GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:71
Tarih:09.03.2023

MÜRSEL ALBAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi kapsamı itibarıyla mali af getiren bir kanun teklifidir.

Yirmi yıldır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin uygulamasına baktığınızda görülen tabloda vergi oranlarında bazı indirimlerin yapılmasına rağmen istisna ve muafiyetler esastan ele alınmamıştır, vergi sistemi basit ve anlaşılır hâle getirilmemiştir, vergide adalet sağlanmamıştır, kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almaya ve vergiyi tabana yaymaya yönelik bir mesafe katedilmemiştir, vergi denetiminde koordinasyon ve tarafsızlık temin edilmemiştir. AKP hükûmetleri döneminde vergi ve prim affı niteliğinde birçok düzenleme yapılmıştır fakat her kanun teklifinde olduğu gibi ilgili taraflar ile sivil toplum kuruluşları sürece katılmamıştır; aceleyle yasalaştırılmış "mali af" girişimlerinden esaslı bir sonuç alınmamıştır. Bu nedenle, bu tür kanunlar âdeta her yıl tekrarlanan, amaçlarından uzaklaşan yasalar olarak sadece ve sadece kâğıt üzerinde kalmıştır. Neden? Çünkü mükellefin ödeyecek -taksitini, borcunu- parası yoktur.

Burada bu kanun teklifini görüşüyoruz; damga vergisini, TOKİ'yi ve damga vergisinden muafiyeti görüşüyoruz. Damga vergisi çok mu önemliydi bilmiyorum. TOKİ müteahhitleri bunları yaparken damga vergisinden muaf olması... Veya o muafiyet kadar indirim, tenzilat yapıyor mu bu tekliflerde; bu önemli. Harçları konuşuyoruz, harçları konuşuyoruz ama izaleişüyu devir... İzaleişüyuda 100 tane, 150 tane hissedar varsa bu birleştirilir, ilgili mahkeme yani şüyuun açıldığı mahkeme bunu tek tapuya dönüştürür, tek tapu hâlinde satar, tek bir vergi alınır, tek bir vergi ödenir; bu kadar nettir. Maddeyi okuduğunuz zaman, 100 kere okuyun, 100 kere anlaşılamaz bir hâl aldığı net bir şekilde ortadadır.

Değerli arkadaşlar, biz bunları konuşuyoruz, vergiyi konuşuyoruz ama asıl depremi konuşmak lazım, Adıyaman'ı konuşmak lazım. Ben uzun süredir Adıyaman'daydım. Adıyaman'dan üç gün sonra haberi olan devleti yöneten iktidarı konuşmak lazım. Orada pijamayla çıkıp ayağında terlik olmayan, çıplak ayaklı yurttaşlarımızı konuşmak lazım. Adıyaman'da o gün aç, susuz, karanlıkta kalan yurttaşları konuşmak lazım. O gün neden geç müdahale edildi; onu konuşmak lazım. Adıyaman unutulmuş, dirisine sahip çıkmadınız, ölüsüne de sahip çıkmadınız, her iki tarafta da ayırdınız. Adıyaman'a neden geç gelindi, gerçekten merak ediyoruz. İnim inim inleyen "Bizi kurtarın." diyen sesleri neden unuttunuz? Adıyaman'a AFAD niye geç geldi? Neden müdahale edemedi, gerçekten merak ediyorum.

Ya, çok basittir, bir inşaat nasıl yapılır? Kazmayla yapılır, kürekle yapılır, balyozla yapılır, demirci makasıyla yapılır. Bir inşaat neyle yapılırsa onunla da yıkılır. Bizim AFAD'ın elinde ne balyoz varmış ne kazma varmış ne kürek varmış. Hilti arıyoruz. Efendim, hilti, hiltiyi çalıştıracak elektrik mi var? Ya, işte, jeneratör var. Ya, jeneratörü çalıştıracak mazot mu var, benzin mi var, gerçekten soruyorum. Adıyaman'ı kaderine terk ettiniz, kaderine. Oradaki insanlar bağıra bağıra öldü. Daha doğrusu üzerlerine kar yağdı, kar! Donarak öldüler, donarak!

Savcıları göreve çağırdık: "Otopsi yapılsın." Evet, adli tıbbı bilmiyorum, bu kaç gün içerisinde belli olur, gerçekten bunun araştırılması ve konuşulması lazım. Adli tıpçıların, savcıların ve sağlıkçıların otopsiyle ilgili işlemleri yapması lazım. Neden öldü bu insanlar? Donarak mı enkaz altında mı kaldılar, bunun açığa çıkması lazım. Yani sebebi belli olmayan ölümler var şu an ortada. Ya, inim inim inliyor insanlar.

Çadırlara gittiniz mi hiç çadırlara? Bir gidin. Travmada, karanlıkta kalmış çocuklar var, travma yaşıyorlar, travma! Ya, bırakın vergi indirimini, vergi indirimi istemiyor insanlar sizden. O çocuklar orada sizden sadece o travmayı atlatabilmek için ışıldak istiyor, ışıldak. Ya, bir güneş ışığı; ya, karanlıkta bir lamba ışığı, bir el feneri ışığı, bunları getirin, o çocuklar bunları istiyor sizden. Burada vergiyi konuşmanın bir anlamı yok inanın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MÜRSEL ALBAN (Devamla) - Bakın, eğer vergiyi konuşacaksanız Adıyaman'daki esnafın derdini konuşun. Adıyaman'daki esnafı nasıl açabiliriz? O esnafa kredi vermeden, efendim, nasıl destekleriz de Adıyaman'ı normal yaşantıya döndürürüz? Soruyorum size: Adıyaman Milletvekili nerede? Bakın, Abdurrahman Tutdere Meclise daha gelemedi, burada yok; oradaki depremzedelerin derdine derman olmaya, bir dost eli uzatmaya, yaralarını sarmaya çalışıyor. Niye gelmedi; bu arkadaşınızı hiç merak etmediniz mi? İktidara sesleniyorum: Neden "Barınma sorunu yoktur." dediniz? Orada hâlâ hâlâ hâlâ çadır sorunu var, konteyner sorunu var; bakın, insanlar açıkta, açıkta! Sesleniyorum size: Burada oturmayın, gidin o çadır kentleri gezin, gezin de görün, gerçeği orada yaşayarak görün. Ben dün akşam geldim oradan; iddia eden varsa bineriz uçağa, bineriz arabaya, gideriz oraya. Karanlıktaki insanları kurtarın, kurtarın artık! Sizden beklenen bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MÜRSEL ALBAN (Devamla) - Bu halkın size ihtiyacı varken bir kere elini tutun, bir kere yardımcı olun ya, bir kere! Ya, bu kadar olay yaşanıyor, bu kadar felaket yaşanıyor, enkaz altında bu kadar insan ölüyor; ya, kim bunun sorumlusu, merak ediyorum, kim? Neden öldü bunlar, neden öldü? Ya, bir bakan çıkıp da... Sorumlu bakan kimdir ya? Halka, Türkiye halkına, bu millete sorumlu bakan kim?

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.

MÜRSEL ALBAN (Devamla) - Neden istifa etmiyor, merak ediyorum ya.

BAŞKAN - Sayın Alban, teşekkür ediyoruz.

MÜRSEL ALBAN (Devamla) - Neden istifa etmiyor, neden? İktidarın 10 Mayısta, 10 Nisanda, 10 Martta, 14 Mayısta değil, derhâl istifa etmesi lazım, derhâl, ivedi olarak! Çünkü Adıyaman halkı size bunun hesabını soracak, bunu unutmayın!