| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 02.02.2023 |
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız; YÖK, eğitimin kelepçesidir, özgür düşüncenin kelepçesidir, aynı zamanda da cezaevidir. Bakın, Türkiye'de büyüyenlere bir bakalım. Yüzde 1'in zenginliği büyüyor, tarikat-mafya sermayesi büyüyor, tarikat-çete örgütlenmesi büyüyor, şirketler büyüyor, bir de tabela üniversiteleri büyüyor ve bir de cezaevi sayıları artıyor. Bu, işte, Türkiye'nin tablosudur. Kimin ne zaman suçlu olacağı, kimin ne zaman terörist olacağı hiç belli değil bu ülkede. Erken kalkanın darbe yaptığı, kendisinden olmayanın terörist ilan edildiği bir coğrafyada, bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla, cezaevleri "Kral çıplak." diyenlerin, itaat etmeyenlerin, mücadele edenlerin, özgürlük, demokrasi ve adalet taleplerini yükseltenlerin uğrak yeri hâline geliyor, sorgulayanlar cezalandırılmaya çalışılıyor. Yani bir taraftan YÖK'ün eliyle itaat eden "Padişahım çok yaşa." diyen bir nesil inşa edilmeye çalışılıyor ve emir verenlere itaat eden bir akademi nesli yaratılmaya çalışılıyor; cezaevleriyle de susmayan, itiraz edenler cezalandırılmaya çalışılıyor. Toplumun büyük bir çoğunluğu devletle davalı; siyasi, adli, ekonomik çok sayıda dava devletle yürütülüyor. Yalanla ikna edilemeyenler cezaevlerine dolduruluyor, yalan imparatorluğuna "hayır" diyenler cezaevlerine dolduruluyor ve YÖK eliyle yaratılan üniversiteler de bu yalan imparatorluğunun teorisini üretmekle meşgul. Yani bugün burada üniversiteleri tartışmış olmuyoruz, bugün burada bu yalan imparatorluğunun aparatlarını konuşmuş oluyoruz.
Üniversiteler ve cezaevleri ülkenin aynası. Kayyumla, mafya kurallarıyla yönetilmeye çalışılan bir ülkeyle karşı karşıyayız fakat bu da yetmedi; şimdi mafyanın, tarikatların bizzat kendisi siyasetin merkezine oturmuş durumda, bizzat siyaseti dizayn etmeye çalışıyorlar. Uyuşturucu baronları, mafyalar, tarikat reisleri, bakın, bunlar için ülkenin tamamı bir dinlenme tesisine ama cezaevleri, açık cezaevleri yani hayatın kendisi açık cezaevine dönüştürülmüş; buralarsa itaat etmeyenlerin, devrimcilerin susturulmaya çalışıldığı işkencehaneye dönüşmüş durumda. İHD verilerine göre 651'i ağır olmak üzere 1.517 hasta tutsak var ve hastane raporlarına rağmen ATK raporları esas alınarak tahliyeleri engelleniyor.
Çıplak arama, ayakta sayım, tecrit, sosyal faaliyetlerden faydalandırmama, iletişim hakkının gasbedilmesi, infaz yakmalar ve ölümler... İnfaz yakmalar bir politikaya dönüşmüş durumda; yirmi yıl yatmış, otuz yıl yatmış insanlar fikirlerinden vazgeçmediler diye, teslim olmadılar diye, pişman olmadılar diye bir altı ay daha, bir altı ay daha cezaevlerinde tutuluyorlar oysa şunu bilmiyorlar, ben bir kez daha söyleyeyim bu muktedirlere: Cezaevlerindeki devrimciler, sosyalistler ve yurtseverler bulundukları her yeri özgürleştirirler ve bırakın sizin tehditlerinize boyun eğmeyi, ölümü göze alarak bu yola çıktılar. Dolayısıyla çabalarınız nafiledir. Açlık grevleri bu yüzden sürdürülüyor. Şakran Kadın Cezaevinde, Afyon Cezaevinde, Giresun Espiye'de ve Trabzon Beşikdüzü'nde arkadaşlarımız, yoldaşlarımız bahsettiğim hak ihlallerine karşı açlık grevindeler. Açlık grevleri öyle tercihen yapılmış bir eylem biçimi değil, arkadaşlarımız son çare olarak, topluma bir çağrı olarak bunu yapmak zorunda kalıyorlar. Ve dolayısıyla tüm toplumun, tüm halkımızın bu açlık grevlerine sahip çıkması, bu taleplerin mücadelesini esasen kendilerinin yani hepimizin vermesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Cezaevleri işkencehaneye dönmüş durumda. İşkence varsa, zulüm varsa, sömürü ve soygun varsa direniş her yerde haktır, direniş her yerde meşrudur. Açlık grevleri talepleri bir an önce karşılanmalıdır.
Son olarak, özerk, demokratik üniversite mücadelesi yürüten "YÖK'e hayır, YÖK kapatılsın." diyen tüm öğrenci arkadaşlarımızın mücadelesini selamlıyorum. Cezaevlerinde eşitlik, özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi yürüten yoldaşlarımızın da mücadelesini selamlıyorum, saygılarla önlerinde eğiliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)