| Konu: | Afet Yeniden İmar Fonunun Kurulması ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 15.03.2023 |
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8'inci madde üzerine söz almış bulunuyorum.
"Doğal afetler nedeniyle sağlanacak dış finansmanı Afet Yeniden İmar Fonuna karşılıksız tahsis etmeye Bakan yetkilidir." Kim bu Bakan, hangi Bakan? 2021 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülen Deprem Komisyonu Raporu'nda öngörülenlerin hiçbirini yerine getirmeyen bakan mı? Ormanların yağmalanmasına göz yuman bakan mı? Tarım alanlarını parsel parsel imara açan bakan mı? Su havzalarını imara açan bakan mı? Kıyı dolgu alanlarını "turizm tesisi" adı altında yandaşlara peşkeş çeken bakan mı? Kaçak yapılara af getirip riskli yapı stokunun iyileştirilmesi yerine bu yapılarda yaşayan insanlara bu binaları tabutluk hâline getiren bakan mı? Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğini tümüyle sistemin dışına iten, mühendislik hizmetini, mühendislik denetimini tamamen gündeminin dışına çıkaran bakan mı ya da betonarme yapıyı Türkiye'nin sanki olmazsa olmaz tek yapı seçeneği hâline dönüştüren AKP iktidarı mı?
Bakın, depremin 38'inci gününde deprem bölgelerine kamyonlar gidiyor. Her kamyonun üzerinde de 1 konteyner ya da 2 konteyner var. Siz, otuz sekiz günde -deprem bölgesinde bir prefabrik fabrika yaparak- bir kamyona 2 tane konteyner koymak yerine bir kamyona 20 tane konteyner malzemesini doldurup deprem bölgelerinde kuracağınız mobil fabrikalarda bunu üretmeyi bile başaramamışsınız. Yani Hatay'da deprem oldu ama Dörtyol sağlam. Nurdağı'nda, İslâhiye'de deprem oldu ama Gaziantep'in bazı ilçeleri sağlam; Osmaniye sağlam. Yani nasıl oluyor da siz riski yönetme konusunda bu kadar beceriksiz oluyorsunuz?
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin afetlerde kriz yönetimi konusundaki başarısızlığı bir kez daha tescillendi. O nedenle Türkiye'nin gündemine yeni bir terimi ve yeni bir kavramı yaygın biçimiyle koyup hayata geçirmemiz lazım. Nedir bu? Riski yöneteceğiz arkadaşlar. Riski en aza indirmemiz gerekiyor. Şimdi, düşünün, deprem olan şehirlerin tümüne baktığımızda ama tümüne baktığımızda ne görüyoruz? Nüfusun yüzde 70'i şehirlerde merkeze, merkezin de merkezine doluşmuş durumda. Peki, niye biz kırsal alanda yaşayan nüfusumuzu il merkezlerine, büyükşehir merkezlerine getirdik? Çünkü köylerle ilgili planlama anlayışı yanlış. Köy okullarının kapatılmasıyla birlikte eğitim çağında çocukları olan aileler büyükşehirlere göç ettiler ve şehir merkezlerinde ciddi bir nüfus baskısı oluştu. O zaman yapılması gereken şey şu: Nüfusun yaygınlaşması lazım. Türkiye'nin yeniden -26 tane Türkiye'de havza vardır- iklim değişikliğini de dikkate alarak, su rejimini de dikkate alarak, kuraklığı, sel felaketlerini, su taşkınlarını da dikkate alarak havza tipi bir planlamaya, yeni bir şehircilik anlayışına geçmesi şarttır. Şehir merkezlerinde arsası olan büyük arazi sahiplerinin, siyaseti belirleyen arazi sahiplerinin tarım alanları imara açılarak kentin tarım topraklarına doğru büyütülmesinin artık nelere mal olduğunu bugün Şanlıurfa'da gördük. İşte, tarım topraklarının üzerine binalar yaparsanız sel de gelir, dere yatağına yapılan binalardaki insanlarımızı, canlarımızı alır götürür.
Şimdi, bir başka risk Marmara; Marmara'da oluşacak olan, büyüklüğünü tahmin etmekte çekindiğimiz bir depremin yaratacağı risk ulusal bir felakete Türkiye'yi sürükleyebilir. Öylesine büyük bir felaket ki turizmin, sanayinin, ticaretin, Türk ekonomisinin yüzde 50'sinden fazlasını, kısaca bütün yaşamı belirleyen ve Türkiye nüfusunun yüzde 31'inin yaşadığı Marmara Bölgesi'yle ilgili riskleri azaltmak için Afet Yeniden İmar Fonunu açıp kamu kaynakları, kamu finansmanı ve dış finansmanla riskli yapı stokunun hızla azaltılması gerekir.
Sayın Başkan, bakın, bir baraj yapıldığı zaman üç ay sonra diyorsunuz ki: "Bu şehir sular altında kalacak." Yusufeli'nin dört yıl önceden boşaltılması kararı veriliyor. Peki, fay hattının üzerindeki bir yerleşim yerini, bütün bilim insanları "Taşıyın." dediğinde deprem olana kadar taşımak neden bir türlü aklınıza gelmiyor?
Yine, riski azaltmaktaki önemli konulardan başka bir tanesi -Marmara Denizi için söylüyorum- bu bölgelerdeki tsunamiden kaynaklanacak olan bir su hareketiyle birlikte limanlarımız, su yapılarımız, bütün taşımacılığımız, deniz taşımacılığımız ciddi biçimiyle risk altındadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - İstanbul'da 1500 ve 1700'lerdeki büyük depremlerde o günün bütün donanmalarının yok olduğunu biliyoruz. O nedenle, Marmara başta olmak üzere riskli yapı stokunun bulunduğu bütün yerlerde bu yasa sadece deprem bölgeleriyle ilgili bir düzenleme getiriyor. Ama biz, deprem yaşamamış ama riskin tam göbeğindeki yerleşim yerlerindeki yapı stokunun iyileştirilmesi için... Şu kamu bankalarındaki kredileri açın, artık üç beş insana milyarlarca lira kaynak vermek yerine bunu yoksula açın. 2022 yılında Türkiye'de bankaların deprem riski taşıyan binalar için verdiği dönüşüm kredisi 200 bin liraydı, kira 1.500 liraydı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)