| Konu: | Afet Yeniden İmar Fonunun Kurulması ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 15.03.2023 |
ŞEVİN COŞKUN (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu selamlıyorum.
6 Şubattaki Maraş merkezli depremlerde 11 kent ve kuzeydoğu Suriye'de yaşamlarını yitirenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabırlar, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Dileğimiz, yaraların bir an önce sarılması, doğa olaylarını felaketlere, yıkımlara dönüştüren sorumlulardan adalet önünde hesap sorulmasıdır.
Değerli milletvekilleri, afeti felakete çevirdikleri yetmedi; yaraları sarıp yaşamın yeniden kurulabilmesi için sistemli ve bilimsel bir program yapmak yerine seçim propagandası yapacakları bir rant programı peşine düştüler. Bu teklifte afet bölgesi ilan edilecek alanlarda imar, altyapı ve üstyapı çalışmaları için gerekli kaynağın sağlanması ve aktarılması amacıyla Afet Yeniden İmar Fonu kurulmak istenmektedir. Teklifle Fondan kaynak aktarımı, tutarı, harcama programı gibi tüm yetkiler 5 bakanlığa bırakılmıştır; oysa yetkiler meslek örgütleri, Parlamento ve bilim insanlarıyla paylaşılması gerekirken kendi çıkarlarını önceleyen ve son depremdeki ihmalleri ortada olan saraya bırakılacaktır. Tıpkı 99 depreminden bugüne toplanan 40 milyar dolar deprem vergisi, İşsizlik Fonu, Varlık Fonu kaynakları gibi Fonla elde edilecek yeni kaynaklar da inşaat rantına feda edilmiştir. İktidarın yaşanan acılar, yıkımlar üzerinden halktan toplanacak kaynaklarla yandaşlarını ihya etme arayışını görüyoruz. "Sesimi duyan var mı?" çığlıklarına kulak tıkayanların, çadır, kan, giysi, gıda satanların ceplerini doldurma telaşını görüyoruz. Yapılması gereken Afet Yeniden İmar Fonunun kurulması değil, yirmi dört yıldır toplanan deprem vergisinin, son depremde "bağış" adı altında toplanan 115 milyar TL'nin her kuruşunun depremzedeler için kullanılmasıdır ve bir an önce HDP olarak teklif ettiğimiz afet ve acil durumlara müdahale bakanlığının kurulmasıdır.
Değerli milletvekilleri, 6 Şubattaki deprem 50 bine yakın kişinin yaşamını yitirmesiyle, 100 bini aşkın yaralının olmasıyla sınırlı değil; yok olan aileler, yerle bir olan kadim bir tarih ve hafıza var. Dondurucu soğukta enkazlardan yükselen yardım çığlıklarına, "Devlet nerede?" diye haykırışlar karşısında iktidarın günlerce sessizliğine depremin ilk gününden itibaren tanıklık ettik. Çok iyi biliyoruz ki günlerce bu sesleri duymayan, görünmeyen, insanları ölüme terk eden iktidarın kendisi bizzat bu enkazın altında kalmıştır. Depremin 38'inci gününü geride bırakıyoruz, enkazlardan hâlâ çıkarılmayan cenazeler var. Daha bugün Adıyaman, Urfa ve Malatya'da çadırları su bastı, 13 kişi hayatını kaybetti, yollar, köprüler çöktü, yaptığınız her şey çürük. Bunlar, doğal felaket değil, iktidarın yönetememesinden kaynaklanan can kayıplarıdır.
Değerli milletvekilleri, 6 Şubat depremi Türkiye'nin deprem gerçeğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Deprem riskinin olduğu kentler arasında Kuzey ve Güney Doğu Anadolu fay hatlarının kesişme noktasında Muş, Bingöl, Erzincan, Elâzığ bulunmaktadır. Muş-Varto ilçemizde 1966'daki depremde 2.394 kişi yaşamını yitirmişti; 1992 Erzincan depreminde 653; 2003 Bingöl depreminde 176; 2020 Elâzığ depreminde ise 44 kişi hayatını kaybetti. Bölgenin depremselliği bilindiği hâlde bu kentler afet bölgesi ilan edilmemiştir, can ve mal güvenliğinin sağlanması için gerekli önlemler hâlâ alınmamıştır. Muş'ta "imar barışı" adı altında, gerekli etütler, analizler yapılmadan 245 yapıya izin verilmiştir. Bu da olası bir depremde sele, felakete âdeta davetiye çıkarmaktadır. Ayrıca, arama kurtarma birliğinin Muş'ta kurulması yönündeki talepler yanıtsız bırakılmıştır. Buradan soruyoruz; Muş'ta risk ve ihtiyaca rağmen bu birliğin kurulması için daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor? Son depremde sorumsuzluk, tedbirsizlik, önlemsizlik, yardımların bekletilmesi, engellenmesi ve insanların ölüme terk edilmesine tanık olduk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla) - Bunlara rağmen çıkıp bir de helallik istiyorlar. Yaşattığınız hiçbir acının helalliği olmaz, ancak hesaplaşma olur. Kabus gibi çöktüğünüz bugünlerin son bulmasına iki ay kaldı. İnsanlara yaşattığınız acıların vebaliyle ilk seçimde gideceksiniz.
Genel Kurulu selamlıyorum.