| Konu: | Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 28.02.2023 |
HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - İnsan bu Meclise bakınca "Herhâlde deprem bizim ülkemizde olmadı." diyor. O kadar ayrı dünyalarda yaşıyorsunuz ki insan inanamıyor. O insanların acısını gerçekten hissetmiyor musunuz ya? Ben buraya gelirken herkesin hüzün içinde olacağını, bu yaşananlardan çok ciddi etkilenmiş olacağını düşünürken burada sanki gerçekten bir şey olmamış gibi bir hava var ya! Ayrı dünyaların insanlarıyız gerçekten ya! Ölenler ayrı dünyaların insanı, sizden farklı; siz hissetmiyorsunuz ya, gerçekten hissetmiyorsunuz! Gündemi bu kadar hızlıca geçiştirmeye çalışma hâliniz; "Aman, başka bir gündemi getirelim, bu arada o kapansın." hâliniz; iki hafta boyunca, üç hafta boyunca Meclisi açmama hâliniz; kendi suçlarınızın üstünü örtme hâliniz... Hiç mi utanmıyorsunuz ya, hiç mi yüzünüz kızarmıyor, hiç mi vicdani sorumluluk hissetmiyorsunuz ya, o insanların çığlıklarından hiç mi etkilenmiyorsunuz ya? Görüyorduk ya, bir insanın "Enkazdan çıkaramadım yakınımı, yüzüyle bana bakıyordu, bedenden aşağısı enkazın altındaydı, çıkaramadım." diyen feryadını hiç mi içinizde hissetmiyorsunuz ya? Bir kadının enkazın başında dolaşıp "Babam orada, sesi geliyor ama ben çıkaramıyorum çünkü arama kurtarma yok." deyişini hiç mi hissetmiyorsunuz ya?
ARZU ERDEM (İstanbul) - Şehitler gelince sen hissediyor musun?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ne alakası var, ne alakası var?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tamam ya, bağırma!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Nasıl müdahale ediyor ya! Bu ne terbiyesizlik ya!
BAŞKAN - Sayın Beştaş, lütfen...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Utan ya! Şehitlerle ne alakası var? İnsani bir durumdan söz ediyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tamam artık ya, Allah Allah!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - O da sussun!
BAŞKAN - Devam edin siz Sayın Gülüm.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Bulduğu her arama kurtarma ekibine -ki ellerinde hiçbir alet yok- orada o insanın enkazın etrafında dolaşıp "Lütfen bana yardım edin, babamın sesi geliyor, çıkaramıyorum." deyip arama kurtarma ekiplerine sarılması vicdanınızda hiç mi bir şey yapmıyor ya? O insanların çocuklarının ölümünü seyretmek zorunda bırakılması hiç mi etki yaratmıyor ya? İnsanların o enkaz altında donarak ölmesi, yanarak ölmesi, bağıra bağıra "Bizi kurtarın." diye ölmesi hiç mi etki yaratmıyor ya? Hiç mi sorumluluk hissetmiyorsunuz ya? Hiç mi bir duygu kırıntısı kalmadı ya? Nasıl bir ülkede yaşıyoruz ya, nasıl insanlarız ya! Bunun altında ezilmeniz lazım ya, yüzünüzü kaldıramamanız lazım ya! Kafamızı yerden kaldıramamamız gerekiyor ya! Orası başka dünya, burası başka dünya mı gerçekten ya? Bizim ülkemizde yaşanmadı mı bunlar ya? Hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsunuz, hiçbir şey olmamış gibi gülüşlerinize devam ediyorsunuz, hiçbir şey olmamış gibi sohbetlerinize devam ediyorsunuz ya!
AHMET SALİH DAL (Kilis) - Sen ne diyorsun ya?
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - O insanlar bu acıları nasıl unutacak ya? Yakınının ölümünü izlemek zorunda bırakılan insan sizinle nasıl helalleşecek ya?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ne diyorsun ya oradan?
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Hangi helalleşmekten bahsediyorsunuz, hangi insanların acısını unutmasını bekliyorsunuz?
(AK PARTİ ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oturunuz lütfen yerinize.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Utanın ya, utanın! Utanın! Böyle bir iktidar olsaydık çoktan istifa etmiştik, yüzümüzü yere eğip istifa etmiştik ya! Bir de had bilmeden o insanları tehdit ediyorsunuz ya! "Susun." diyorsunuz, "Not ediyoruz." diyorsunuz, "Götürün, dağıtın buradan." diyorsunuz, "Polisimiz, gücümüz var, her şeyi yaparız." diyorsunuz, askerinizle, polisinizle tehdit ediyorsunuz ya! Acısı olan insanı tehdit ediyorsunuz ya! Bu nasıl bir anlayış? Hiç mi bir şey kalmadı ya? Sorumluluk duygusunu geçtim, hukuki sorumluluğu geçtim, iktidar olmanın sorumluluğunu geçtim; vicdani sorumluluk da mı yok ya? Nasıl o insanların yüzüne bakıp bu kadar rahat "Biz her şeyi yaptık." diyebiliyorsunuz "Biz her şeye hazırlıklıydık, her şeyiyle oradaydık." diyorsunuz ya! Onlar yaşadığına mı inansın, gördüğüne mi inansın? Size mi inanacak ya! Yetmedi, insanlar hâlen aç susuz bekliyor, çadırsız bekliyor. Her gelen yalvarıyor ya, yalvarıyor "Bize bir çadır verin, engellim açıkta kalıyor." diyor "Hastam açıkta." diyor "Yaşlılar açıkta." diyor "Yağmurun, karın altındayız." diyor "Donuyoruz." diyor. Siz diyorsunuz ki "Helalleşelim." Neyle helalleşeceksiniz, neyle? Yok ettiğiniz umutlarla mı helalleşeceksiniz, yok ettiğiniz hayatlarla mı helalleşeceksiniz? Ölenler mezarlarından size helallik mi gönderecekler? Bunu nasıl bu kadar rahat söyleyebiliyorsunuz? Her seferinde bu halkı yok edip arkasından helallik istemek nasıl bu kadar kolay oluyor? Nasıl isteyebiliyorsunuz? İstifa etmeniz gereken yerde "Utancımız var, dayanamıyoruz, görevimizi yapmadık." demeniz gereken yerde nasıl tehditler savuruyorsunuz ya? O insanlar hâlen aç, o insanlar hâlen barınmak için uğraşıyor. Ya, bir leğen istemek için kadınlar geliyor ya! "Bir leğen" diyor ya "Bir leğene ihtiyacım var." diyor ya, bir leğen götüremediniz ya! "İç çamaşırım yok." diyor "Günlerdir çocukları yıkayamadım." diyor "Su yok." diyor "Elektrik yok." diyor "Tuvalet yok." diyor. Bunları sağlayamamış bir iktidar hâlen buradan ahkâm kesiyor ya!
Çadırları satmış Kızılayda bile istifa ettiremiyorsunuz ya! Gelen malzemeyi satmış, onu bile koruma altına aldınız ya! Protesto etmek isteyenlere saldırıyorsunuz. "Devlet yok." diyeni gözaltına aldırıyorsunuz. "Bunların üstünü örtemezsiniz." diyenlere saldırıyorsunuz. O deprem yerinde olmayan kolluk güçleriniz, terörle mücadele ekipleriniz, mücadele eden, dayanışma gösteren, kendi hayatını riske atıp enkaz altına giren o insanları gözaltına almaya çalışıyor, onları susturmaya çalışıyor. Niye? Çünkü sizin koltuklarınız sallanıyor, çünkü sizin yapmadığınız gözüküyor, çünkü birilerinin yapabildiği gözüküyor. Ama siz o yapanları da engellemeye çalıştınız; tırlara el koydunuz, yardımlara el koydunuz, yapanlara kayyum atadınız, partimizin depolarına kayyum atadınız ve atadığınız o kayyum oradaki malzemelerin hepsini çürüttü, dağıtmadı. Bir organizasyon bile yapamamış bir iktidar... Bırakın gerekli hazırlığı yapmayı, bir organizasyonu yapamadınız. Saatlerce gönüllüleri beklettiniz, bir yerden bir yere ulaşımını sağlayamadınız ve şimdi kalkmış diyorsunuz ki: "Biz yaptık." Ya, bunu demeyin bari ya, insanlarla dalga geçmeyin bari ya! İnsanlar neyin ne olduğunu çok iyi gördü, çok iyi de biliyor; bari bunu söylemeyin ya, bari insanlarla dalga geçmeyin. Hâlen bugün ekmek bulamıyor insanlar, içecek su bulamıyor. Gidin, bir bakın, içecek suları var mı? Geliyor yardım çadırlarından, gönüllülerden su istiyor, çadır istiyor, soba istiyor; yok, yok. "Nasıl yaşayacağız?" diyorlar, "Biz geleceği nasıl kuracağız?" diyorlar, "Bu iktidara güvenmiyoruz." diyorlar, "Bir kez daha bu alanları ranta çevirecekler." diyorlar, "Biz biliyoruz, evlerimizi elimizden alacaklar." diyorlar ve bütün bunları söylerken de bir umut arıyorlar, umut. Umut, bu halkın kendisinde, sizde değil, bunu biliyorlar. Bu umut, onlara yardıma koşanlarda, elleriyle enkazları kazanlarda, hayatlarını riske atıp o beton yığınlarının içine girenlerde ve orayı tekrar hayata döndürecek olan da gerçekten bu kesim olacak, sizler olmayacaksınız, biliyoruz. Vicdanında, şurasında hissetmeyenler olmaz, yapamaz. Cebini düşünenler, her şeyi para olarak görenler yapamaz, yapmaz. Çünkü sizin sisteminiz rant üzerine kurulu, sizin sisteminiz talan üzerine kurulu. Siz sadece ve sadece cebinizi düşünüyorsunuz ya, cebinizden başka bir şeyiniz yok ya! Böyle bir iktidar gerçekten hiçbir şey yapamaz. İstifa edeceksiniz, istifa!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Evet, tribünler doğru söylüyor, halk doğru söylüyor. Bu kadar şeyden sonra hâlen istifa etmiyor olmanız inanılmaz! İstifa edeceksiniz, yargılanacaksınız, sorumluluğunuzun hesabını vereceksiniz ya, vereceksiniz! Bu suçlardan sıyrılamayacaksınız, bu insanların ahından kurtulamayacaksınız! Ve siz, hiç öyle el sallamayın, emin olun, hesap vereceksiniz! Binlerce insanın ahından sorumlusunuz ve asla kurtulamayacaksınız! Ben sizin yerinizde olsam istifa ederim ve ortadan kaybolurum. Öyle seçime girmek, yok, efendim "Biz seçimde var olacağız." deme iddiasından da geri çekilirim. Azıcık utanmanız varsa bunu yapın. Oradan gülerek olmuyor bu iş. Gülme, gülme. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) İnsanların hayatlarını yok ettiniz, gülemezsiniz. Allah belanızı versin! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)