| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU (S.S.:426) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 13.03.2013 |
CHP GRUBU ADINA ÜMİT ÖZGÜMÜŞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Geçen günkü konuşmamda belirttiğim gibi, diğer komisyonlarda, Millî Eğitim Komisyonunda, Anayasa Komisyonunda veya benzer komisyonlarda sizlerle anlaşamayabiliriz ama Sanayi, Ticaret ve Enerji Komisyonunda çok rahatlıkla anlaşabiliriz ve Komisyonumuza yasalar geldiğinde bundan önce bunu çok net biçimde gösterdik çünkü, sanayide, ticarette sanayideki üretim artışında ya da enerjideki artışların sonuç olarak ülkemize, bize, çocuklarımıza yararı olacağının bilincindeyiz.
Daha önce gelen yasalarda, alt komisyonlar kuruldu, çalışıldı ama bu yasa, EPDK yasası, ilk defa olarak, apar topar, acele, çalakalem yazılmış, içerisinde yanlış, eksik bilgilerin olduğu bir şekilde geldi. Alt komisyona gitmesi gerekiyordu, gitmedi, bizim Komisyonumuzda, ana komisyonda görüşülmeye devam edildi. Yasanın yanlış, eksik geldiği özensiz, düzensiz ve çalakalem geldiği o kadar belliydi ki Hükûmetin getirdiği yasaya komisyonlarda Hükûmet adına 36 önerge geldi ve şimdi o yetmedi, Genel Kurula geldikten sonra, Genel Kurula yine önergeler gelmeye devam ediyor.
Değerli arkadaşlar, EPDK yasasıyla ilgili iktidar milletvekillerinin bir çoğundan daha fazla çalıştık. Çünkü, Komisyonda gördük ki o anda kapıdan içeriye giren milletvekili de "Kabul edenler? Etmeyenler?" dendiğinde neyin kabul edilip edilmeyeceğini bilmeden kapıdan girerken el kaldırıyordu. Ama, bu yasa düzgün çıksın diye gerçekten çok çalıştık ve çok fazla sayıda önerge verdik. Önergelerimizin tamamına yakını, bir tanesi hariç, önergelerimiz reddedildi.
Komisyon Başkanı dönüyor, "Hükûmet katılıyor mu?" diyor, "Katılmıyoruz." oylamaya geçiliyor. Bugün de, burada, önergeler verdiğimiz zaman, Sayın Meclis Başkanımız dönüyor, neden olduğunu hâlâ anlayamadım, genellikle Komisyon ya da Hükûmet arasında birisi katılıyor, birisi katılamıyor ve önergelerimiz tekrar reddediliyor.
Yasada tüketicinin lehine olması gereken bazı önergelerimiz vardı, TRT payı gibi, genel aydınlatma gibi, onlar da reddedildi. Yasanın içerisinde her tarafa çekilebilecek, yanlış anlaşılmalara neden olabilecek birçok madde vardı, onların düzeltilmesi için önergeler verdik, onlar da reddedildi. Çok daha ilginç bir şey söyleyeyim: Yasa, mevcut Türkiye Cumhuriyeti yasalarında mevzuatı olmayan bir kavrama atıf yapıyor, "tezgâh üstü piyasalar" kavramına atıf yapıyor. Biz muhalefet olarak uyarıyoruz, diyoruz ki: "Sayın Hükûmet, sayın Komisyon, böyle bir madde getirilemez, böyle bir atıf yapılamaz çünkü Türkiye'de tezgâh üstü yasası da yok, kavramı da yok." Komisyon başkanı yine soruyor, diyor ki: "Hükûmet?". "Katılamıyoruz efendim." Sonra, biz müdahale edince, "Sizin katılmama hakkınız yok, şansınız yok çünkü bu Türkiye Cumhuriyeti'nde mevcut yasalarda yok." deyince, "Peki, o zaman katılalım." diyerek, bir tane önergemiz kabul ediliyor.
Bu yasa niye bu şekilde aceleye getirildi? Zamanımız yeterse, 2-3 madde sonra onu açıklayacağım ama yasanın içerisinde çok önemli eksiklikler var. Doğru olan şey, yasanın amaç maddesi, amaç maddesi çok iddialı, bir cümlesini okuyorum: "Elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması."
Değerli arkadaşlar, yasada, gerek üretimin artırılmasıyla gerek çevrenin korunmasıyla veya tüketicinin yararına hiçbir madde yok. Bu yasanın bu kadar aceleye getirilmesi, birincisi; biraz sonra 14'üncü madde de söyleyeceğim bir olay; ikincisi de dağıtım şirketlerinin sorunlarının çözülmesi. Dağıtım şirketlerinin sorunları çözülsün ama bu kadar aceleye getirilmeden ve düzgün bir yasa çıkarılarak getirilsin.
Dün, yarım kalan konuşmamda söylemiştim, 1990'dan 2011'e kadar geçen süre içerisinde, yerli kaynaklardan üretilen elektriğin payı yüzde 48'den yüzde 27'ye düştü. Mevcut yasada yerli kaynaklara dönme yönünde maddeler olması gerekirken yani rüzgâr, güneş, jeotermal enerjiyle ilgili gerek AR-GE desteği gerek üretimi artıracak şeyler olması gerekirken, ne yazık ki ona benzer şeyler de yok. Ama yasanın önemli eksik ve yanlışları var, o da şu: Birincisi, bürokrasiye çok fazla inisiyatif veriyor, ikincisi de yasanın içerisinde her türlü anlama çekilebilecek, bürokratın inisiyatifine bırakılan "yapılabilir, edilebilir" gibi birçok madde var. Bakın, bir tanesinde "Rekabeti bozan şirketlerin yönetim kurulunu değiştirebilir." diyor kurum. Değerli arkadaşlar, kurum teknik bir kurum ve eğer rekabeti engelleyecek bir gelişme varsa şirketlerde, Türkiye'de çok büyük bütçesiyle bunu denetlemek üzere kurulmuş Rekabet Kurumu var. Burada yetki karmaşası olur. Bunun düzeltilmesini istedik, reddedildi. Örneğin, 5'inci maddenin üçüncü fıkrasında, "Şirketlerin sermaye artırmaları ya da hisse devirleri kurul iznine tabidir." deniyor. "Şirketler, anonim şirketler Türk Ticaret Kanunu'na göre çalışır ve kurul iznine gerek yok, sadece bilgi verir." şeklinde değiştirilmesini istedik, o da reddedildi. Şimdi bu işlemi yani bu şirketlerin sermaye artırımı veya aralarında hisse değişimini de eğer izne bağlarsanız; bir, bürokrasiyi artırır; iki, önümüzdeki süreçte, örneğin bankadan kredi almak için çok çabuk hissesinde değişiklik yapmak isteyen şirketlerin de kurumdan bu izni erken çıkarabilmesi için rüşvete ve yolsuzluğa yol açar.
Rüşvet ve yolsuzluk tarih boyunca insanların üzerinde çalıştığı kavramlardır. Bakın, size Merton kuramından bahsedeyim. Amerika Birleşik Devletleri'nde, 19'uncu yüzyılın sonu 20'nci yüzyılın başında birkaç tane toplum bilimci rüşvet ve yolsuzluk üzerine çok ciddi çalışmalar yaptılar ve buna "Merton kuramı" dendi. Merton ve arkadaşı Kay diyorlar ki: "Az gelişmiş ülkelerde siyasetçi ve bürokrat bilgisiz olduğu için mevzuatı doğru kuramaz. Yukarıdan aşağıya mevzuat yanlış olduğu için de o zaman rüşvet ve yolsuzluk devreye girer ve rüşvet bu tür durumlarda sistemin gres yağı anlamını taşır ve gres yağı vazifesi görür." Eğer siz sistemi doğru kurmazsanız, eğer siz yasanın içerisinde her tarafa çekilebilecek anlamları ortadan kaldırmazsanız ve eğer siz "yapılabilir, edilebilir" diye bürokrata bu kadar çok yetki verirseniz, onun için rüşvetin önüne geçemeyiz ne yazık ki.
Değerli arkadaşlar, yasanın içerisinde daha önceki yıllarda, EPDK ilk başladığında "çantacılık" denilen bir kavram vardı. Birileri gidiyor, bir yerde enerji üretecek bir yer buluyor ve enerji üreteceği şeyle ilgili olarak da bir lisans alıyor, o, çantasında. Daha sonra, firmaları dolaşarak üretime geçmeden elindeki lisansı devrediyor ve Bakanlık bürokrasisi içerisinde dolaşıyordu. Mevcut yasa içerisinde çantacılığı engelleyecek ciddi biçimde değişiklikler var. Komisyonda bütün bunların hepsini destekledik ama ne yazık ki Merton kavramında olduğu gibi, Merton doktrininde, kuramında olduğu gibi burada bu kadar çok muallak, bu kadar çok her tarafa çekilebilecek madde varken önümüzdeki süreçte enerji piyasasında, Enerji Bakanlığında veya kurumda yolsuzluğu ve rüşveti engellemek mümkün değil.
Öncelikle, başvuran vatandaşın bilgi verirken doğru bilgi verdiğini varsaymak ve ondan sonra denetlemek gerekir. Bırakın vatandaş çok acele olarak hisse devrini yapsın, sermayesini artırsın, size bilgi versin, daha sonra müfettişinizi gönderin ve inceleyin.
Yıllar önce Dubai'de Jebel Ali Serbest Bölgesi'ne gittiğimde Serbest Bölgenin Müdürü dedi ki: "Bizde yatırım yapmak veya dağıtım lisansı almak için, izni almak için ıslak imzaya gerek yok. Web sitemize girin, başvuru belgesini doldurun, enter tuşuna basın, kırk sekiz saat içerisinde biz size yetkiyi veririz. Daha sonra, zaman içerisinde biz size eleman göndererek verdiğiniz bilgilerin doğru olup olmadığını o zaman kontrol ederiz. Ama bizim nezdimizde öncelikle bize yatırım için başvuran vatandaş ya da yabancı yatırımcı doğru insandır, doğru bilgidir, incelemesini sonra yaparız." Onun için, bu yasa gerçekten çok kötü yazılmış, ileride çok ciddi sakıncalara yol açacak bir yasadır. Biraz önce gelen ek maddenin getiriliş şekli de yanlıştır. Bakın, bu kadar sayfa, bu kadar yazı, bize on dakika, on beş dakika içerisinde incelenmek için getirildi. Komisyonda görüşülmüş olsa bile doğruluğunu kontrol etmemiz gerekirdi. Ama, getirilen ek madde doğrudur, getiriliş şekli yanlış olmasına rağmen destekliyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)