GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Afet Yeniden İmar Fonunun Kurulması ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:72
Tarih:14.03.2023

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yeniden İmar Fonunun Kurulmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine İYİ Parti adına söz aldım. Selamlarımı sunarım.

Teklifinin genel gerekçesine bakıldığında, 6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde meydana gelen ve 11 ilimizi etkileyen depremlerle oluşan yıkım sonucu bölgenin yeniden imar ve inşası için gerekli kaynağın sağlanması, yönetilmesi ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılması için Afet Yeniden İmar Fonu kurulmasının amaçlandığı ifade edilmiştir. Gerekçesinden de anlaşılacağı gibi, sadece bu 11 ilimizde meydana gelen hasarın telafisi istenmektedir. Esasen ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğiyle hareket etme mecburiyetimiz vardır. Bilhassa Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yakın zamanda kırılmayan yerleşim yerleri ile Ege Bölgesi'nin tamamına yakını tehdit altında bulunmaktadır. Bu bölgelerdeki kentsel dönüşüm faaliyetlerine en kısa zamanda başlanıp dönüşümün bir an önce tamamlanması şarttır. Bunun için bütüncül bir afet yönetimi planlanmalıdır. Afet yönetiminin ilk bölümü, riski en aza indirmeye dönük depreme dayanıklı yapılaşmadır. İkinci bölümü ise afete acil müdahaledir ki bunun da hazırlığı önceden yapılmalıdır. Üçüncü bölümü ise afet yaralarını sarmaktır. Bu sebeple, oluşturulacak olan Fonun sadece afet bölgesi ilan edilen 11 ili değil, kentsel dönüşümü zorunlu olan bütün yerleşim yerlerini kapsaması gerekmektedir. Kurulacak olan Fonun yönetimi sorunlu görülmektedir. Afetten sorumlu, son derece başarısız bakanlıkların Fonun yönetiminde yer almış olması Fona olan güveni sarsacağı için başarı şansını peşinen azaltmaktadır. Şimdiye kadar afetler için toplanan paraların nerelere harcandığı inandırıcı bir şekilde açıklanabilmiş değildir. Bütün harcamaların şeffaf olması vazgeçilmez bir mecburiyet iken her defasında şüphe oluşmuştur. Hesap verilebilirlik bakımından son derece sabıkalı olan iktidarın, Fon yönetimini bu kapsama alması şaibe yaratmaktadır. Güvenin sağlanabilmesi için Fonun yönetiminde belediyeler, ilgili meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin yer almasının doğru olacağı ve güveni artıracağı kanaatindeyiz.

Değerli milletvekilleri, çok geniş bir alanda bölgemizin ve dünyanın en büyük felaketlerinden biriyle karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir. İktidarın afet yönetimi konusunda bu gerçeğe uygun davranamadığı, bu felaketle birlikte hazırlıksız ve son derece beceriksiz olduğu ortaya çıktığı için biz her fırsatta yapılan yanlışlıkları açıklamaya devam edeceğiz.

Diğer taraftan, bütün afetlerde olduğu gibi bu afetten sonra da milletimizin ortaya koyduğu azim, gayret, sosyal dayanışma, millî birlik ve beraberlik övgüye değerdir. Her yöreden, her kesimden, her yaştan herkes seferber olmuştur. İhtiyaç duyulan ne varsa buldukları ulaşım imkânlarıyla deprem bölgesine bizzat getirmiş veya göndermiş ama dağıtım konusunda özellikle ilk günlerde engele takılmıştır. Üzüntüyle ifade etmek isterim ki: Kurtarma ve yardım faaliyetlerinde de iktidar ilk üç gün çok ama çok başarısız olmuştur. Günler sonra bile enkazlarına girilmeyen siteler ve mahalleler vardı. Enkazın yanından ağlayarak arayan çok sayıda insanla ben de konuştum, feryatlarına şahit oldum ama şaşırdığım bir şey var: Bu iktidar milletvekilleri o feryatları hiç mi duymadılar gerçekten?

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Nasıl böyle bir şey söylersiniz, rica ediyorum ya?

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Ben duydum, hiç mi duymadınız diye soruyorum size.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bütün vekiller oradaydı, herkes duydu.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Bu feryatları duydum; Hatay'dan da duydum, Adıyaman'dan da Antep'ten de Maraş'tan da duydum ve duyan birçok milletvekili var; hepimiz duyduk bu feryatları.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - "Allah razı olsun." diyenleri de duydun mu?

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bu nasıl bir şey ya?

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Ses duydukları hâlde ellerinden hiçbir şey gelmeyen, göz göre göre aile yakınlarına yardım edemeyen insanların ahı hiç şüphesiz yerde kalmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, sonuçları itibarıyla afetlerin en korkutucu olanı şüphesiz depremdir. Can kayıpları ve yaralılarla birlikte ortaya çıkan psikolojik, sosyal ve ekonomik sonuçların telafisi uzun yıllar almaktadır. O hâlde can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi için gerekli tedbirlerin önceden alınması çok önem kazanmaktadır.

Depremin ilk günlerinde yaygın olarak çok duyduğumuz sözlerden biri "Böyle zamanlarda suçlu aranmaz." şeklindeydi: Ben öyle düşünmüyorum çünkü bu kürsüden 30 defa deprem konuşmuşum ve "Bu kafayla giderseniz her depremden sonra gözyaşı dökülmeye devam edilecektir." demiştim; ben haklı çıktığıma sevinmiyorum ama gerçek budur. Depremin ilk günlerinde bu sözleri duyduk ama ben gerçekten öyle düşünmüyorum "Niçin suçlu aramayalım, bu ağır yıkımın sorumluları yok mudur?" diyorum. Pembe tablolar çizerek deprem konusunda çok başarılı işler yapıldığı algısını yaratanlar şimdi nerededir? Hani, deprem tatbikatları yapıyorlardı, merak ediyorum, hangi tatbikatı uyguladılar acaba? Depremin olacağını bildiğimiz hâlde niçin hazır değildik? Çünkü depreme dayanıklı yapılaşma konusunda siyasi irade yoktu, bilimsel metotlarla çözüm arayışına girilmedi, yapılaşmada en önemli unsur olan mühendis odaları ve bilim insanları dışlandı, ciddiye alınmadı, yandaş olmadıkları için onlara düşman gözüyle bakıldı. Kabul etmemekte direnseler de kesinlikle afete müdahalede geç kalındı. 11'inci, 12'nci hatta 13'üncü günde bile enkaz altında canlı vatandaşlarımıza ulaşıldıysa mucize gösterilerinden daha ziyade çok ciddi bir değerlendirme yapılması gerekirdi. Depremin ilk üç gününde olması gereken kurtarma faaliyetleri çok ama çok gecikti. Yetkili oldukları hâlde sorumluluk üstlenmeyenlerin mutlaka hesap vermesi gerekir. Niçin arama kurtarma ve yardım ekipleri zamanında sahada yoktu? Niçin düzeni ve koordinasyonu sağlayacak kimseler yoktu? Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bakanlar ve parti sözcüsü algı yaratmak için hep konuştular ama maalesef gerçekleri söylemediler. Çok bilinen bir söz vardır: Deprem öldürmez, binalar öldürür. Öldüren, yaralayan bu çürük binaları yapan müteahhidinden mühendisine, işçisinden fenni mesulüne ve belediye yetkililerine kadar herkes sorumludur ama kentsel dönüşümü gerçekleştirmeyen, algı oluşturmak için sadece konuşmakta olan başta Çevre ve Şehircilik Bakanı olmak üzere bütün yetkililer de sorumludur. AFAD, Kızılay, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı bu enkazın altında kalmıştır; aslında, iktidar tümüyle enkazın altında kalmıştır. Kimse afetin büyüklüğünün arkasına saklanmasın, kendisini aklamaya kalkmasın. Devlet yönetmek ciddi bir iştir. Kim ne derse desin, bu iktidar kalıcı çözümlerin yerine getirilmesi gerektiğine hiçbir zaman inanmadı zaten.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin tamamına yakını birinci ve ikinci derece deprem kuşakları üzerindedir. Deprem hakkında bilinmesi ve alınması gereken tedbirler hususunda Mecliste, sonuncusu 2021'de olmak üzere tam 8 araştırma komisyonu kurulmuş ve başarılı çalışmalar yaparak raporlar ortaya çıkarılmıştır. Ne var ki raporlarda belirtilen hususlardan araştırma konusunda önemli ilerlemeler kaydedilmiş olmasına rağmen eğitim ve uygulamada hiçbir ilerleme kaydedilememiştir. Siyasi irade, tercihlerini kalıcı çözümlerden yana değil rantiyecilerden yana kullanmıştır. Deprem olduğunda ağlamak, sızlamak, pembe tablolar çizmek ve vaatlerde bulunmak deprem gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - İmar afları, imar barışları, deprem fonları, kentsel dönüşüm kanunları çıkarmak ve rezerv yapı alanları ilan etmek hep yandaşlara yaramıştır ama deprem tehdidini ortadan kaldıramamıştır. Akıbeti meçhul sosyal konut projeleri de deprem gerçeğini olumlu yönde değiştirmeye asla yetmeyecektir.

İnada gerek yoktur, afetin büyüklüğü dolayısıyla meydana gelen yıkımın sonuçlarının telafisi ve yaraların kısa sürede sarılması iktidarın tek başına altından kalkabileceği bir iş değildir. Yaratılan algılar ve parlak vaatlerle bu milleti kandırmaya kimsenin hakkı yoktur.

Kentsel dönüşüm adına yirmi seneyi boşa geçiren bu iktidarın depremin ağır sonuçlarından kesinlikle sorumlu olduğunu ifade ediyor, saygılar sunuyorum.