| Konu: | Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 28.02.2023 |
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Asrın cinayetinden birazdan bahsedeceğim, ondan öncesinde EYT'ye ilişkin birkaç sözüm var. İktidar her konuda olduğu gibi bu konuda da büyük bir eksiklik içerisinde. "EYT problemini, 99 depreminden bugüne kadar süregelen bu problemi çözeceğim." derken şimdi başka mağduriyetler yaratıyor. O yüzden, Garo Paylan grubumuz adına bunlardan daha geniş olarak bahsetti, ben kısaca tekrar etmek istiyorum. Deprem mağdurlarının böyle bir deprem döneminde bu işin içerisine dâhil edilmemiş olması kabul edilebilir değildir. O sebeple, 31/12/1999 ve öncesini referans olarak almak ve insanları, deprem mağdurlarını bu şekilde bu kapsam içerisine dâhil etmek doğru olacaktır.
Yine, stajyerlik ve çıraklık başlangıcının sigorta başlangıcı sayılmasına ilişkin Komisyonda çok şey söyledik ama bu, Cumhur İttifakı tarafından reddedildi; büyük bir mağduriyet sebebidir, onların çıraklık ve stajyerlik başlangıcının sigorta başlangıcı olarak addedilmesi önemlidir.
Yine, BAĞ-KUR'lular bunun içerisinde yok. BAĞ-KUR'lular büyük bir mağduriyet içerisindeler, kapsam içerisine alınmaları gerekiyor. Haklar 8/9/1999 öncesindeki gibi tanzim edilmeli, kısmi emeklilik mutlaka kapsanmalı ve kademeli geçişe de yer verilmeli.
Şimdi, değerli arkadaşlar, "asrın felaketi" diye anlattığınız şey palavra. Çünkü Türkiye'de daha öncesinde daha büyük depremler meydana geldi, mesela Erzincan depremi böyle bir depremdi. Bu depremde yıkılmayan binaları dikkate aldığınızda ve yıkılan, hemen yanında yıkılan binaları dikkate aldığınızda demek ki binalar yıkılamayabiliyormuş, demek ki sağlıklı yapılan binalar ayakta kalabiliyormuş. Bu arada söz edilmesi gereken "asrın felaketi" falan değil, AKP eliyle yirmi küsur yıldır sürdürülen yanlış politikalar sebebiyle söz konusu olmuş olan asrın cinayetidir. Yirmi üç gündür hâlâ çadır yok, hâlâ enkaz altında cenazeler var, hâlâ elektrik yok, hâlâ su yok.
Buradan değerli halkımıza seslenmek istiyorum: Değerli halkımız, felaketin sebebi -hiç eğmeye bükmeye gerek yok- Recep Tayyip Erdoğan ve onun kurduğu sistemdir. Felaketin sebebi neoliberal, siyasal İslamcı, faşist, inşaata dayalı birikim rejimidir. Felaketin sebebi liyakatsizlik, kurumların içinin boşaltılması ve her şeyin Erdoğan'a bağlanmasıdır. Her şey tek adama bağlandığında ve o tek adam da her zaman olduğu gibi o kritik saatte ortada olmadığında işte insanlar bağıra bağıra can vermek durumunda kalıyor. Yani aslında tek adam rejimi göçük altında kalmış durumda.
Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkeyi anonim şirket gibi yöneteceğim." dedin ve yönettin. Uyguladığın inşaata dayalı sermaye birikim modeliyle her tarlayı inşaat alanı olarak gördün. 5'li çeteleri ve onların arkasında nicelerini var ettin, bilimsel kriterleri hiçe saydın, 7 defa imar affı çıkarttın, 8'incisi eğer deprem olmasaydı çıkmış olacaktı. Riskli alanları kanun hükmünde kararnamelerle risksiz hâle dönüştürdün, "Ülke şirket yönetir gibi yönetilir mi kardeşim?" diyenlere hakaret ettin, al sana anonim şirket Türkiye. İki yüzyıllık Kızılay, sayende çadır, kumanya satan sefil bir ticarethaneye dönüştü; patrondan izin almadan adım atamayan bürokratlar cennetine dönüştü. Sağlıktan, eğitimden sonra kurtarmayı da üzerinden kâr elde edecek bir sektör hâline dönüştürdün. Recep Tayyip Erdoğan açıkça suç işledin.
Doğal olaydan bir felaket yaratan sistemi sorgulamadan yeniden inşaatçılık naraları atıyor ve yandaş müteahhitlere ihaleler dağıtıyorsunuz, depremler devam ederken beton dökerek yeni facialara kapılar aralıyorsunuz. "Alanda Kızılayı görmedik." diyen depremzede yakınını kaybetmiş halka ve ahlaksız "Be ahlaksız, be namussuz, be adi." diye hakaret ediyorsun, suç işlemeye devam ediyorsun ve şimdi çıkmış helallik istiyorsun. Ne dememizi istiyorsun Sayın Erdoğan? "Vallahi, 45 bin vatandaşımızı, sayende çoluğumuzu çocuğumuzu kaybettik ama olur böyle şeyler, hakkımız helal olsun." dememizi mi istiyorsun? Yağma yok, demeyeceğiz, çok beklersiniz ve bunların hesabını soracağız.
Sayın Erdoğan, ülke tarihinin en büyük madenci katliamları senin döneminde oldu, en büyük seller, orman yangınları senin döneminde oldu, "kader" dedin, en büyük deprem katliamı senin döneminde oldu ve "kader" diyorsun, bunlar kader mi yoksa bu ülkenin başına gelmiş en büyük felaket olan sizin "şahsım" iktidarınızın sonucu mu? Çıkmış bir sene daha istiyorsun. Niye istiyorsun bu bir seneyi? Enkaza gömemediklerinizi enkaza gömmek için mi istiyorsunuz bir sene daha? Daha çok beton dökmek, inşaat dikmek adına ülkeyi mahvettiniz. "2023'te Ay'a gideceğiz." derken, Adıyaman'a, Hatay'a, Maraş'a gidemediniz, 23'üncü günde hâlâ çadır ulaştıramadınız, cenazeler hâlâ enkaz altında. İçinde olduğum grupla bir hafta boyunca Adıyaman'da çadır bulalım diye debelendik, çalmadığımız kapı kalmadı, 5 tane çadır bulduk; o da sizden gelmedi. Dışarıdan gelenlere de utanmadan el koydunuz. Şimdi kalkmış depremin müteahhit ayağına operasyon yapıyorsunuz öyle mi, inanalım mı buna? Depremin siyasi ayağı ne olacak, sizler ne olacaksınız, imar afları çıkaranlar ne olacak, bunlara el kaldıranlar ne olacak? Riskli alanı risksiz ilan eden Recep Tayyip Erdoğan ne olacak?
SALİH CORA (Trabzon) - Kentsel dönüşüme karşı çıkanlar ne olacak?
RIDVAN TURAN (Devamla) - Uygunsuz inşaatlara imkân sağlayanlar, bilimi hiçe sayanlar, sahi sizler ne olacaksınız?
SALİH CORA (Trabzon) - Kentsel dönüşüme karşı çıkanlar ne olacak?
RIDVAN TURAN (Devamla) - Hiç merak etmeyin, bunların hesabını sizden soracağız, hiç merak etmeyin.
Sayın Erdoğan, gerçekleri inkâr ettin "İnşaatlar bizden evvel yapılmış." dedin, seni TÜİK'in yalanladı. "Ülke tarihinin en büyük depremi" diyorsun ama siz de ülke tarihinin en büyük kaynağını kullandınız, 3 trilyon dolara yakındır bu kaynak ve deprem için bu memlekette bir tırnak ucu kadar adım atmadınız.
Sayın Erdoğan, topladığın deprem vergilerini duble yol müteahhitlerine yedirdin. Asırlık Kızılaya yakınlarını doldurdun. Bağışları oğlunun vakıflarına yönlendirdin. Kızılayı yardımları satan adi bir şirkete dönüştürdün. AFAD'ın başına bu işle alakası olmayan emir erlerini diktin. Sayıştay raporlarını görmezden geldin. Toplanma alanlarını yapılaşmaya açtın, "Yapma." diyenlere "vatan haini" dedin. "Oraya havaalanı yapmayın." diyen mühendisleri "ihanetçi" ilan ettin. "Parklara AVM yapmayın kardeşim." diyen şehir plancılarını cezaevine attın. Uzmanları "felaket tellalı" ilan ettin ve bildiğini yapmaya devam ettin.
Bu Parlamentoda yalnızca HDP olarak dedik ki: "İmar affı cinayettir arkadaşlar, imar affına 'evet' demeyin." Bize "terörist" dedin. Hepimiz büyük Türkiye'nin önüne dikilen dış mihraklardık, vatan hainleriydik öyle mi Sayın Erdoğan? Al sana büyük Türkiye, al sana büyük Türkiye. Enkaz altında insanların bağıra bağıra öldüğü büyük Türkiye; çadır bulamadığı, depremde kurtulanların soğuktan ölüme terk edildiği büyük Türkiye, senin eserin bu; herkesin kıskandığı büyük Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan senin eserin. Sırf sizi eleştirmesinler diye Twitter'ı kapattınız, insanları hapse attınız, OHAL ilan ettiniz. Şimdi de statları kapatmayı konuşuyorsunuz, kapatın, size yakışır. Sahi nerede şimdi o trilyoner yaptığınız müteahhitler?
Bakın, düşman ilan ettiğin ülkelerin insanları geldi, buradaki insanların imdadına yetişti ama siz yetişemediniz. Aşağıladığın, hakaret ettiğin, "çapulcu", "sürtük", "terörist", "sanatçı müsveddesi" dediklerin hiçbir kişisel çıkar gözetmeksizin insanları kurtarmaya çalışıyor ama siz orada yoksunuz. Bir de kalkmış helallik istiyor, sadaka dağıtır gibi insanlara para dağıtıyorsunuz. Sizin yerinize utanmaktan bıktık, sizin yerinize utanmak yine bize düşüyor ne yazık ki. Sayın Erdoğan, bunun bedelini ağır ödeyeceksiniz, bundan emin olun. Derhâl istifa edin, yoksa ölüme terk ettiklerinizin öfkesiyle gideceksiniz. 99 depreminin enkazından çıktınız, 2023 depreminin enkazına gömüleceksiniz.