| Konu: | Afet Yeniden İmar Fonunun Kurulması ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 14.03.2023 |
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, depremin yarası çok büyük ve maalesef siz hâlâ bunun farkında değilsiniz. Güç gösterisi yapıyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı almış müteahhitlerini "Temel atacağız." diyor. Ya, değerli arkadaşlar, afetlerde öncelikler vardır; önce enkazın altından yurttaşları çıkarırsınız, onlara çadır sağlarsınız, onların iaşesini sağlarsınız, ardından artçı depremler durur, kalıcı konutları yaparsınız. Bakın, güç gösterisi yapıyorlar ya, Sayın Cumhurbaşkanı deprem bölgesine gidiyor, helikopteriyle belirlenmiş bir alana gidiyor, birkaç seçmen yanına getiriliyor "Allah razı olsun Sayın Cumhurbaşkanım, çok mutluyuz, hiçbir şeye ihtiyacımız yok." diyor, Sayın Cumhurbaşkanı "Ne güzel ya, her şey dört dörtlük, güllük gülistanlık." diyor, geri helikopterine biniyor, Ankara'ya, sarayına dönüyor. Bu mudur gerçeklik arkadaşlar? Siz bu milletin vekilisiniz, bu mudur gerçeklik değerli arkadaşlar? Hayır, gerçeklik bu değil. Biz bu rezaleti defalarca ifşa ettik ama hiçbirimiz İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kadar iyi ifşa etmemiştik. Şapka düştü kel göründü, o kel de değerli arkadaşlar... Sayın Süleyman Soylu dedi ki: "Kahvaltı veremiyoruz, çay, şeker veremiyoruz; kahvaltı gönderin." Vallahi, hiç birimiz keli bu kadar güzel göstermemiştik değerli arkadaşlar. Dedi ki: "Terlik gönderin, eşofman gönderin." Ya, düşünebiliyor musunuz, otuz sekiz gün geçmiş, yüz binlerce konut yapacağını iddia eden bir iktidar 115 milyar TL de para toplamış ama "Yurttaşlarımıza kahvaltı veremiyoruz." diyen bir İçişleri Bakanı gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Değerli arkadaşlar, siz bunları duydunuz mu? Bu İçişleri Bakanının zavallılığını gördünüz mü? Düşünün, 115 milyar TL para toplamışsın, bir kahvaltı veremiyorsun yurttaşımıza. Ne yaptınız bu 115 milyar TL'yle? Soruyoruz: Ne yaptınız kahvaltı bile veremiyorsanız yurttaşımıza?
Şimdi, diyorsunuz ki: "Fon kuracağım." Ee? "Borçlandıracağım Türkiye'yi." Niye güvenelim biz size fon kurarken? Sorarım, size niye güvenelim. Deprem vergileriyle 40 milyar dolar topladınız, 750 milyar TL yapar bugünün parasıyla. Bana 750 milyar TL'yi verseydiniz, Maraş'ı da Malatya'yı da Adıyaman'ı da Hatay'ı da İstanbul'u da Manisa'yı da Hakkâri'yi de Bingöl'ü de depreme hazır hâle getirirdim. Tek bir bina yıkılmazdı bu 750 milyar TL'yle. Niye? Çünkü koruyucu hekimlik hem daha insanidir, yaşamı önceler hem de daha ucuzdur. Bir hekimden siz ne beklersiniz? Kanser olacaksanız erken teşhis etmesini beklersiniz, sizi iyileştirmesini beklersiniz, kalp damarınız tıkalıysa size anjiyo yapmasını beklersiniz kalp krizi geçirmeden önce. Bu Fon ne diyor biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Ne diyor bu Fon biliyor musunuz? "Afet olduktan sonra enkaz altında kalan yurttaşlara ev yapacağım." diyor yani koruyucu bir hekimlik önermiyor bu Fon değerli yurttaşlar. Bu iktidar eğer devam ederse her iki yılda bir deprem yaşayacağız, on binlerce yurttaşımız enkaz altında kalacak. Ee? Bunlar da bu Fonu devreye sokacaklar "kader" "kısmet" "kader planı" diyecekler. Ee? Bu Fonla da ev yapacaklarmış. Değerli arkadaşlar, böyle bir vicdansızlığa bu Meclis "evet" diyecek mi? Artı, size şunu söylerim: Yapamazlar, yapamazsınız; bu depremin yarası çok büyük, çok. 2 trilyon TL'lik kaynağa ihtiyaç var, 2 trilyon TL. 2 trilyon TL ne demek biliyor musunuz? 100 milyar dolar. Bu Fonla hedefledikleri para ne biliyor musunuz? 5 milyar dolar yani yaranın yalnızca yüzde 5'i. Neyle? Dünya Bankası kaynaklarıyla, yurt dışından borçlanarak. Ben size sorarım: 5 milyar TL topladınız, yüzde 5'ini kapattınız yaranın; yara kapanmış olacak mı? Olmayacak, bu bir.
İkincisi: Bu 5 milyar dolarlık borçla kimi borçlandırmış oluyorsunuz? Köylü Hasan amcayı, işçi Ayşe teyzeyi borçlandırıyorsunuz yani 85 milyon kişiyi eşit şekilde borçlandırıyorsunuz. Peki, biz eşit miyiz? Hayır, değiliz. Birileriniz çok zenginleşti, çok semirdi; 1 trilyon dolarlık rant dağıttınız, 20 trilyon TL'lik rant dağıttınız, birilerini zenginleştirdiniz. Şimdi böyle bir afet anında bir titreyip kendinize gelin, niye 85 milyon yoksul yurttaşımıza yüklüyorsunuz bu borcu? Ne yapmamız lazım? Zenginleştirdiğiniz bir avuç yandaşınıza yüklenmemiz lazım. Bu Meclisin vicdanlı milletvekilleri olarak şimdi "Yirmi yıl boyunca bunları semirttik, şimdi onlardan alma zamanı." dememiz lazım. Bunun için de değerli arkadaşlar, bir deprem bütçesi yaratmamız lazım, bir deprem bütçesi; bu deprem bütçesiyle de tercihlerimizi değiştirmemiz lazım.
Az önce MHP sözcüsü diyor ki: "Bu Fonu destekliyoruz." İşte "Gerekirse binalarımızı da yenileriz." diyor değil mi? Yenileyemezsiniz Sayın Vekilim, yenileyemezsiniz çünkü para yok, kaynak yok, kasayı sıfırladılar.
Tercihlerimizi değiştirmemiz lazım arkadaşlar. Titreyip tercihlerimizi değiştirmemiz lazım. Aşırı güvenlikçi politikalardan vazgeçmemiz lazım. "Yurtta sulh, cihanda sulh." dememiz lazım. Bu savaşa, aşırı güvenlikçi politikalara giden kaynakları durdurmamız lazım. Saraylara, israflara giden kaynakları durdurmamız lazım. Faize giden kaynakları durdurmamız lazım. Yandaşlara giden kaynakları durdurmamız lazım. Bunları durdurursak ancak 2 trilyon TL'lik kaynak toplayabiliyoruz. 2 trilyon TL sırf yarayı sarmak için lazım; 2 trilyon TL de İstanbul'u, Bursa'yı, Manisa'yı, Bingöl'ü, Hakkâri'yi depreme hazırlamak için lazım arkadaşlar.
Bakın, 1999 depreminden sonra bir daha asla demiştik değil mi, bir daha asla demiştik. Ne oldu arkadaşlar? Ne çabuk unuttuk değil mi? Altı ay geçti, unuttuk, insanlarımızı tabut evlerde yaşatmaya devam ettik. Rant çarkına teslim olduk; o yolsuzluk düzenine, rant çarkına teslim olduk. Öyle değil mi arkadaşlar? Şimdi "Yaşamı önceleyecek miyiz?" diye bir soru var karşımızda.
Bak Süleyman Soylu, sen niye terlik ister duruma düştün biliyor musun? Sen neden kahvaltılık isteyecek, çay, şeker isteyecek duruma düştün biliyor musun? İlk on beş gün sen yoktun.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Nasıl yoktu?
SALİH CORA (Trabzon) - Nasıl yoktu ya! Yalan konuşuyorsun, yalan!
OYA ERSOY (İstanbul) - Kim yalan konuşuyor?
GARO PAYLAN (Devamla) - Sivil toplum kuruluşları vardı, sivil toplum kuruluşları vardı.
SALİH CORA (Trabzon) - Yalancısın, yalancı!
OYA ERSOY (İstanbul) - Kim yalan konuşuyor?
GARO PAYLAN (Devamla) - Sivil toplum kuruluşları oraya çay, şeker götürdüler. Sivil toplum kuruluşları oraya kahvaltılık götürdüler.
SALİH CORA (Trabzon) - Televizyonları aç bak, depremin ilk günü sabah sekizde oradaydı! Yalancılığı asıl sen yaptın!
OYA ERSOY (İstanbul) - Sen gittin mi oraya? Gittin mi oraya?
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Tabii ki gitti, herkes gitti!
OYA ERSOY (İstanbul) - Nereye gitti?
GARO PAYLAN (Devamla) - Ne yaptın biliyor musun? Onların tırlarına el koydun, onların tırlarına el koydun, onların yardımlarına el koydun.
SALİH CORA (Trabzon) - Sen provokatörlük için gittin, kovuldun oradan! Yalancısın sen!
OYA ERSOY (İstanbul) - Bütün tribünler slogan atıyor, kimin yalan söylediğini söylüyor! Bağırmayın!
GARO PAYLAN (Devamla) - Onlara gelen tırlara el koyup önüne "AKP" logosu astın, "AFAD" logosu astın. Sonra ne oldu biliyor musun?
SALİH CORA (Trabzon) - Provokatörlük yaptın orada, millet seni kovdu! Yalan konuşuyorsun!
OYA ERSOY (İstanbul) - Sen Fenerbahçe maçına git de gör kim yalan söylüyor!
SALİH CORA (Trabzon) - Sen yalan konuşuyorsun! Sabahın köründe oradaydı! Sabahın köründe oradaydı, yalan konuşma!
GARO PAYLAN (Devamla) - Sayın Başkan, şu Cora'yı bir susturur musunuz rica etsem.
SALİH CORA (Trabzon) - Bile bile yalan konuşmak adiliktir!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Ya, bırakın, bitirsin!
OYA ERSOY (İstanbul) - Yeniden aday mı olmak istiyorsun?
GARO PAYLAN (Devamla) - Sonra ne oldu biliyor musunuz? Yardımlar kesildi. Yardımlar niye kesildi biliyor musunuz arkadaşlar?
SALİH CORA (Trabzon) - Yalancı! Ayıp ya!
OYA ERSOY (İstanbul) - Ayıp, ayıp! Senin yaptığın ayıp, ayıp! Ayıp, ayıp, ayıp!
SALİH CORA (Trabzon) - Sabah saatinde oradaydı ya, televizyonlarda izlemiyor muydun? Çok ayıp ya!
GARO PAYLAN (Devamla) - Çünkü siz tırlara el koydunuz, yardım faaliyetlerini engellediniz. Pazarcık'taki yardım koordinasyonuna kayyum atadınız mı, atamadınız mı ya? Kayyum atadınız.
SALİH CORA (Trabzon) - Eleştirebilir, en başta sert cümleler kullandı, ona bir şey demedim ama bunlar yalan yani!
OYA ERSOY (İstanbul) - Hayır, yalan değil, doğruyu söylüyor!
SALİH CORA (Trabzon) - Sabahın köründe oradaydı ya! Çok ayıp ya!
OYA ERSOY (İstanbul) - Kral çıplak artık, kral çıplak!
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Aynı gün oradaydı! Aynı gün oradaydı!
GARO PAYLAN (Devamla) - Bunun sonucunda da değerli arkadaşlar, yardımlar kesildi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu "Eşofman gönderin, kahvaltılık gönderin, çay, şeker gönderin." diye zavallı bir duruma düştü. Bundan utanmıyor musunuz değerli arkadaşlar?
SALİH CORA (Trabzon) - Sen kendi iline gidemiyorsun ya! Sen kendi seçim bölgene gidemiyorsun ya! Diyarbakır'dan kovdular seni!
GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın "Afet Fonu kurulacak." diyorsunuz ya ne yapacak değerli arkadaşlar, ne yapacak bu Afet Fonu? Enkazdan sonra yurttaşlarımıza, ölmeyenlere -ölenlere zaten "kader planı" diyecek- "Ev yapacağım." diyecek. Kim yapacak peki bunu? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Ulaştırma Bakanı yapacak. Değerli arkadaşlar, bu Bakanlar değil mi bu depremin müsebbipleri?
SALİH CORA (Trabzon) - Biz yapacağız, biz yapacağız!
GARO PAYLAN (Devamla) - Bu depremde ilk istifa etmesi gerekenler bunlar değil mi? Evet, ilk istifa etmesi gerekenler.
SALİH CORA (Trabzon) - Malatya'da yaptık, Elâzığ'da yaptık, İzmir'de yaptık; orada da yapacağız, sen merak etme! Gölge etmeyin, başka ihsan istemiyoruz!
GARO PAYLAN (Devamla) - Ama şimdi, diyorsunuz ki: Biz, milyarlarca lira kaynağı, istifa etmesi gereken, bu depremde yurttaşlarımızı yoksun bırakan, telefonsuz bırakan, internetsiz bırakan Ulaştırma Bakanına; afette enkaz altına bırakan İçişleri Bakanına ve şehirlerimizi güvensiz bırakan Çevre Bakanına ne yapacakmışız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
GARO PAYLAN (Devamla) - Afet Fonu kuracakmışız değerli arkadaşlar.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Siz değil, biz kuracağız. Biz kuruyoruz, siz bir şey yapmayın.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Biz kuracağız, merak etmeyin biz kurarız, binaları da yaparız.
GARO PAYLAN (Devamla) - Benim önerim ne biliyor musunuz? Gelin, bir üst kurul kuralım, üst kurul. Bütün bu Fonu da yönetecek, afet planını da yürütecek, şehirlerimizi depreme de hazırlayacak bir üst kurul kuralım. Bu üst kurulda sivil toplum kurumlarının temsilcileri olsun, Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği meslek örgütlerinin temsilcileri olsun -Şehir Plancıları Odasının temsilcileri olsun, Jeoloji Mühendisleri Odası temsilcileri olsun- bunlar nerede imar yapılır, nasıl imar yapılır, buna karar versinler. Değerli arkadaşlar, bu rant düzeninin devamını savunanlara böyle bir yetki verilemez; bu yetki ancak yaşamdan yana, insandan yana olan yurttaşlara verilebilir.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Zaten öyle, zaten öyle, zaten onlarda.
GARO PAYLAN (Devamla) - Bu açıdan, bu yanlış yoldan dönelim derim, saygılar sunarım.