GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:54
Tarih:25.01.2023

RIDVAN TURAN (Mersin) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Ya, şöyle temel bir sorunumuz var: Dünyada gıda üretimi bütün dünya nüfusunu doyurabilecek kadar fazla, fakat dünyada açlar var. Türkiye'de de gıda üretimi bütün halkı doyurabilecek kadar fazla ama Türkiye'de de açlar var. Türkiye'de ihtiyacı olandan çok daha fazla konut var, bunların büyük bir kısmı boş duruyor, bir sürü insan da konutsuz. Şimdi, bu temel meseleye yaklaşmadan bu inzibati önlemlerle, pansuman önlemlerle meseleyi çözmek mümkün değil. Biz buna "kapitalizm" diyoruz. Yani bir tarafta yokla, yoksullukla yaşamaya mahkûm bırakılanlar varken, diğer tarafta olağanüstü kaynakları berhava edenlerin sistemi bu. Milyonlarca insanın evi yokken az sayıda insanın da yüzlerce ev sahibi olduğu bir sistem.

Şimdi, burada, tabii, bir kapitalist eşitsizlik var ama mesele yalnızca bu değil. Çünkü muhtelif kapitalist ülkelerde, mesela Finlandiya gibi ülkelerde, mesela eski Sovyet blokuna dâhil olmuş ama şu anda başka bir rotaya yönelmiş olan ülkelerde konut sorunu önemli ölçüde çözülmüş durumda. Eski sosyalist ülkelerde yüzde 90'ların üstünde ev sahipliği oranı var, ortalama Avrupa ülkelerinde de yüzde 70 civarında seyrediyor bu. Bizde niye böyle arkadaşlar, niye böyle?

AKP iktidarı, geldiğinden bugüne kadar, kendi ekonomi politikasını, esasen, inşaatçılık üzerine kurdu; yol yaptı, onu yaptı, bunu yaptı, işte konutlar yaptı, bunlara "sosyal" adını verdi ama bir temel mesele vardı ki o temel mesele bir türlü çözümlenemedi. Çözümlenebilir miydi? Bu felsefeyle çözümlenmesi mümkün değildi. Çözümlenememesinin temel sebebi şudur: Konut bir gelir elde etme aracıdır, bir spekülasyon aracıdır. 100 tane konut sahibi olan insanın amacı bu konutlardan gelir elde etmektir. Oysa barınma, bizim felsefemize göre, bizim paradigmamıza göre, bir anayasal hak olmanın ötesinde, bir insan hakkıdır. Dolayısıyla insanların bu haklarını kullanmaları noktasında onların para sahibi olması, belli bir varlığa sahip olması gibi bir faktör önemli ve anlamlı değildir. Konut edinmek kâr amacı güden bir şey hâline geldiğinden dolayı üst üste yapılan konutlar, bunun arkasında birikmiş olan inşaat sermayesi, iktidarla beraber hareket etmeyi marifet bilen müteahhitler ordusuyla beraber konut fiyatları ister istemez füze gibi artmaktadır. Konut fiyatlarının ve kiraların artmasının esas sebebi vatandaşın konut sahibi olarak enflasyondan korunacağına ilişkin talep çekişli bir mantığının olmasıdır. Taleplerin artmış olmasından kaynaklı bu alanda da enflasyon yükselmektedir ama kardeşim, şimdi günün sonunda sen emekçileri... Orta gelir de artık ne kadar kaldıysa o kadar emekçiler içerisinde mütalaa edilmesi gereken bir kesimdir.

(Uğultular)

RIDVAN TURAN (Devamla) - Sayın Başkan, biraz uyarır mısınız, kendi lafımı duyamıyorum ya.

BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Orta gelir grubunu, emekçileri borçlandırmak suretiyle kendi spekülasyonları ve konut politikan neticesinde ürettiğin, yükselttiğin fiyatları engelleyebilmen mümkün değildir. Bir taraftan konut politikan konut fiyatlarını ve kirayı inanılmaz biçimde artırırken diğer taraftan da emekçileri borçlandırmak suretiyle sözüm ona onları konut sahibi yapacaksın. Burada bir çelişki var, bu çelişki şöyle çözümlenebilir: Amaç aslında bu kesimleri ev sahibi yapmak falan değildir. Zaten aylık ödentiler dikkate alındığında burada ev sahibi olmaları mümkün değil bu insanların ama yaklaşan seçimler dolayısıyla büyümekte olan bir ekonomi amacı ve özlemiyle birlikte kamu kaynaklarının bankalar vasıtasıyla ve çalışanların, emekçilerin borçlandırılması vasıtasıyla inşaat sermayesine devredilmesidir söz konusu olan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Teşekkür ederim.

Bu sebeple, burada, geniş kesimlerin konut sahibi olabilmesi, orta gelir grubundakilerin konut sahibi olabilmesi mümkün değildir, amaç seçimdir. Seçime de büyüyen bir ekonomiyle gitmenin AKP tarafından bilinen tek yöntemi inşaat sermayesini provoke etmektir. Bu da daha fazla kaynağın berhava olmasına, insanların daha fazla borçlanmasına, yoksulluğun daha fazla boyutlanmasına ve konut enflasyonunun da daha da artacağı anlamına gelir. Tek yol, gerçek, demokratik ve sosyal konut üretimidir; bu da devletin tek başına yapacağı bir şey değil, yerellerle, belediyelerle, kolektiflerle, komünlerle beraber yapılabilecek bir şeydir. Gerisi de bundan ötesi de lafügüzaftır. O sebeple bizim grup olarak bu öneriye yaklaşımımız "hayır" olacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)