| Konu: | (10/6996, 7004, 7005, 7006, 7007, 7009, 7010, 7024, 7026, 7034, 7035, 7036, 7037, 7038, 7039, 7040, 7041, 7042, 7043, 7044, 7045, 7046, 7047, 7048, 7049, 7050) No.lu Kahramanmaraş Merkezli Depremlerin Sonuçlarının Tüm Yönleriyle Araştırılması, Depreme Dirençli Yapı Stokunun Oluşturulması ve Kentsel Dönüşüm Uygulamalarının Etkinliğinin Artırılması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergelerin Ön Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 02.03.2023 |
ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu komisyon bu Meclisin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuracağı 11'inci komisyon olacak. Şimdi, şurada, ben, daha önce kurulan -1999 ve 2010 dâhil- komisyonların raporlarını derledim. İlk komisyon 1962'de kurulmuş. Şimdi, 1962'den 2010'a kadar böyle bir rapor çıkmış. Bundan önce de -benim de yer aldığım- 2021 yılında bu rapor çıktı. Burada -bu 9, bu 10- şimdi 11'inciyi kuruyoruz.
Şimdi, 1962'deki rapora baktığımda dikkatimi çeken şuydu: O zaman da çadır sorunu vardı -yani konuşuluyor- şimdi de çadır sorunu var; insanlar çadır diye feryat figan ediyorlardı 1962'de ve gelmişiz 2023'e, insanlar hâlâ çadır diye feryat figan ediyorlar.
1962'teki raporda bir diğer husus da şu: "İyi bir şehir planlaması olmalı." önerisi var ve bu konuda yoğunlaşılmış, konuşulmuş. Şimdi, geliyoruz 2023'e yani 1962'ten 2023'e geliyoruz ve hâlâ bütün konuşmacılar -iktidarı, muhalefeti, Cumhur İttifakı, Millet İttifakı hepsi- hep aynı şeyi söylüyoruz: "İyi bir şehir planlaması olmalı; işte, fay hatları üzerinde olmamalı, binalar yüksek olmamalı, depreme dayanaklı olmalı." filan. 1962'ten bu tarafa bu Mecliste hep aynı şeyler konuşuluyor.
Şimdi, kurulacak olan bu komisyon ne yapacak? İşte, kurulacak olan komisyonun bunları tekrar etmemesi gerekir yani bunları tekrar etmek için bir komisyon kuracaksak gerek yok, burada her şey yazıyor zaten. Dolayısıyla, bizim kuracağımız komisyon... Bunlar niye yapılmadı? Yani hâlâ "çadır ihtiyacı" diye insanlar niye feryat figan ediyorlar? Çadırlar niye yetişmiyor? Türkiye'nin çadır ihtiyacı nedir? Bu çadırlar niye yapılmıyor; daha doğrusu, bu çadırlar niye depolarda bekledi, kim sattı bunları? Bunun sorumluları kimler, kim göz yumdu? Bunun hesabını soracak bir çalışmanın yürütülmesi lazım ki bir daha yapılmasın.
Şimdi, Kızılay Başkanının keyfine diyecek yok, tuzu kuru; hesap da sorulmadığı zaman, yarın öbür gün herkes aynı şeyi yapacak burada. Dolayısıyla, yeni bir rapor hazırlamanın bir anlamı yok. Dolayısıyla, bu raporları işte burada kurulacak komisyon... Neden bunlar yapılmadı? 1962'ten bu tarafa şehir planlaması üzerine laflar edilirken bunlar niye yapılmadı? İmarlar düzenlenirken neden zemin etütleri yapılmadan, jeolojik araştırmalar yapılmadan kentler yeni imarlara açıldı, bunlara neden dikkat edilmedi? Bunlara kim sebep oldu, kim ruhsat verdi? Bütün bunlarla ilgili çalışma yapılması gerekiyor.
Şimdi, şu konulara katılmıyorum arkadaşlar -ikinci bir konuşmam olacak orada değineceğim- yani "asrın felaketi" "dünyanın en büyük depremi" filan, bunların hepsi hikâye; böyle bir şey yok, bunu da öbür konuşmamda anlatacağım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, şöyle bir durum var: Burada hani deniliyor ki -bizim isimlerimizi gazetelere de geçmişler böyle- "Kentsel dönüşüme kimler karşı çıktı?" filan diye. Şimdi, biz, kentsel dönüşüme tabii ki karşı çıkacağız, siz bir kere rant odaklı bir bakış açısıyla kentsel dönüşüm yaparsanız, rant odaklı bir bakış açısıyla riskli alanları ilan ederseniz biz buna karşı çıkarız. Ben İstanbul Milletvekiliyim, İstanbul'da riskli alan ilan edilen yerlere bakın: İstanbul, Ümraniye Elmalıkent, Tozkoparan, Fulya -mezarlıklar da var bunun içinde, ayrı bir konu- Beyoğlu Fetihtepe, Beykoz Tokatköy, Kadıköy Fikirtepe, Üsküdar Kirazlıtepe, Fatih Sulukule gibi gidiyor. Şimdi, baktığınız zaman buraların deprem riski açısından önceliği var mı?
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Var var, Tozkoparan'ın var.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Var mı?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Tozkoparan'ı üflesen yıkılacak.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Tozkoparan'da tek katlı evler var, tek katlı.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Üflesen yıkılacak ya.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Öyle değil.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Bağcılar'ın daha çok ihtiyacı var, Esenler'in daha çok ihtiyacı var. Bunun gibi çok fazlasıyla deprem riski olan yerler var.
OYA ERSOY (İstanbul) - Bağcılar, Beylikdüzü...
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Şimdi, burada, öncelik olan sıralamayı yaparsın. Ya, Üsküdar Kirazlıtepe, Kadıköy Fikirtepe, Beykoz Tokatköy; bunlara ne diyorsunuz?
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Benim kardeşim oturdu orada ya!
OYA ERSOY (İstanbul) - Nasıl olacak, kaç katlı?
BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Şimdi, dolayısıyla burada, siz imar planlarını rant odaklı yaparsanız sonuçta biz bunlara, rant odaklı risk alanı ilanına ve imar planlarına karşı çıkarız; bu böyle değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum.
Arkadaşlar, bu Deprem Komisyonunda biz bir şey önerdik; şu anda önümüzdeki, depremzedelerin yaşadığı risklerden bir tanesi, hasar durum meselesi. Şimdi, hasar durumu şöyle yapılıyor: Hafif hasarlı, orta hasarlı ağır hasarlı. Ya, depremde orta hasar diye bir şey olabilir mi? Yani işte, kolonlarda küçük çatlaklar varsa buna orta hasar diyecekmişiz.
MELİHA AKYOL (Yalova) - Kolonda değil.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Şimdi, böyle bir şey yok, depremde ya hafif hasarlıdır...
MELİHA AKYOL (Yalova) - Var, var.
ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Eğer yönetmeliğe koyarsanız olur tabii ki, siz tutup "orta hasarlı" diye bir kavram koyarsanız olur. Ama bu orta hasarlılar ne oluyor biliyor musunuz? Bu hasar durumları zemin etütlerine bakılmadan yapılıyor; ya, siz sadece binaya bakarak hasar durumu tespiti yapıyorsunuz. Şimdi, siz burada, zemine bakmadan binaya orta hasar veriyorsunuz ve ilk depremde orası yıkılıyor. Ev sahipleri ne yapıyorlar? Buralara boya badana yapıyorlar, kiracılara kiraya veriyorlar, kendileri terk ediyorlar, ondan sonra kiracılar o göçüğün altında kalıyorlar.