşamıyor muyuz, siz bu haberleri görmüyor musunuz, duymuyor musunuz? Görüyorsunuz tabii.
Diğer bir mesele, sizin AKP'nin alametifarikası; önce fiilî durumu yarat, sonra yasayı arkadan yetiştir. Şimdi, sizin bundan icazet alan suç işleri bakanınız da ne diyor: "Siz gereğini yapın, biz sizi koruruz." Aynı mantık. Bakın, siz 4 Ocakta bu Konut Finansman Projesi'ni açıkladınız, ne dediniz? "Aslında orta gelirliye konut vereceğiz." "Yeni Evim Konut Finansman Programı" dediniz ve bunu ayın 16'sında, 16 Ocakta hayata geçirdiniz. Şimdi ocağın sonuna geldik ve siz yasal düzenleme yapıyorsunuz yani fiilî duruma yasal altlık oluşturuyorsunuz tıpkı fiilî Cumhurbaşkanlığı sisteminde olduğu gibi; orada da yasayı ihlal etmiştiniz, sonradan resmiyete kavuşturdunuz. Bunun da temel bir sorun olduğunu söylememiz gerekiyor.
Diğer bir mesele, yasa yapma tekniğiniz açısından... Örneğin, bütün bu alandaki sivil toplum örgütleriyle, paydaşlarla konuştunuz mu? Onu da yapmadınız. Dar gelirlilerin fikrini aldınız mı? Hayır, onu da yapmadınız; onun yerine "Biz biliriz." "Biz yaparız." diyorsunuz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, diğer bir şey, bugün borçla ilgili de demin bir şey konuşulduğunda ne dedi? Kredilerin geri dönüş oranlarında çok ciddi bir şekilde, hatta yüzde 100 oranında banka kredileri geri ödeniyormuş. Ya, hakikaten "Aklımızla mı dalga geçiyorsunuz?" diye sormadan edemiyoruz.
Bakın, BDDK'nin verileri var elimde. 2018 yılının 37'nci haftasında 82 milyar 585 milyon lirayken takipteki alacaklarının miktarı, 2022 yılının 37'nci haftasında 163 milyar 504 milyon liraya ulaşmış; düşünebiliyor musunuz, kaç katı?
TAMER DAĞLI (Adana) - Kredi hacmi ne kadar olmuş bu arada?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Kredi hacmi? Siz demin ne dediniz? "Kredilerde neredeyse yüzde 100 dönüş var." dediniz. Peki, gerçekten, yüzde 100 bir dönüş mü var? Hayır, BDDK'nin verilerine göre çok ciddi bir şekilde takibe takılan, hacze uğrayan krediler var ve insanlar çektikleri kredileri ödeyemiyorlar. Siz bugün ne yapıyorsunuz? Siz bugün umut satıyorsunuz halka, siz bugün gelecek satıyorsunuz. Bakın, Türkiye toplumunun neredeyse yüzde 50-60'ından fazlasını borçlandırdınız. Bütün haneler borçlu, bütün insanlar borçlu; ya tüketici kredisi var ya bireysel kredisi var ya taşıt kredisi var ve bütün bu kredileri ödeyemedikleri için de insanlar bugün haciz kuyruklarında haciz bürolarıyla uğraşıp duruyorlar.
Diğer bir mesele, örneğin konut kredisi, taşıt kredisi, ihtiyaç kredisi ve bireysel kredi kartlarına dair toplam borç 2010 yılında 174 milyar TL iken 2021 yılında bu borç toplam 987 milyar TL'ye çıkmış; bakın, 174 milyardan 987 milyara. Kaç katı ya, kaç katı? Neden? Çünkü insanlar kredi çekmeden hayatlarını devam ettiremiyorlar ki hatta kredi çekmeden günlük yaşamlarını sürdüremiyorlar, günlük işlerini yapamıyorlar. Okula gönderecekleri çocukları için bile gidip ihtiyaç kredisi çekmek zorunda kalan bir Türkiye gerçeği var ama bu da sizin için hiçbir önem arz etmiyor, bunu biliyoruz.
TAMER DAĞLI (Adana) - Bankalara ödeme imkânı olmayan...
BAŞKAN - Sayın Dağlı, ön tarafa alayım sizi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Peki, o zaman sormamız gerekiyor. Türkiye'de 25 milyondan fazla insan açlık sınırının altında yaşıyor. Bu ülkedeki Bakanlığın verilerine göre 20 milyon insana sosyal yardım yapılıyor. Bakın, siz gerçekten bu ülkede yoksulluğu bitirmek isteyen bir hükûmet olsaydınız yoksullukla mücadele ederdiniz ama siz yoksullukla mücadele etmiyorsunuz, siz sürdürülebilir yoksulluk programı uyguluyorsunuz yani yoksulluğu yönetiyorsunuz yani yoksulluktan besleniyorsunuz yani yoksulun oradaki yoksulluğunu sömürerek, onun duygusunu, onun mahrumiyetini, onun yoksunluğunu sömürerek iktidarda kalıyorsunuz ve bundan da hiçbir şekilde utanmıyorsunuz, bundan da hicap duymuyorsunuz değerli arkadaşlar. Bunu da söylemek gerekiyor.
Yine, bütün bu istatistikler bize şunu gösteriyor: Aslında Türkiye'de... Örneğin, bir şey daha söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, 2010 ile 2021 yılları arasında Türkiye nüfusu yüzde 8 civarında artmış ama -demin söylediğimiz- konut, taşıt, ihtiyaç ve bireysel kredilerdeki borçlar yüzde 500 civarında artmış; nüfusumuz yüzde 8 artmış, yüzde 500 borcumuz artmış yani hanelerin, kişilerin borcu artmış. Ama inanıyoruz ki bu da sizin için hiçbir şey oluşturmuyor çünkü siz zaten bütün ülkeyi borçlandırdınız ve borç batağına saplamış, saplanmış durumdasınız. Ama şöyle bir sorun var: Ülkeyi borçlandırdınız; iç borcumuzu, dış borcumuzu yönetemez hâle geldik. Türkiye'de CDS primi ilk defa çok yükseklere çıktı, Türkiye neredeyse iflasın eşiğine gelmiş durumda. Bütün uluslararası bankalar ve hatta -artık düşünün- Körfez ülkeleri bile Türkiye'yi riskli ülke statüsüne aldılar ama siz, yeniden yeni bir balonla, yeni bir konut finansmanı programıyla buraya gelmişsiniz. Oysaki değerli arkadaşlar, barınma temel bir ihtiyaç, barınma bir insan hakkı -bakın, Maslow'un ihtiyaçlar piramidinde, ihtiyaçlar hiyerarşisinde birinci basamak ihtiyaçlar yeme, içme, güvende olma ve barınma- siz insanlara güvenli bir barınma imkânı sağlamak zorundasınız; hele de bir sosyal devletseniz, Anayasa'nızda bir sosyal devlet ilkesi varsa.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Teşekkür ederim.
Siz insanlara sağlıklı su, sağlıklı temiz hava sağlamak zorundasınız. Siz, bütün bir nüfusu, İstanbul gibi devasa kentlere, konut nedeniyle, rant nedeniyle peşkeş çeke çeke dolduramazsınız. Bakın, Anadolu'nun kentlerinde insanlar topraktan, insanlar tarımdan, insanlar hayvancılıktan koptular. Neden? Sizin yanlış tarım politikalarınız yüzünden, sizin yanlış istihdam politikalarınız yüzünden ama en önemlisi, sizin rant politikalarınız yüzünden ve bugün, bu ülke gıda kriziyle, gıda kıtlığıyla karşı karşıya. Niye? Çünkü siz şu aklı veriyorsunuz bütün topluma: "Herkes kentte yaşamalı, kentlilik değerlidir." diyorsunuz, köylülüğü küçümsüyorsunuz ve insanların kentlerini yok ediyorsunuz. Yeri geliyor Yeşil Yol'la yok ediyorsunuz, yeri geliyor oralara baraj yaparak yok ediyorsunuz ve insanlar kentlerde ucuz iş gücü olarak sermayenin kölesi oluyor. Bunu da kabul etmiyoruz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)