| Konu: | TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ MENSUPLARININ MORAL VE MOTİVASYONU HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 13.03.2013 |
ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinde moral ve motivasyonsuzluk konusunda gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin jeopolitiğine üretken bir ekonomi, işleyen bir demokratik sistem, caydırıcı ve güçlü bir ordu olmadan tutunmak mümkün değildir. Ekonomi demokrasinin, demokrasi güvenliğin, güvenlik ise milletin varlığının teminatıdır. Türkiye'nin ekonomisi tüketime ve ticarete endeksli, demokrasisi sorunlu, ordusu ise yaralı ve motivasyonsuzdur. Yaklaşık on yıldır Türk Silahlı Kuvvetleri ve mensuplarına karşı her türlü insafın, aklın ve ahlakın ötesinde bir itibar infazı yapılmaktadır. Yalnızca askere saldırmak için yayın hayatına sokulan gazete, televizyon ve dergiler vardır bugün. İşi, Türk Silahlı Kuvvetlerini çete, mafya ve suç örgütü olarak nitelemeye kadar vardıranlar bile çıkmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülen sivil, siyasi, asimetrik, psikolojik savaşta asker kaderiyle baş başa bırakılmıştır. Darbe, muhtıra, vesayet kavramları etrafında yürütülen Türk Silahlı Kuvvetleri aleyhtarı kampanyalar ordunun moral ve motivasyonunu normalin ötesinde çökertmiştir. Diğer yandan, Türk Silahlı Kuvvetleri itibar, moral ve motivasyon infazına uğrarken Türk Silahlı Kuvvetlerinin mücadele ettiği bölücü örgüt PKK büyük bir itibar ve moral şahlanışına tabi tutulmuştur. Türkiye'de bugün dağdaki PKK'lılar için ağlayan başbakan yardımcıları ve emniyet müdürlerinin olduğu hatırlanırsa yaşananların ne anlama geldiği anlaşılır. Süleymaniye'de başına çuval geçirilen, Akdeniz'de Suriye gibi bir devlet tarafından uçağı düşürülen, Mavi Marmara adlı gemide vatandaşları katledilen bir Türkiye'de asker olmak kolay bir şey değildir.
Tabii, işin bir başka yönü daha var. Bugün Türkiye'de Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekten tutukluyken, terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan devletle muhatap kılınmıştır. Türkiye'de bugün ayaklar baş, başlar ayak olmuş, hainler kahraman yapılmış, kahramanlar da suçlu mertebesine indirilmiştir.
İş bununla da bitmiyor. Rumlara karşı meşhur Magosa savunmasını yapan kahraman Albay Oğuz Kalelioğlu hâlen tutukludur.
Yine, Kardak'ta Yunan ablukasını yararak adaya çıkıp Türk Bayrağı'nı diken kahraman Kurmay Albay Ali Türkşen, Yarbay Ercan Kireçtepe de tutukludur.
PKK'nın elebaşlarını yurt içinde ve yurt dışında derdest eden Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul Milletvekili Engin Alan, milletvekili olmasına rağmen tutukludur.
Bugün İzmir askerî casusluk davasında 350, İstanbul askerî casusluk davasında ise 65 asker tutuklu yargılanıyor.
Ergenekon operasyonu, Balyoz, casusluk ve benzeri suçlamalarla yapılan operasyonda, 28 şubat tutuklamaları hariç, 1.056 subay, general ve amiral tutuklanmıştır. Sorun "Yargının işidir." diyerek geçiştirilecek gibi de değildir.
Türk Deniz Kuvvetlerinde bulunan 50 amiralden yarısı tasfiye edilmiştir. Donanmanın en güçlü savaş gemilerinin komutan ya da komodorları tutuklanmıştır.
Türk Hava Kuvvetlerinin 100'ü geçkin savaş uçağı pilotu görevlerinden istifa etmiştir. Daha önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, son olarak da Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner istifa edenler listesinde yerini almıştır. Donanmada neredeyse görev verilecek komutan kalmamıştır, bundan Sayın Başbakan bile yakınmıştır. Onur istifaları ve onur intiharları birbirini kovalamaktadır.
Ey yüce Meclis, ey iktidar, ey AKP, bu manzaradan rahatsız olmuyor musunuz?
Bütün bu gelişmeler, Genelkurmay Başkanına terörist muamelesi yapılmasını doğallaştırmış, dağdaki terörist için gözyaşı döken, eli kanlı elebaşı Öcalan'ı barış havarisi ilan edenleri ortaya çıkarmıştır.
Gelinen aşamada, Başbakan Genelkurmay Başkanıyla haftalık olağan görüşme yaparken, devlet de İmralı'daki caniyle haftalık rutin görüşmeler yapar hâle gelmiştir. Dördüncü yargı paketi de aynen "KCK, PKK dışarı, asker içeri." mantığıyla hazırlanmıştır. Öyle anlaşılıyor ki AKP, TSK'nın kolunu kanadını kırıp budayarak PKK'yla uygun ortamı yaratmış, TSK mensuplarına yönelik bitmek tükenmek bilmeyen operasyonların amacının Türkiye'nin millî mukavemetini kırmak, İmralı açılımını yapmak ve Öcalan'ı devletle muhatap etmek olduğu bugün ayan beyan ortaya çıkmıştır. Kahramanları kahredenler kahrolmakla kalmayacak, Yüce Divanda da eninde sonunda hesap vereceklerdir.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)