| Konu: | Afet Yeniden İmar Fonunun Kurulması ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 15.03.2023 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Mevlâna'nın sözleriyle başlayacağım: "Gözyaşının bile görevi var, ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış." Gözümüzün yaşı akıyor ama emin olabilirsiniz ardından gelecek temizlik söz konusu olacak.
Şimdi, öyle bir hâle soktunuz ki tabloyu, meteliğe kurşun attırıyorsunuz hazineyi. İçişleri Bakanımız uzun süredir ilk defa doğru bir şey söyledi; terlik istedi, kahvaltı istedi. Ama bugün sizin grup toplantınızda Sayın Cumhurbaşkanı konuşurken cennetten bir vaha çizdi deprem bölgesini anlatırken, "O kadar bin adam orada, şu bu falan, onu da gönderdik, bunu da gönderdik." falandı filandı, bardağın yüzde 10 dolu yanını cennet gibi anlattı grup toplantınızda. Ya, hangisi doğru söylüyor? Kahvaltıya muhtaç olan insanların olduğu bölge mi doğru bölge? Sayın Cumhurbaşkanının rakamları havada uçuşturduğu cennetten bir vaha mı burası? İşin gerçeği şu: Sermayeyi kediye yüklediniz, sermayeyi kediye yüklediniz, şimdi bize de diyorsunuz ki: "Gelin, ciğeri de kediye teslim edin bu Fonla beraber."
Halkımız aslında size cevabı verdi, artık sizi ciddiye almıyor, vergi bile vermiyor size, yardım bile yapmıyor. Kurumların içini öyle hâle getirdiniz ki artık bir orta oyununun oyuncuları gibi çıkıyor konuşuyor kurumların temsilcileri ve halkımız ciddiye almıyor; o yüzden bağış yapmıyor. Buradan halkımıza sesleniyorum: Ne olursunuz, o bölge halkı sizin kardeşinizdir, bu vurdumduymaz, bu ne yaptığı belli olmayan, bu hesap kitap bilmeyen, sizin paranızı AFAD'la, Kızılayla çarçur etmiş olan yönetime rağmen orada yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları çok ciddi yardımlar yapıyorlar, halkımızın ihtiyacı var, onlardan elinizi çekmeyin, güvendiğiniz kuruluşlarla yardım yapmaya devam edin; bu zulmü çektiriyorlar, siz çektirmeyin bari.
Ha, bu işin çözümü nedir, onu da söyleyeyim: Bu işin çözümü, kana kana demokrasidir; bu işin çözümü, bu tek adam rejiminden çıkmaktır -elinizi kolunuzu oynatacak hâliniz kalmadı- sizin elinizden bu ülkeyi alarak milleti refaha, feraha ulaştırmaktır.
Para istiyorsunuz; tamam, depremle ilgili vergi toplayalım; topladınız bugüne kadar. Herkes "35 milyar dolar nerede?" diye soruyor size, değil mi? Ben başka bir şey soracağım: Hani 115 milyar yardım topladınız ya, oraya 30 milyar yardımı Merkez Bankasından yaptınız ya; o para gerçekse niye meteliğe kurşun atıyoruz? Yoksa Merkez Bankası, Hazineye gidecek olan, halka ait olan parayı "kaydi" olarak gösterip halkımızın gözünü mü boyadı? Yoksa Merkez Bankasında para yok mu? Yoksa Suudi Arabistan'dan gelecek olan 5 milyar doları mı bekliyorsunuz? Milleti ne hâle soktunuz? Artık farkında olun; milletin sırtındasınız, ağır geliyorsunuz ve devletin itibarıyla oynuyorsunuz. Bu devletin Bakanı kahvaltı için çıkıp yardım ister hâle gelmiş! Bırakın, sizin yerinize doğru yönetecekler ve kaynakları doğru kullanacaklar gelsin, kullansınlar.
Bu yasa teklifiyle alakalı da aynı şeyi yapıyorsunuz. Size defalarca söyledik, dedik ki: "Merkezî idare ancak kentsel dönüşümle ilgili finansa koordinatörlük yapar; müteahhitlik yapmaz, gidip ev yapmaz, bina yapmaz. Bunları yerel yönetimler koordine eder, onlar yaparlar." 2019 yılından önce olsaydı bunu yapardınız. Şimdi bütün yerel yönetimlere düşman olduğunuz için parayı da inşaatı da kendi o kan içici rejiminize araç yapmaya kalkıyorsunuz. Niye yerel yönetimler yapmıyor kentsel dönüşümü? Niye siz finansın koordinasyonunun ötesine geçiyorsunuz? Niye sivil toplum örgütleri yok bu işin içerisinde? Anladık, para bitti. İnşaat sektörü üzerinden bugüne kadar yapmış olduğunuz vurgunun devamını yapacaksınız. Öyle mi? Buna müsaade edeceğimizi zannediyorsanız yanılıyorsunuz; oradan bir defa vazgeçeceksiniz. Ben size şöyle anlatayım bunu: Gelecekle alakalı yapmış olduğunuz hiçbir hesabı tutturamazsınız çünkü seçimlere iki ay kaldı ve o seçimlerin sonucunda yeni bir tablo oluşacak; o tablo nasıl oluşacak biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Özür dilerim Başkanım...
BAŞKAN - Buyurun.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Samuel Johnson'un söylediği gibi: "Asla size geleceğimizi yedirmeyeceğiz çünkü geleceğimizi bugünden satın almaya kalkarsanız geleceğimiz de bugün gibi karanlık olacaktır." Bu tablonun ne olacağını yine, bir başka Latin atasözüyle size anımsatayım: "Gelecek kontrol altına alınmamak için mücadele eder." Bugün, burada, bu kürsüde, sokakta, her yerde, sivil toplum örgütleriyle, bizlerle, demokrasiye inanan güçlerle verdiğimiz mücadele işte geleceğimizi kontrol altına almamanız için mücadeledir. Bunun taçlanacağı yer de 14 Mayıstır. 14 Mayısta bu halkın sırtından sizi indireceğiz. O bölgedeki vurgun anlayışınıza da seti çekip bu işi bitireceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum.