GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:66
Tarih:28.02.2023

CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Yaşanan bu büyük acıyı yaşamayanlar asla anlamayacak, bu travmayı yaşayanlar ise asla anlatamayacak.

6 Şubat sabahı insanlık büyük bir dayanışma örneği gösterdi. Evet, sabahın erken saatlerinden itibaren bütün yurttaşlarımız ayaktaydı ve "Ne yaparız?"ın arayışı içerisindeydi. Yurttaşlarımız ayaktaydı ama Kızılay ile AFAD yönetimi uykudaydı. Bugün Kızılayla ilgili konuşacağımız konuda Kızılay emekçilerinin asla eleştirilecek bir yanı yoktur. Onlar, canları pahasına her felakette müthiş bir özveriyle çalışarak hayat kurtarmaya kendilerini âdeta adamış insanlar. Onları yürekten kutluyorum ve kesinlikle bu tartışmanın dışında tutuyoruz. Tartışmanın dışında tuttuğumuz ikinci önemli kurum da Kızılayın kendisi. Kızılay asla tartışma konusu yapılamaz ama bizim konuşacaklarımız Kızılayı yönetenler ile yönetim anlayışından ibaret. Evet, eleştirilerin odağında Kızılay yöneticileri var. Kızılay yöneticileri çadır satmış, gıda maddesi satmış. Kızılay yöneticilerinin sabıkaları o kadar kalabalık ki bununla sınırlı değil. Bu, çadır ve gıda satma bu dönemde deşifre oldu.

Şimdi, Kızılayda vergi kaçakçılığı yapılıyor. Nasıl mı? Şartlı bağışlarla. Değerli milletvekilleri, bir kişi ya da bir şirket bir kurum üzerinden niçin şartlı bağış yapar? Eğer gerçekten gönlünden geçiyorsa gider, bağış yapacağı o kuruma o bağışı yapar. Kızılayın üzerinden şartlı bağış yapıyor, diyor ki: "Ben Kızılaya bağış yapacağım ama sen bu bağışı kullanamayacaksın." "Peki, ne yapacağım?" "O bağışı benim öngördüğüm vakfa, cemaate, tarikata ya da kuruma vereceksin." Bunun adı ne? Kızılay vergiden muaf olduğu için, vergi kaçakçılığı.

Başka? Şimdi, düşünün, bu dönemde Kızılay bir hayır kurumu olmaktan çıktı. Kızılay, bir şirket mantığıyla yönetiliyor, bir holding. O ulvi hayır kurumu şimdi şirketleşerek bunlar tarafından yönetiliyor. Bugün Türkiye'de liyakat sahibi o kadar yurttaşlarımız var ki bu Kızılayda ve oluşturulan şirketlerde ücretsiz, bir kuruş huzur hakkı almadan yöneticilik yapabilecekler ama gelin görün ki Kızılayı yöneten Kerem Kınık ve yöneticiler her şirketten 3 asgari ücret karşılığı huzur hakkı alıyorlar ve Kerem Kınık hem 12 şirketin ve de o 12 şirketin bağlı olduğu holdingin Yönetim Kurulu Başkanı. Şimdi, sadece 2021'de 11 milyon 701 bin lira üst düzey yöneticilere sağlanan fayda var. Yazık değil mi? Bu para bu yöneticilere verileceğine, hayır kurumu olarak Kızılay ihtiyaç sahiplerine verseydi daha iyi bir iş yapmış olmazlar mıydı? Hayır. Niye? "E, biz yöneticiyiz, şirket yönetiyoruz, onun için biz bu parayı alacağız." Bir de kılıf buluyorlar, diyorlar ki: "Efendim, biz alıyoruz da sonra Kızılaya bağışlıyoruz." Ya, yapmayın Allah aşkına ya, karşınızda çocuk yok. Niye kulağınızı tersten gösteriyorsunuz? Almayın, olsun bitsin; almayın bu huzur haklarını, hiç kimse de böyle şaibeli bir noktaya sizi sürüklemesin.

Başka ne yapıyorlar? Şimdi, bu son dönemde Kızılay çadır satıyor. Kerem Kınık açıklıyor, diyor ki: "Ya, bu hatalı bir davranış." Haberi yokmuş. Ya, Allah'tan kork ya! Sen bu şirketin Yönetim Kurulu Başkanısın ve sadece Ahbapa değil, birçok özel şirkete, birçok sivil toplum kuruluşuna çadır satmışsın, çadır. Ve diyor ki: "Birleşmiş Milletlerin siparişi." E, sen bu çadırı deprem bölgesine gönderdiğinde Birleşmiş Milletler senin yakana yapışıp "Benim siparişimi niçin gönderdin?" mi diyecek? Aksine, Birleşmiş Milletler o gün tüm dünyaya "Suriye'ye ve Türkiye'ye yardım yapın." diye çağrı yaptı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Onun siparişini gönderdiğinde Birleşmiş Milletler senin yakana mı yapışacak? Hayır. Peki, ne yaptı? Çadırları sattı. Hatalı olduğunu söylüyor ama hâlâ orada oturuyor. El insaf! Ya, biraz ar damarı çatlamayan insan bundan sonra o yetimin, o garibanın, o fukaranın hakkını elinden alan insanlara karşı utanır, yüzü kızarır ve istifa eder. Edemez. Niye? Çünkü Kızılayın bir onursal başkanı var. Onursal başkan müsaade etmeden adım dahi atamazlar bu kurumdakiler. Kim o onursal başkan? Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Kızılayın ve Türk Hava Kurumunun onursal başkanıdır ve maalesef, bu iki güzide kurum bugün şirket mantığıyla, tıpkı sarayın yönetildiği gibi yönetiliyor ve Türkiye bugün, maalesef, bu iki kurumun o önemli, o güzide işlevlerinden uzak tutuluyor.

Anlatılacak çok şey var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bingöl.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Bu çadır satışları sıradan bir iş değil.

BAŞKAN - Selamlayalım lütfen.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Ve şöyle bir durum söz konusu: Çadır satarken haberi olmadığını, hatalı olduğunu söyleyen bu şahıs, Kerem Kınık 12 tane şirketi kurarak "Ben, Kızılayı bir şirket mantığıyla yöneteceğim." diye eski yöneticilerini görevden aldığı eski yöneticilerin huzurunda söylüyor. Başka bir şey daha yapıyor; sırf seçimi kazanmak için, 250'nin üzerindeki Kızılay derneğini görevden alıyor, 15 bin kişiyi kendine yakın yandaş derneklerden, kurumlardan, vakıflardan üye yapıyor. Bir usulsüzlük daha yapıyorlar; derneklere üye aidatı yatırılması gerekirken bir kişinin adına toplu bir para bir yerden geliyor ve 15 bin üyenin aidatları o hesaba, Kızılayın genel merkezinin hesabına yatırılıyor. Yani neresinden bakarsanız bakın, neresinden görmeye çalışırsanız çalışın, bu kurum işgal edilmiştir ve bu, hayır kurumu niteliğini kaybetmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bingöl.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Kızılaya söyleyecek tek sözümüz yok, Kızılayı yeniden ayağa kaldırmak bizim boynumuzun borcu ama bu saatten sonra, bu araştırma önergesine olumlu oy vermeyen tüyü bitmemiş yetimin hakkını gasbedenlerle aynı paralelde olacaktır diyorum.

Saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)