GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Gazeteci Abdi İpekçi'nin 44'üncü ve Barış Manço'nun 24'üncü ölüm yıl dönümlerine, 1 Şubat 1992 tarihinde Şırnak'ın Görmeç köyü ile Siirt'in Eruh ilçesinin Tünekpınar köyünde yaşanan çığ felaketlerine, ülkemizdeki intihar olaylarına, kamu müteahhitlerinin sorunlarına, bağımsız denetçilerin sorunlarına, sözleşmeli uzman çavuş, astsubay ve subaylara kadro verilmesi gerektiğine, kadro verilmeyen taşeron çalışanlarına ve kamu avukatlarının sorunlarına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:6
Birleşim:57
Tarih:01.02.2023

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kırk dört yıl önce bugün uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden gazeteci Abdi İpekçi'yi ölümünün seneidevriyesinde rahmetle anıyorum.

Milletimizin gönlünde eserleriyle taht kuran, kendi deyimiyle "Yeleli Bozkurt" Barış Manço'yu da yine vefatının 24'üncü yıl dönümünde özlemle yâd ediyoruz; mekânı cennet, ruhu şad olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Şubat 1992, tarihimizin belki de en yüksek doğal afetlerinden birinin yaşandığı bir gün. Şırnak'ın Görmeç köyünde Jandarma Bölük Komutanlığına çığ düşmüştü, 76'sı asker 81 kişi hayatını yitirmişti. Yine aynı gün Siirt'in Eruh ilçesinin Tünekpınar köyünde de bir çığ düşmesi sonucu 32 askerimiz şehit düşmüştü. Ben hayatını kaybeden bütün şehitlerimize, vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum; bir daha böyle afetlerin memleketimizde yaşanmamasını da temenni ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha önceden de gündeme getirmiştim, ülkemizin genelinde intihar olayları çok fazla. Bunların bir kısmının da esas itibarıyla basında yer alması filan da engelleniyor, hatta yerel basına bile biz bu konularda baskı yapıldığını çok net bir şekilde biliyoruz. Ben geçenlerde Samsun'un geneliyle ilgili intihar vakalarının çokluğuna dikkat çekmiş, onunla ilgili bir değerlendirme yapmıştım. Şimdi, bir ilçeyle ilgili bir rakam vereceğim yani hakikaten vicdanı olan herkesin bunun üzerine düşünmesi lazım. Samsun'un Terme ilçesinde bir ayda, yılbaşından bu yana 7 intihar girişimi var, 1'i hayatını kaybetmiyor çok şükür ama 6'sı hayatını kaybediyor. Bir şehirde, bir ilçede bir ayda 7 intihar ve 6 kişi hayatını kaybediyor. Şimdi, Sayın Erdoğan yeri gelince "Fırat'ın kenarında bir kuzuyu, koyunu kurt kapsa hesabı bizden sorulur, bu sorumluluk benim üzerimdedir." diyor. İşte kendisine bu sorumluluğu hatırlatmak istiyorum; bu, devleti yönetenlerin sorumluluğudur, devleti yönetenlerin vebalidir. Bir ilçede bir ayda 7 intihar olur mu ya? Bu insanların -bakın, yaşları da 16 ila 65 arasında değişiyor- önemli bir kısmı da ya doğrudan ya dolaylı olarak ekonomik nedenlerle; baba zorda, baba borçta, evde baba hırçınlaşıyor, işte genç çocuğu intihar ediyor veya baba doğrudan... Bir kısmında da doğrudan aile reisi intiharlarını görüyoruz. Bunlara kayıtsız kalınamaz, bunlara hiçbirimiz kayıtsız kalamayız. Şimdi, bakarsan AK PARTİ'ye, pembe tablolar çiziyor, her şey iyi; yandaşların durumu iyi, vatandaş intihar ediyor Sayın Erdoğan. Sayın Cumhurbaşkanının bunu görmesini istiyorum çünkü zaten ülkedeki yönetim şekli itibarıyla Sayın Cumhurbaşkanının dışında başka birinin görmesinin çok fazla bir kıymeti yok.

Şimdi, bugün grubumuzu bu Kamu Müteahhitleri ve İş İnsanları Derneği ziyaret etti. Bunu da daha önceden gündeme getirmiştik ama bir şeyi bin defa söylemeyince bu memlekette çözümü olmuyor. Şimdi, bu insanlar ne diyor: "Biz kamudan, devletten iş aldık." Bunlar "Devletten iş aldık." derken vatandaşımız da yanlış anlamasın yani bunlar 5'li müteahhit, 5'li çete yandaş filan değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Bunların önemli bir kısmı çok ciddi kırımlarla iş alıyorlar. Zaten kaymaklı işler yandaşlara veriliyor yani işte, böyle işin çilesini çeken insanlar, çoğu zaman da zaten küçük ve orta ölçekteki ihaleleri alıyor bu insanlar. Şimdi, ne oldu? 2021 yılının son çeyreğinde dolar kuru acayip bir şekilde patladı; bu, fiyatlara yansıdı ve bu insanların devletten aldığı fiyatlarla bu işleri bitirmeleri mümkün değil. İnsanlar zarar etti, müteahhitler zarar etti yani yandaşları demiyorum, onlar için herhangi bir sorun yok, onlar paralarını dolar üzerinden alıyorlar, onlara olmadık kolaylıklar sağlanıyor, kredi kolaylıkları, her türlü kolaylık sağlanıyor. Ben gariban müteahhitler için bu meseleyi söylüyorum. Şimdi, devletin öngöremediği dolar artışını bu insanlar nasıl öngörsün de fiyat versin? Yani siz doları bir anda 7-8 liradan yılın sonunda 18 liraya getirirseniz bu insanlara bunların fiyat farkının düzgün verilmesi lazım. Çok küçük bir şey verildi fakat o fiyat farkları da yetersiz, bu insanlar çok ciddi zarar etti ve şu anda bu insanlar yasaklı duruma düştü Sayın Başkan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Dolayısıyla, yasaklı duruma düştüler, iş yapamıyorlar, içeride teminatları vardı, mevcut teminatları yandı. İşi kadar teminat vermiş, hatta şimdi onun 3 katını, 4 katını da ilave olarak istiyorlar. Zaten borcunu ödeyemiyor, işini bitiremiyor, zarar etmiş, teminatı yanıyor, üzerine de ilave para isteniyor ve insanların talebi şu: "Mümkünse bize tekrar fiyat farkı verilsin -ama benim anladığım kadarıyla daha da önemsedikleri- bu yasaklı durumumuz silinsin. Bu, bizim elimizde olmayan nedenlerle başımıza gelmiş bir şeydir; ülkenin kötü yönetilmesinden, makrodengelerin bozulmasından biz daha önceden düzgün iş yapanlar olarak yasaklı hâle geldik." Bu yasakların sicil affı anlamında yani bankalardaki kredi anlamında değil, buradaki bu sicil affının yapılmasını ve teminatların iadesini talep ediyorlar. Bakın, bunları yapmazsak yani insanlar böyle tırnaklarıyla kazıyarak firmalarını kurmuş ve o firmalar yok olacak, yarın bir gün iş yaptıracak düzgün müteahhit bulamayacağız. Dolayısıyla, bu insanların iş hayatında olmalarının çok önemli olduğunu düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) - Toparlayacağım Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Şimdi, diğer bir konu bu bağımsız denetçilerle ilgili bir husus. 17 Aralık 2022'de bir yönetmelik çıkıyor, bu yönetmelikte bağımsız denetçiler var. Bağımsız denetçiler kimlerden seçiliyor? Serbest muhasebeci mali müşavirlerden, yeminli mali müşavirlerden belli mesleki tecrübe ve kıdem istenerek bağımsız denetçi seçiliyor bunların içerisinden. Bununla ilgili kurum ne? Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu. Bu Kurul, standart koyması gereken bir kurul. Bu Kurul bir yönetmelik çıkarıyor, kendi yöneticilerine, kimilerine iki yıl, kimilerine dört ay bu işi yapmaları durumunda, orada görev yapmaları durumunda bu çok nitelikli olması gereken işi, bu sertifikayı, bağımsız denetçi olma vasfını veriyor. Ya, böyle bir şey olabilir mi ya? Kanun diyor ki: "Şu, şu, şu şartları taşıyanlar olur." Adam yönetmelikle, bu şartları oradaki avukata veya ne bileyim ben, daire başkanına, Kurul üyesine, Kurul Başkanına...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Bitireceğim Başkanım.

BAŞKAN - Tamamlayalım.

ERHAN USTA (Samsun) - Onlar zaten yeminli mali müşavirlikten veya serbest mali müşavirlikten veya bu şartları taşıyan mesleklerden geliyorsa zaten alıyorlar ama bu mesleklerden gelmeyen insanlara böyle bir şey yapılabilir mi? O zaman git, kanunu değiştir. Yani ülke ne hâle geldi, bir tane kurum kendi personeline altın bileziği veriyor. Neyle veriyor? Yönetmelikle veriyor kanuna da aykırı, Anayasa'ya da aykırı bir şekilde. Ülkenin bu şekilde yönetilmesi mümkün değil. Burada bağımsız denetçilerin hakları gasbedilmiştir, bu hak gasbına sessiz kalamayız.

Şimdi, yine, vatandaş, tüm toplum kesimleri... İşte, her tarafta sıkıntı var, yanlış iş yapılıyor, haksız, adaletsiz uygulamalar bizim de iş yükümüzü artırıyor. Şimdi, sözleşmeli personele kadro verildi. Askerî personeller var, bunlar uzman çavuş, astsubay ve subaylar. Biliyorsunuz, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra artık sözleşmeli olarak alınmaya başlandı ama bu insanlar da kadro istiyor. Şimdi, bunlara kadro verilmeyeceğini, böyle bir çalışma olmadığını Sayın Hulusi Akar'ın geçenlerde bir soru önergesine verdiği cevaptan anlıyoruz. Hâlbuki askerin sözleşmelisi filan olmaz, şehidin sözleşmelisi olmaz, bu insanlar şehit oluyor. Bu insanlar vatan savunmasında çalışıyorlarsa bu insanları kadroya almak lazım. Artık bu olağanüstü durumu sona erdirmek gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım, son sözlerinizi alayım.

ERHAN USTA (Samsun) - Çok teşekkür ediyorum.

Şimdi, çok hızlı olarak bu taşeron meselesi... Taşeronda ciddi adaletsizlik yapıldı. Taşeron dışında kadroya geçirilmeyenler var, artık bunları tek tek saymak için fırsatım olmayacak yine ama bunlar biliniyor yani hastane bilgi yönetimi, işte, karayollarında çalışanlar, efendim, şoförler, şunlar bunlar; bunların mutlaka, mutlak suretle kadroya geçirilmesi lazım, bu acının durdurulması gerekiyor.

Bir de öğretmenevi personelleri var. Şimdi, aynı şehirde... Öğretmenevi personelinin iki türlüsü var; süresiz sözleşmeli olanlar ve taşeron hizmeti alanlar var. Bunlara kadro verilmedi, ikisine de verilmedi, ayrıca bir de ücret eşitsizlikleri var. Farklı şehirlerde öğretmenevinde çalışan, aynı işi yapan personel arasındaki ücret eşitsizliği nasıl açıklanıyor? Ben bunu anlayamıyorum, dolayısıyla bunun düzeltilmesi lazım.

Son olarak da Sayın Başkanım -vaktim yetmezse çok kısa bir süre daha isteyeceğim- bu kamu avukatları meselesi var, bu çok önemli yani devletin menfaatini gözeten kamu avukatları. Ya, bunlar, kendisiyle aynı okuldan mezun olan insanların, hâkimlerin, savcıların dörtte 1'i kadar maaş alıyor kamu avukatları. Bunu kabul etmek mümkün değil. Hakikaten burada ciddi bir sıkıntı var ve durmuyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkanım, hakikaten çok teşekkür ediyorum.

Durmayınca da ne oluyor? Kurumun hafızası siliniyor, işi bilen insanlar kalmıyor, ilk fırsatta kamu avukatları kaçmaya çalışıyor. Dolayısıyla, böyle şeyi kabul etmek mümkün değil. Maaşları çok düşük, beklentileri var; işte, makam tazminatı, temsil tazminatı, özel hizmet tazminatlarının yükseltilmesi ve ek göstergelerin yükseltilmesi isteniyor. Gerçekten bunun yapılması lazım. Bakın, mesleki mesuliyet sigortasını sigorta şirketleri yapmıyor biliyor musunuz, bunlar "Çünkü sizin riskiniz fazla." diyor. Yani sigorta şirketinin üstlenmediği riski bu kadar düşük parayla biz kamu avukatlarına "Üstlen." diyoruz. Böyle bir şey olabilir mi ya? Böyle bir şey olamaz. Dolayısıyla, bu tazminat riskinin de giderilmesi lazım. Ne yapılabilir? Mesela doktorlardaki malpraktiste olduğu gibi -bu anlamda ikinci kısmı için söylüyorum- primi devlet tarafından bu insanların karşılanır ve mesleğe başlar başlamaz bu sigortanın da yapılması lazım, bu risklerin de üzerlerinden alınması lazım diyorum.

Sayın Başkan, sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim.