| Konu: | Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 09.03.2023 |
BEDRİ SERTER (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Saygıdeğer Meclis, saygılar sunuyorum öncelikle.
Evet, 11 şehrimizde gerçekleşen deprem felaketinde ölen vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralı kardeşlerimize bir an evvel sağlıklar diliyorum. Bir daha da böyle afetlerle karşılaşmamak için iki gündür burada söz alan bütün arkadaşlarımın her dediği kelimenin altına imza atıyorum.
Maalesef -bu maddeden girersem, 20'nci madde özellikle- tabii ki çok karşılaşacağız, deprem bölgesinde inanılmaz derecede hasar görmüş binalar ve hasar görmüş araçlar var. Bu araçların ve binaların DASK sigortaları ve diğer sigortalarla ilgili binlerce, yüz binlerce dosya açılacak ve bütün mahkemeler, bütün adliyeler insanların hasarlarını giderebilmek maksadıyla belki bu dosyalara adapte olmak mecburiyetinde. Fakat duyduğumuz kadarıyla DASK sigortası, deprem öncesi beher değeri 5 milyon, 6 milyon olan evlere ve dairelere 350 bin lira, 400 bin lira bir değer biçme pozisyonunda; bu da maalesef ki bir an evvel bu konuya el atmak mecburiyetinde kaldığımızı göstermekte.
Hükûmet, depremin başından sonuna kadar gerçekten yapısıyla, kurumlarıyla sınıfta kalmış vaziyettedir; bu, çok net ve ortadadır. Bu felaket yaşandı, hâlâ da süreci devam etmekte. Daha dün tekrardan Kayseri'de 5,4 sallandık, bugün de Bursa'da 3,6 sallandık. Bu deprem felaketi Türkiye'nin yerini yerden oynatmaya başladı ama şunu görmekteyim ve izlemekteyim: Bütün deprem bölgesini gezdim, arkadaşlarımızla görev aldık, Genel Başkanımız ve grup amirlerimiz bizi görevlendirdiler; size bir tek şey söyleyeceğim, katılmayacak hiç kimse olmayacak: Arkadaşlar, doğa bizden öcünü alıyor. Doğa öcünü alıyor çünkü bütün binalarımız verimli araziler üzerine kurulmuş. Dikkat edin Kahramanmaraş'ta, Malatya'da, Hatay'da, Antep'te; nerede olursa olsun alüvyon arazilerin üstüne biz önce 3 katlı, sonra 5 katlı, sonra 7 katlı, sonra 15 katlı binaları koymuşuz ama zemin o kadar güzel bir toprak ki bizi yeşertecek, bize ürün verecek, bizim kayısı bahçelerimiz, diğer tarlalarımız elden gitmiş vaziyette; oralara binaları koymuşuz. Yakın bir noktada yani yer yüzeyine yakın, 5 kilometrelik bir noktada 7,6'lık ve arkasından 7,3'lük deprem bizi yerle bir etti; yüz binlerce kardeşimizi yitirdik, maalesef yitirdik. İçler acısı bir manzara var, hepiniz gittiniz oralara, gördünüz; inanın, sofraya oturduğumuz zaman yemek yemek gelmiyor içimden, su içmek gelmiyor içimden. Çok inanılmaz boyutlarda olaylarla karşılaşıyoruz ama önümüzdeki sürece de bakmak mecburiyetindeyiz. Buraların bir an evvel yapılanması ama bilimsel bilgi dağarcığında yapılanması lazım. Yine aynı yerlere, aynı büyüklükte binalar olacak olursa bize yazıklar olsun derim, hepimize yazıklar olsun!
İzmir'le ilgili bir şeyi açmak istiyorum: İzmir en kısa zamanda çok ciddi bir depremle karşı karşıya gelecek bir il ve bu ilde, şu anda orada gördüğüm gibi ne hastane kaldı ne resmî kurum kaldı, ortada hiçbir şey kalmadı. İzmir Balçova'da şu anda "Dokuz Eylül Hastanesi" denen yerin altında 250-300 derece su kaynamakta ve Agamemnon Kaplıcaları'nın, dünyada 1 numara olan bir kaplıcanın üstüne biz hastaneyi oturtmuş vaziyetteyiz ve hâlâ yapılanması devam ediyor. Bu hastanenin bir an evvel oradan kaldırılması şart. Bir deprem olduğu takdirde bu hastane yok olacak. Ege Üniversitesi Hastanesi, 120 kilometre koridoru olan bir hastaneden bahsediyorum size, 120 kilometre; düşünün, buradan Polatlı'yı bile geçiyorsunuz, neredeyse Afyon'a varacaksınız. Öyle bir hastane, yapısı 60 yıllarında yapılmış ve hâlihazırda bize hizmet etmeye çalışan bir hastane; bu hastane de yok olacak.
Sonuçta geleceğim nokta ne, biliyor musunuz? Bir şehir hastanesi yapıldı İzmir'e, Bayraklı sırtlarında. "Şehir hastanesinin yapımı düzgün." diyorlar, inşallah öyledir; altında da Turgutlu'dan geçen bir fay hattının olduğunu da biliyorum, jeoloji mühendislerinden öğrendim onu net olarak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
BEDRİ SERTER (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.
O hastane hâlihazırda açılamıyor, AK PARTİ'li İzmir milletvekili arkadaşlarım "kasım" dediler olmadı, "şubat" dediler olmadı, marta geldik, hâlihazırda daha yolu yok, yolu. Günde 4.500 personel, 70 bin insanımız oraya gidecek; inanın bisikletle gidemezsiniz, motorla gidemezsiniz. Böyle devasa bir bina yapıldı ama içi boş. Bu deprem bize buranın bir an evvel hayata geçirilmesi gerektiğini göstermekte. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesine güvenmeyelim, Ege Üniversitesi Hastanesine güvenmeyelim, Yenişehir'deki 60'lı yıllarda, 50'li yıllarda, 70'li yıllarda yapılan hastanelere güvenmeyelim. Bakın, Antakya'da hastanesiz kaldık, İskenderun'da hastanesiz kaldık, Osmaniye'de hastanesiz kaldık; insanlar Dörtyol Hastanesine gidiyorlar, iki buçuk saatte Adana'ya gittiler ve yolda insanlarımızı yitirdik. Ne 50 bini, orada 200 bin insanımızı yitirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEDRİ SERTER (Devamla) - Bir dakika daha alabilir miyim?
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Serter, çok sağ olun.
BEDRİ SERTER (Devamla) - Teşekkür ediyorum, iyi günler diliyorum hepinize.