| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU (S.S.:426) |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 13.03.2013 |
ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki kanunun adında bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum. Niye öyle düşünüyorum? Elektrik konusu bir kamu hizmetidir, piyasaya konu olacak bir mal değildir. Aslında dünyanın her yerinde böyleyken Türkiye'de bunu piyasa malı yapmak gerçekten de çok büyük bir eziyet ve cinayettir. Bunu başta belirtmek istiyorum.
Güneşle ilgili, özellikle yenilenebilir enerjiyle ilgili bu kadar kaynaklar konuşulurken, devamlı bunun üzerine planlar, projeler yapılırken nükleerle ilgili konuları buraya getirmek ayrı bir cinayettir. Bunu açıkça belirteyim.
Şimdi, güneşin geleceğiyle ilgili birkaç konuyu da söylemek istiyorum. Bugün aslında baktığınızda yenilenebilir enerjide, işte, elektrik olsun, hidro olsun, güneş olsun, bunların içerisinde gelecekte teknolojisi de gelişebilecek en önemli konu güneş konusudur. Bugün 20 dönümden 1 megavat enerji elde ediyorsunuz ama bu on yıl sonrasında 1 dönümden 10 megavat enerji elde edilecek. E, dururken peki Türkiye'de ne yapılıyor? 2010'da kanun çıkarıldı bununla ilgili. İki sene boyunca yönetmelik bekledi kanun. Bu arada da belki dünyanın hiçbir yerinde olmayan, -ki Bakana da burada sormak istiyorum, özellikle bunun cevabını verirse, bütün dünya merak ediyor- güneşle ilgili ölçüme neden gerek duyuyorsunuz. Altı ay ölçüm zorunluluğu getirdiniz. Ne gerek vardı buna? Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ölçüm zorunluluğu yokken neden yapıyorsunuz bunu? NASA'nın değerleri ortadayken, uydu değerleri ortadayken bu tür ölçüm zorunluluğunu neden getirdiniz?
Bunun arkasında ne var? Ben de bilmiyorum gerçekten de, çıkıp Bakan bunu açıklarsa biz de öğrenmiş olacağız, aslında merak eden dünyada da bir sürü insan bunu öğrenmiş olacak.
Güneşle ilgili sübvansesi veya buradaki özellikle teşvik konusunu söyleyeceğim. Yanı başımızda Yunanistan da üç yıldır krizle boğuşuyor, beş yıldır krizle boğuşuyor, sizin verdiğinizin 3 katı teşvik veriyorlar. Şimdi, teşvik veriyorsunuz içeride, "Yerli üreticiye teşvik vereceğiz." diyorsunuz, yerli firmaya vermiyorsunuz, yerli üretime veriyorsunuz. Burada ciddi bir problem var. Niye? Şöyle düşünmek lazım: Eğer içeride yerli firmaya verirseniz, merak etmeyin, hepsi ciddi şekilde fon bulmakta hiçbir problem çekmeyecekler, dünyada bu tür yerlere gitmeye hazır binlerce fon var. Bunu herkesin kesinlikle bilmesi lazım.
Ayrıca, çok merak ettiğim bir konu var, belki arkadaşlarımız geçici 14'üncü maddede bunu anlatacaklar ama. Özellikle diyelim ki bunu yaptınız, bu ölçümlerle ilgili zorunluluğu getirdiniz -2012'nin 15 Kasımı galiba yanlış hatırlamıyorsam, EPDK bunu zorunlu kıldı ve bu tarihten itibaren ölçüm yapılmasını zorunlu kıldı, altı ay da ölçüm zorunluluğu verdiniz, ondan otuz gün sonra da ihaleye çıkacaksınız konuyla ilgili, nasıl olduysa -duyumlarımızı söylüyorum, EPDK'da böyle bir tebligat çıkacağını söylüyorlar- bu ölçüm zorunluluğunu on güne indiriyorsunuz altı ay zorunlu ölçümden sonra. Burada problem ne? Benim gözümde, bizim duyumlarımıza göre, başvuran ve hakkıyla gerçekten üç senedir çalışan, tarım arazileri konusunda Başbakanlığın zorlamasına rağmen her türlü zorluğu aşmış, yatırım yapmaya hazır olan bir sürü firmaya karşı aportta bekleyen akçeci, çorbacı firmaların, bence, önlerine çok önemli bir rant işi koyuyorsunuz gibi geliyor. Lütfen bununla ilgili burada bir açıklık getirirseniz çok sevineceğiz.
Sayın Faik Bey anlattı burada, her şeyi getirip Başbakanlığa bağlıyorsunuz diye. Ben de bu konuda bir şey söyleyeceğim, çok doğru gerçekten de, mutlak tarım arazileri konusunda konuyu Başbakanlığa bağladınız. Ya, ne alakası var? Şimdi, Batman'daki, Urfa'daki, Diyarbakır'daki arazilerin hepsini ondan önceki kurumların hiçbiri bilmiyor mu? Millî Emlakı götürüp Başbakanlığa bağlıyorsunuz, mutlak tarım arazilerini Başbakanlığa bağlıyorsunuz. Ya, bunun altında yatan gerçek nedir merak ediyorum. Neden? Ya bu kurumlar yetersiz ya bu kurumlara güven yok ya da altında başka bir konu var. Bunlardan hangisiyse söylerseniz -biraz önce Faik Bey'in söylediği gibi- biz de merakımızı gidereceğiz, meramımızı gidereceğiz bu konuda.
EPDK konusunda çok özellikle bir şey söylüyorum. Bütün yetkileri Bakanlığa devrediyormuş gibi bir -aslında 14'üncü maddede de görünüyor- hukuk katliamı yapılarak? İnşallah öyle bir şey olmayacaktır. Eğer olursa bu ülkedeki Başbakanlıkla ilgili, arkadaşların söylediği şeylerin gerçek olduğunu düşüneceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)