| Konu: | Afet Yeniden İmar Fonunun Kurulması ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 15.03.2023 |
DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu ve bizleri izleyen halkımızı saygıyla selamlıyorum ben de burada.
Urfa, Adıyaman ve Malatya'daki sel felaketi hepimizin de bildiği gibi büyük yıkıma sebep oldu; deprem sonrasında tedbirsizlik, önlemsizlik sonucu 13 kişi yaşamını yitirdi. Hepimiz biliyoruz ki bugün çadırlar sel altında kaldı ve birçok vatandaşımız şimdi selle mücadele etmeye çalışıyor yani tedbirsizlikler yine can almaya devam ediyor.
Değerli arkadaşlar, ben de depremin ilk gününden itibaren bütün arkadaşlarım gibi deprem bölgesine, Hatay'a gittim, Antakya'ya gittim ve orada gördüğümüz manzara... Hem Defne'deki hem Elbistan'daki, Pazarcık'taki, İskenderun'daki ve Samandağ'daki yıkımı bizzat yerinde gördüm yani halkın devlet tarafından nasıl yalnızlaştırıldığına, yalnız bırakıldığına bizzat şahit oldum. İnsanların çaresizliğine, yakınlarının ölümüne nasıl tanıklık ettiğine; soğukla, açlıkla ve hastalıklarla nasıl baş başa bırakıldığına bizzat tanıklık ettim ben de. Tanık olduğumuz sadece halkın acıları değil, tabii ki devlete olan öfkelerine de tanıklık ettik.
Bugün depremin üzerinden otuz sekiz gün geçmesine rağmen hâlâ birçok eksiklikler devam etmekte. Gıda, su, hijyen ürünleri -özellikle kadınlar için- çadırlar, okula gidemeyen öğrenciler ve bugün sel altında ve yağmur altında kalan çadırlar tabii ki. Bakın, hâlâ çadırların olmadığı bölge var, Hatay Harbiye taraflarının, Defne'nin, Elbistan'ın, Pazarcık'ın birçok bölümünde hâlâ çadırlar yok. İnsanlar kendileri kendi imkânlarıyla derme çatma çadırlar yapmaya çalışıyorlar ve ekonomik durumu olanlar -deprem zaten bir sınıf yıkımıdır- imkânları olanlar konteynerlerini aldılar; imkânları olmayanlar da depremde derme çatma çadırlarda kaldılar. Bakın, doğal bir olayı bir felakete, bir felaketi de toplu bir katliama dönüştüren vahşet göz göre göre geldi. Yıllardır bilim insanları uyarı üstüne uyarı yaptı ama iktidar duymazlıktan geldi. Muhalefet milletvekilleri depreme dikkat çeken soru önergeleri verdiler, kanun teklifleri verdiler, cevap dahi verilmedi.
Bakın, dikkatinizi çekmek istiyorum, sadece ben, bir parlamenter arkadaşınız olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya -bugün depremin gerçekleştiği şehirler de dâhil olmak üzere- deprem hazırlıkları hakkında tam 35 soru önergesi verdim. Peki, İçişleri Bakanınız ne yaptı? Tabii ki hiçbirine cevap dahi vermedi zaten bir hazırlık yapmadıkları da ayan beyan ortada ve bugün de gördüğümüz gibi. Şimdi, utanmadan, sıkılmadan nasıl bu yaşadığımız felakete "Kader planı." denir? Bu yaşadığımız, bir ihmalden öte, açıkça kitlesel bir katliam. Dün, ne HDP'nin ne de bilim insanlarının uyarılarını dinlemediniz, bugün de sizi Marmara için uyarıyoruz; özellikle de İstanbul için. İstanbul halkı bugün büyük bir riskle karşı karşıya. Bakın, bilim insanları her gün televizyonlarda, her seferinde deprem sonuçları için uyarıyorlar. Böylesi bir felaket senaryosu karşısında AKP ve MHP iktidarı ne yapıyor? Emek ve meslek örgütlerine saldırıyor, her gün yeni rant projelerini ilan ediyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir çalışma yapmış, 7,5 büyüklüğünde gerçekleşecek bir depremde İstanbul'da en az 91 bin binanın ağır ya da çok ağır hasar alacağını, 167 bin binanın ise orta hasar alacağını tahmin ediyorlar ve yine, buna göre, 140 milyon ton enkazın çıkacağı tahmin ediliyor. Her an ölümle karşı karşıya kalacak insan sayısını maalesef tahmin etmek bile ürkütücü, bir felaket. Ülkemizi, halkımızı bu tehditle tek başına bırakamayız, bırakamazsınız. Buradan, topyekûn bir mücadeleyle, barınma hakkının finansal bir yatırım aracı olmaktan çıkarılması gerekiyor ve risk altındaki yapıların bir an önce tahliye edilmesi ve buradaki insanların güvenli konutlara taşınması bir zorunluluktur, bunun da ücretsiz bir şekilde yapılması gerekmektedir.
Arkadaşlar, son zamanlarda AKP ve MHP'liler kentsel dönüşüm üzerinden bir yalan furyası estiriyorlar. Şunu açıkça söyleyelim ki kimsenin kentsel dönüşüme karşı olduğu falan yok, bunu en çok emekçiler istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla) - Kim sağlıksız, her an yıkımla karşı karşıya olan evlerde kalmak ister? Halk yıllardır oturdukları evlerin büyük borçlarla kendilerine tekrar satılmasına karşı. Halk da biz de ranta ve kâr odaklı barınma anlayışına karşıyız.
Şimdi önümüze bir teklif getirdiler, kısaca adı "afet fonu" bu fonların amaçları dışında kullanıldığını bilmeyen kalmadı. AKP'liler önce deprem vergilerini ne yaptıklarını açıklasın, sonra 2000 ile 2023 yılları arasında toplanan 38 milyar 227 milyon dolar deprem vergisi nerede diye bir hesap versin. Bu sorun fonlarla değil, barınma hakkını temel bir hak olarak tanımakla; ücretsiz, nitelikli, deprem dirençli bir konut politikasıyla ancak çözülebilir diyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.