GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:58
Tarih:02.02.2023

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde çalışırken haksız yere ihraç edilen emekçilerden biri olarak konu hakkında söz söyleyeceğim.

Üniversiteler, ait olduğu ülkenin siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda olduğu gibi fen ve teknolojik gelişmesine öncülük eden, topyekûn kalkınmasını sağlamak amacıyla inşa edilmiş üst düzey eğitim kurumlarıdır. En temel amacı, eğitim ve bilim hayatına katkı sunmak, toplumun ilerlemesinin önünde engel oluşturan nedenleri ortadan kaldırarak toplumsal sorunlara çözüm üretmektir. Üniversiteler bütün dünyada öğrenci merkezli olmak üzere yerel, bölgesel ve küresel kalkınmaya da uygun eğitim vermek amacıyla kurulmuştur. Üniversitelerde akademik kadro ve öğrencilerin her türlü siyasi ve ideolojilerüstü bir bilinçle bilime odaklanması, idari kadroların da yine bu duyarlılıkla oluşturulması esastır. Bağlılık ve bağımlılık duygusundan azade, hür ve özgür düşünme anlayışının üniversitelerde hâkim olması ve bu çerçevede bilim ve hizmet üretmesi, ülke ve toplum yararınadır. Özgür, nitelikli bireyler yetiştirmek için kurulan üniversiteler 12 Eylül faşizminin ürünü olan YÖK eliyle son yirmi yıldır da AKP-MHP faşist zihniyetiyle amacından saptırılmıştır. Günümüzde ikame edilen tekçi, siyasi ve keyfî anlayış ülkeyi bir yıkılışın eşiğine sürüklemektedir. Hiçbir konuda güven telkin etmeyen bu istikrarsız iktidar ekmek ve su kadar ihtiyaç duyulan toplumsal barışı, birlikte yaşama iradesini ve geleceğe umudu baltalamıştır. Bu durum bütün kurumsal alanlarda görüldüğü gibi her yönüyle siyasallaştırılan üniversitelerde daha da bariz yaşanmaktadır. AKP sadece üniversitelerde 7 bini akademisyen olmak üzere 10 bine yakın üniversite personelini KHK'lerle hukuksuzca işlerinden çıkarttı. Ülkede adalet mekanizması çökmüş, sağlık ve eğitim başta olmak üzere tüm kurumlar işlemez hâle gelmiştir. Görevi aydın, entelektüel insan kaynağını üretmek olan üniversitelerimizde bilimden söz edilemez olmuş, akademik başarı unutulmuş, dolayısıyla liyakatten eser kalmamıştır.

Değerli milletvekilleri, bu yasa teklifinin 7'nci maddesiyle kurulması teklif edilen Millî İstihbarat Akademisi açıkça Anayasa'ya aykırıdır. Hangi ihtiyaç ve gerekçelerle kurulması teklif ediliyor belli değil. Bugün, üniversitelerdeki idari mekanizma iktidarın akıl ve bilim karşıtı, çağ dışı ilkesel yöntemleriyle yürütülüyor. Üniversite rektörleri bilim insanı kimliğinden, görev ve sorumluluğundan uzaklaşarak mevcut siyasi iktidarın emrinde hizmet eden gönüllü birer siyasetçi kimliğine bürünmüş durumdadır. Üniversite rektörleri iktidarın il, ilçe başkanlarıyla iş birliği hâlinde çalışarak emekten, liyakatten, düşünce ve ifade özgürlüğünden, evrensel hukuk ve bilim kriterlerinden uzaklaşmış, görevlerini kötüye kullanmaktadır. Üniversitelerin ihtiyaçları bilimsel verilere göre değil, yukarıdan gelen emir ve talimatlara göre uygulanıyor, liyakatin yerine kayıtsız şartsız itaat ikame ediliyor. Üniversiteler iktidarın aile şirketi gibi işletiliyor. Rektör yeni alınacak idari ve akademik personeli siyasi iktidara yakınlık derecesine göre değerlendiriyor ve seçiyor. Hemen her üniversitede almak istedikleri kendilerine yakın kişilerin özel şartlarına göre hiç ihtiyaç olmayan ve öğrenci almayan bölümler açılıyor. Mevcut bölümlerde ise ilan şartları da alacakları kişilere göre düzenleniyor. Hatta, sınav jürileri çoğu zaman ilgili bölümün dışındaki yönetime yakın öğretim elemanlarından oluşturuluyor. Sadece bir örnek vereyim: Hakkâri Üniversitesinin mevcut Rektörü araştırma görevlisi başvuru sıralamasında 29'uncu sırada olan oğlunu özel jüri oluşturup 1'inci sıraya çıkartarak göreve başlatıyor. Mahkemenin konuyla ilgili verdiği iptal kararı ve cezayı uygulamıyor. Üstelik oğluna bu kıyağı geçen Rektör Ömer Pakiş 2'nci kez Rektör olarak atanıyor ve şu anda görevde.

Üniversitelerimiz giderek sayısı artan akıl ve bilim karşıtı cemaat ve tarikatlara, bunların dinci ve kinci mensuplarına terk edilen kurumlara dönüştürülüyor, bu yüzden bilim yuvası kimliğini kaybediyor. Taşeron işçilik, sözleşmeli personel uygulaması, idari personelin özlük haklarının yetersizliği, araştırma görevlilerinin iş güvencesinin olmayışı, siyasi baskılar, atanmış rektörlerin kadrolaşma baskıları üniversiteleri bir sorun yumağına dönüştürmüştür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) - Aynı zamanda, ülkenin geleceği olan gençlerin geleceği de niteliği tartışılır bu üniversitelerde çalınmakta, üniversite mezunu işsizler ordusu büyümektedir.

Sonuç, bir beyin göçüne mahkûm edilmiş ülke ve ülkesini terk etmek zorunda kalan milyonlarca genç. Yaşanan bütün bu olumsuzluğa rağmen, ülkede aydınlık bir geleceği inşa edecek, adil, özgürlükçü, insana ve hukuka saygılı, aklı ve bilimi rehber edinmiş, dinî değerleri siyasete alet etmeyen, toplumun her kesimini kucaklayabilen bir yönetimin inşa olacağına inanan yüz binlerce akademisyen ve öğrenci var. Biz de bu inançla özgür ve özerk üniversiteleri ve aydınlık geleceği kuracağız diyor, tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)