GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:74
Tarih:16.03.2023

HDP GRUBU ADINA ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Öncelikle Halepçe ve Beyazıt katliamında yitirdiğimiz canları anarak başlamak istiyorum.

On binlerce insanın hayatına mal olan depremden sonra şimdi de sel felaketi... Niye? Çünkü yine aynı hikâye, hiçbir önlem yok, hiçbir tedbir alınmadı. Yollar yaptınız, yollar çöktü, hastane çöktü; artık insanın inanası gelmiyor. Urfa'da göle dönen, insanların yaşamını yitirmesine neden olan Abide kavşağının müteahhidinden, birkaç zaman önce Erdoğan'dan ödül almış birinden bahsediyoruz. Suların dolduğu yer tahliye edecek araçlar olmadığı için kepçeyle tahliye edilmeye çalışıldı. Yine devlet yoktu ortada, yine iktidar yoktu; halk kendi imkânlarıyla, kiraladıkları kepçelerle ailelerini, yakınlarını ve komşularını kurtarmaya çalıştı. Çadırlar sular altında kaldı, üstelik uyarılmışlardı, "Buralara yapmayın, nehir kenarına yapmayın, buralar sel alır." diye ama yine dinlemediniz ve insanların hayatlarına, yaşamlarına mal oldunuz.

Depreme hazırlık yok, sele hazırlık yok, orman yangınına hazırlık yok; ya siz neye hazırlıklısınız, siz ne için varsınız? Madem hiçbir şeyde olmayacaksınız, bu halk sizin yükünüzü niye çekmek zorunda? İki yıl önce Karadeniz'de aynı sel felaketini yaşadık, hiçbir ders çıkarılmadı; aynı süreçler tekrar tekrar yaşanmaya devam ediyor ve bütün bunlara rağmen AKP'li Urfa Büyükşehir Belediye Başkanı diyor ki: "Yarım asırlık felaket." Yani "Sorumlusu biz değiliz." diyor, yine sorumluluğu doğal afete atıyor ve kendi kurtulmaya çalışıyor. Oysaki 2021'de İl Afet Risk Azaltma Planı yapılmış ve bu planda diyor ki: "Şuralar şuralar ıslah edilmeli, düzenlemeler yapılmalı yoksa buraları sel alıp götürecek." Ve bugün selin olduğu yerler, insanların can kaybına yol açan, 15 insanın ölümüne yol açan, 5 insanın da kaybına yol açan noktalar tam da burası. Doğal falan değil, doğal afet olan sizsiniz ya, başka birileri değil. Şimdi gelip bize hikâye yazmaya devam ediyorsunuz, önlem almıyorsunuz; rantsal hikâyeniz devam ediyor, talan hikâyeniz devam ediyor. İnsan hayatı değil sizin için önemli olan; önemli olan, sermayedarlarınız, yandaşlarınız; cepleriniz nasıl dolacak? Bunun üzerine çalışıyorsunuz. O yüzden bu kıyamet gibi her şey halkın başına geliyor.

O kadar doğal anlatıyorsunuz ki: "Başsağlığı diliyoruz." Ne güzel ya! Ölenlere, yaralananlara, deprem felaketi yetmemiş gibi üstüne sel felaketi yaşayanlara buradan öyle başsağlığı dilemek "Geçmiş olsun." demek o kadar mı kolay geliyor size ya! Diliniz nasıl varıyor bunları bu kadar kolay söylemeye? Gidip bakın, depremden etkilenen o insanlar bir de çadırları su bastığı için perişan oldular. Nasıl yaşayacaklar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Hiç mi vicdanınız sızlamıyor gerçekten?

Kader filan değil, sizin yarattığınız düzenin sonucu bu; bunu herkes çok yakından biliyor. Urfa halkı da buna cevabını vermiş zaten, demiş ki: "İstifa edin; yeter artık, yeter!" En azından bu sese kulak verin ama o da sizde var mı, sese kulak verme ya da vicdan var mı; o da ayrı bir mesele. Ama siz gitmeseniz de bu halk sizi götürecek, koltuklarınızdan edecek.