| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 15.03.2023 |
HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, 14 Mart; dün, birçok kesimden özellikle hekim ve sağlık emekçileri için, sağlık çalışanları için mesajlar yayımlandı, sosyal medyada paylaşıldı ve hekimler, sağlık çalışanları bunu bir hafta şeklinde kutluyorlar. Buradan, öncelikle partimiz adına, sevgili Doktor İdris Baluken, sevgili Selçuk Mızraklı ve Semra Güzel'e saygılarımızı, sevgilerimizi iletiyoruz; onu başlangıçta söyleyeyim.
Hekimlikte yaşamı daha sağlıklı yapmak için bir taraftan çalışırken yaşamından olmak da var, bunu pandemide de gördük ve bu süreçte de yaşadık. Ve şurada -yani büyütmek bile istemedim, devasa bir şekilde büyütmek bile istemedim- bu siyah sayfada bu depremde yaşamını yitiren hekimler ve bir o kadar sağlık çalışanı, sağlık emekçisi arkadaş var; hepsinin önünde saygıyla eğiliyoruz. Nedir tıpta öğretilen ilk eğitimine başladığınızda sağlıkta? Önce zarar verme, bu Latince bir kökenden. Bir diğeri ne? Koru, önle; önleme olmadan, koruma olmadan siz her şeyi yapabilirsiniz.
Arkadaşlar, depreme gelmeden, şu anda yeni bir şey söyleyeceğim. Sel nedeniyle Urfa'da büyük bir felaket yaşandı, yaşanıyor ve az önce konuştuğum Diyarbakır'da da şu anda ciddi bir yağmur var, çadırlar kurulmuş, insanlar orada ama hekimler, sağlık çalışanları, bilim insanları hep şunu söylüyor: "Felaketlerde ölüm olabilir ama ölmemesi gerekenler, önlenmesi gerekenler, hasta olmadığı hâlde yaşamını yitirenler bizlerin elinde. Biz bunu yapmadığımız sürece sorumluyuz, yetkililer yapmadığı sürece sorumludur." Hekimler her zaman koşuşturdu, pandemide koşuşturdu, sağlık emekçileri her zaman koşuşturdu en zor dönemde. Bu süreçte ne oldu? Yaşamını yitirenler, çalıştığı yerlerin binaları yok olanlar, birinci derece yakınları yok olanlar, o dönemde çalışanlar, mecburi hizmete gidenler, rotasyona gidenler; bir yığın problem ama fedakârca çalıştılar, çalışıyorlar, hepsine de saygılarımızı sunuyoruz. Neden? Bakın, Urfa'da önlenebilir, Eyyübiye Hastanesi... İki gündür televizyonlar gösteriyor. Pandemi sürecinde yoğun bakımlara ihtiyaç var. Hangi kafa, kime danışarak... Ne yapmışlar biliyor musunuz? Yaptıkları şu: "Hastanenin otoparkı var, burayı yoğun bakım yapalım." Otoparkı yoğun bakım yapmışlar. Nasıl ki kolonları kesip market yapanlar Diyarbakır'da binaların yıkımına neden oldular, otoparkı yoğun bakım yapmışlar. Şu anda pandemiden sonra neye dönüşmüş? "Ya, burası yoğun bakımsa devam edelim, çocuk yoğun bakım olsun." Şu anda Eyyübiye Devlet Hastanesinde çocuk yoğun bakımı sel altında, su altında; çocuklar, bebekler taşınıyor. Böyle mi bilime inanacaksınız? Böyle mi sağlık çalışanlarını koruyacaksınız? Böyle mi sağlık çalışanlarının hizmetini vereceksiniz? Bu, işte felakete davetiye çıkarmaktır; bu, önce korumamaktır; bu, zarar vermektir; bu, bilerek ölüme davetiye çıkarmaktır. Şimdi, bir taraftan, Urfa'da insanlar canla başla yaşamıyla uğraşırken bir taraftan da hastane boşaltılıyor, diğer hastanelerde yer açılmaya çalışılıyor.
Şimdi, Türkiye'de sağlık çalışanları başta olmak üzere sağlık kurumlarıyla ilgili ciddi çalışma yapmak lazım. Birçok hastane boşaltıldı İstanbul dâhil olmak üzere. Dicleden birçok hekim arıyor, diyorlar ki: "Hastanemiz çatlamış, burada yaşanamaz durumdayız, korkuyoruz." Bingöl'de hakeza öyle, Hakkâri'de hakeza öyle. Bütün binaları yaptınız ama kafanız tek şuna çalışıyor: "İnsanlar gelsin, performans olsun, ne olursa olsun, otelcilik hizmeti vereyim." Otelcilik hizmeti verdiğiniz binalar da yetersizdir. Ve ne diyorsunuz; kötülük, şiddet, zorbalığa uğrayan, bütün özlük hakları yok edilip hedef gösterilen hekimler de: "Gidiyorlarsa gitsinler." Gitmiyorlar, bu zor koşullarda çalışıyorlar, fedakârca çalışıyorlar ve hâlen de devam ediyorlar. Peki, yaşamını yitiren, bu kadar sıkıntıda olanlarla ilgili bir çare var mı, onlara bir teşekkür var mı, tükenmişliklerine, terk edilmişliklerine karşılık, fedakârlıklarına karşı bir şey var mı? Yok. Hiç bunlar yapılmıyor ama "Gidiyorlarsa gitsinler, ne olursa olsun."
Ya, birçok tabip odasından hekimler gönüllü olarak deprem yerine gitmek istediler, dediler ki: "Yakınlarımız var, gidelim, hizmet verelim." Hiçbir sağlık müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı yanıt vermedi onların bir şekilde oraya gitmeleri için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Ve gidenlere "Gidin. Yirmi dört saatte nasıl barınacaksınız, nerede kalacaksınız, ne yapacaksınız?" koşulları sağlanmadı ama gittiler. Benim sınıf arkadaşım Adıyaman'da 5 kuzenini yitirdi, ablasını yitirdi; kendisiyle Adıyaman'da konuştuğumda "Ya, benim komşum, ablam, birçok şeye ben gidip hizmet vermek istedim." İyi ki hekimlik, iyi ki sağlık çalışanları var. Ve dedi ki: "Ben Eczacılar Birliğine teşekkür ediyorum. O kıyamette Eczacılar Birliği gelmiş, burada ilaç dağıtıyor." Ya, Eczacılar Birliğine Kızılay çadır sattı ya! Ve o arkadaşım dedi ki: "Ben ablamın sonra cenazesi çıktığında gitmek için araç bulamıyorum. Necdet, sen vekilsin, bir tanıdık var mı, yok mu?" Biz bu hâlleri yaşadık.
Gelin araştıralım, gelin bu araştırma önergesine destek verelim; önleyelim, koruyalım, zarar vermeyelim. Şimdi, Eyyübiye'de, dün depremde, birçok yerde felaketlere yol açmayalım, buna destek verelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.