| Konu: | (10/462, 1737, 1908, 2372, 4832, 5448, 7097, 7098, 7099, 7100, 7101, 7102, 7103) No.lu Balıkçılık ve Su Ürünleri Sektöründe Yaşanan Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması Açılmasına Dair Önergelerin Ön Görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 20.03.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; su ürünleri ve balıkçılık sektöründe yaşanan sorunların araştırılması, nedenlerinin ortaya konulması ve çözülebilmesi için verilen Meclis araştırması önergeleri üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı en derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili olmasının yanı sıra zengin iç sularıyla önemli bir balıkçılık potansiyeline sahiptir, bunu hepimiz biliyoruz. Cumhuriyetin hemen sonrasında 1928 yılında Marmara Balıkçılık Mektebi, 1931 yılında Yüksek Balıkçılık Enstitüsü, 1940 yılında Trabzon Beşikdüzü, Samsun Ladik Akpınar, Sakarya Arifiye Köy Enstitüleri ile 1951 yılında İstanbul Üniversitesinde ve 1964 yılında Ege Üniversitesinde kurulan Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüleriyle balıkçılığın yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi adına önemli adımlar atılmıştır. Bugüne baktığımızda ne yazık ki bu alanda geri kaldığımızı ifade etmek isterim. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren balıkçılık alanında yapılmak istenenlerin ve kurulmak istenen sistemin bugün geldiği nokta istenilen düzeyin çok uzağındadır arkadaşlar. Yüz yıl önceki, balıkçılığı geliştirme ve ülkenin önemli bir gelir kaynağı olması yönündeki öngörü ve akılcı adımlar, bugün yerini; sınırlayan, yasaklayan ve balıkçıyı mağdur eden bir zihniyete dönüşmüştür maalesef.
Değerli arkadaşlar, balıkçılık sektörü günümüzde birçok sorunla karşı karşıyadır. Mesela, aşırı avcılık balıkçılığın sürdürülebilirliğini tehlikeye düşüren en önemli sorunlardan bir tanesidir. Avlanma kapasitesinin hızlı artışı deniz ekosisteminin sağlıklı işleyişini tehdit etmekte, başta somon ve ton balığı olmak üzere birçok deniz canlısı popülasyonunun hızla azalmasına neden olmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de avcılığın artışında büyük bir yükseliş olduğu doğrudur ancak belli zamanlarda avcılıkta yaşanan artışların ardından kaynaklardaki azalma bu yükselişi düşüşe dönüştürmektedir. Bu artış ve düşüşler nedeniyle ülkemizde avcılık, balıkçılık dalgalı bir seyir izlemektedir diyebiliriz. Balıkçılığı korumak ve devamlılığı sağlamak adına var olan yasal sınırlamalar ve denetlemelerin etkili ve sürekli bir şekilde uygulandığını söyleyemeyiz, buralarda eksiklerimiz vardır.
Değerli arkadaşlar, balıkçılığımızın yaşadığı sorunların giderilmesi için yapılması gerekenler bellidir. Burada, yüce Mecliste bunları sıkça dile getirdik. Ben de Trabzon Milletvekili, balıkçı bir şehrin milletvekili olarak önergeler verdim, sorunları gündeme taşımaya çalıştım; neler yapılmalı, nasıl yapılmalı bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Arkadaşlar, deniz ekosistemlerinin geleceğini güvence altına alan politikalara öncelik vermeliyiz. Yeni planlamalar yapılmalı ve balık stoklarının canlanması için çalışmalar hızlandırılmalıdır. Her türlü yasa dışı, kayıt dışı ve kural dışı faaliyetlerin engellenmesi için gerekli düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır ve uygulamaya konulmalıdır. Ülkeler arası farklılıklardan dolayı avlanmada uğradığımız kayıplara son verilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalı, adımlar atılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, günümüzde balıkçılık sektöründe çalışanların büyük bir bölümünü küçük ölçekli balıkçılar oluşturmaktadır. Buna rağmen, elde edilen tüm balıkçılık ürünlerinin sadece yüzde 10'u küçük ölçekli balıkçılar tarafından temin edilmekte, avlanmaktadır. Avlanma boylarının belirlenmesi başta olmak üzere balıkçılık alanında çıkarılan yasaklar mevzu olduğunda uzmanların yaptığı araştırmalar ve öneriler ne yazık ki önemsenmemektedir. Ülkemizde endüstriyel balıkçılık gemileri karşısında küçük ölçekli balıkçıların şansının asgariye indiğini gözlemlemekteyiz, bu da balıkçılık sektörünü olumsuz yönde etkilemektedir.
Değerli arkadaşlar; aşırı avcılık, yasa dışı avlanma, endüstriyel balıkçılığın aşırı büyümesi, tedbir, denetim ve mevzuat eksiklikleri gibi sorunların yanında çevre kirliliği, küresel ısınma, ekolojik dengenin bozulması ve istilacı türlerde -burası önemli- yaşanan artış da denizel kaynakların ve çeşitliliğin azalmasına sebebiyet vermektedir. Kıyı yerleşim bölgelerinde nüfusun artması, denetimsiz ve bilinçsizce yapılan atık yönetimleri sebebiyle evsel ve endüstriyel kirlilik günümüz ve gelecek nesillerin deniz kaynaklarını ciddi manada tehdit etmektedir. Dünyada kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklar artmakta ve bunun sonucunda iklimlerin değiştiğine şahit olmaktayız. Bu iklim değişiklikleri denizleri ve dolayısıyla deniz canlılarını da olumsuz şekilde etkilemektedir. Çevre kirliliği, küresel ısınma ve yanlış avlanma gibi nedenler canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan doğal şartların bozulmasına neden olmaktadır. Bu durum denizlerdeki yaşamın azalmasına ve hatta bölgesel olarak bitmesine dahi sebep olabilecektir. Bunların yanında, deniz ve iç sulara çeşitli yollarla ulaşan ve buradaki türlerin besin kaynaklarını ve habitatını olumsuzca etkileyen bazı istilacı türler Türkiye'de son yıllarda gözlenen önemli problemlerdendir.
Değerli arkadaşlar, deniz kaynaklarını kapsayan ekosistemin devamlılığı için, deniz canlılarını tehdit eden aşırı avcılığın yanında, insan kaynaklı çevre kirliliğine ve ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkileyen faktörlere karşı önlemler alınmalıdır. Bu kaynakların gelecek nesillere ulaşmasını sağlamak, bu kaynakları gelecek nesillere ulaştırmak hepimizin görevidir. O sebeple, gerçek, bilimsel ve köklü bir çözüm için konu tüm boyutlarıyla ele alınmalıdır. Çevreyi, denizleri, iç suları gözetmek; doğal döngüyü kötü etkilemeyecek biçim ve düzeyde avcılık yapmak; deniz ürünlerinin dondurma, depolama ve dağıtım süreçlerini sağlıklı ve sürdürülebilir olarak yönetmek gerekmektedir. Tüm bu unsurlar birlikte ele alınmalı ve devletin gözetim ve denetiminde planlamacı bir yaklaşımla gerçekleştirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, Su Ürünleri Kanunu günün ihtiyaçlarına göre güncellenmeli, yasa dışı avcılık önlenmeli, av gücü optimize edilmeli, Su Ürünleri Veri Toplama Sistemi'ndeki yetersizlikler giderilmeli, uluslararası sularda, başka ülke kara sularında Türk balıkçılar tarafından yapılan avcılık desteklenmeli, avcılıkta kota uygulamasına geçilmeli ve bölgesel balıkçılık uygulanmalıdır. Su ürünleri kaynaklarının korunması ve geliştirilmesi için ülkesel balıklandırma faaliyetleri geliştirilerek tek elden yürütülmeli, sucul biyoçeşitlilik korunmalı ve geliştirilmeli, istilacı türlere karşı etkin mücadele yapılmalı, iklim değişikliğinin su ürünlerine olası etkilerine yönelik politikalar geliştirilmeli ve su kaynaklarındaki yapılaşmaların sucul ekosisteme olan etkileri önlenmelidir.
Değerli arkadaşlar, Karadeniz Bölgemizin en önemli geçim kaynaklarından biri tabii ki balıkçılıktır. Bu manada, balıkçı tekneleri bölgemizin yüzen fabrikalarıdır. Bir teknede 30-40 kişi, bazen daha da fazla kişi istihdam edilmektedir. Ancak, balıkçılık sektöründe yaşanan sıkıntılar ve yasaklar nedeniyle bölgemizde balıkçılık yapan vatandaşlarımız zor günler geçirmektedir. Karadeniz'e kıyısı olan ülkelere bakarsak balık boyu limiti en yüksek olan ülke bizim ülkemizdir. Balıkçılarımız bu durumdan muzdariptirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Teşekkür ederim.
Diğer ülkelerin, ülkemizde uygulanan balık limitinin altında balık avlanmasına müsaade ettiğini, bu sebeple de birçok mağduriyet yaşandığını balıkçılarımız ifade etmektedirler. Ayrıcalık yapıldığını söylüyor balıkçılarımız; eşit ve hakkaniyetli avcılığın yapılmasını talep ediyorlar. Balıkçılarımız binbir türlü sıkıntı içerisinde teknelerini ve çalışanlarını ayakta tutmaya çalışıyor, "Stokları koruyacaksak hep beraber koruyalım, başka bir devlete elimizdeki ekmeği kaptırmayalım." diyorlar. Seçim çevremde konuştuğum balıkçılarımız, her yıl hamsinin boyunun küçüldüğünü, buna da Gürcistan ve Abhazya bölgesinde yapılan avcılığın sebep olduğunu ifade ediyorlar. Bir an önce, Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerle bir araya gelinerek ortak bir uygulamaya geçilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Zamanım çok azaldı, hepinize teşekkür ediyorum.