| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 76 |
| Tarih: | 21.03.2023 |
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, depremin ardından ikinci bir felaketle karşı karşıyayız -şu an sıralar boşaldı ama- özellikle Antakya ve deprem bölgesinin hepsinde ciddi bir moloz tehdidiyle karşı karşıyayız. Yaklaşık 394 enkaz kaldırılmış Antakya'da -bunlar resmî veriler- ve 35.210 kamyon hafriyat döküldüğünü söylüyorlar. Uzmanlar bütün deprem bölgesindeki toplam moloz miktarının 50-130 milyon ton arasında olabileceği konusunda uyarıyor ama her zamanki gibi bunların hepsi kulak arkası ediliyor.
Geçen hafta, başta Antakya'daydık -ben de Antakya'daydım- ama bütün deprem bölgesindeydik ve gerçekten, gözlerimizle tanık olduk, hiç öyle televizyonlarda gösterildiği gibi değil. Burada da -AKP Grup Başkan Vekilinin demin dediği gibi- öyle uzaya gitmekten falan bahsediyorlar, Togg'dan bahsediyorlar, bizzat sahada insanların ve doğanın katledilmesinin karşısında tutum alsalar, oturup da molozların doğaya ve insanlara zarar vermeden nasıl kaldırılacağına kafa yorsalar hayırlı bir iş yapmış olabilirler. Kimi yerlerde ceset kokuları var, gerçekten, Antakya'ya girdiğiniz andan itibaren ciddi bir sisle karşılaşıyorsunuz yani toz bulutuyla karşılaşıyorsunuz; sis dediğim o. Onun dışında, daha enkazlar kaldırılmış değil, sadece yolları açacak şekilde enkazlar kaldırılmış durumda, hatta hiç müdahale edilemeyen enkazlar var ve oralardan ceset kokularının geldiğini gördük.
Peki, bu enkaz kaldırma çalışmalarında herhangi bir tedbir var mı? Hayır, o da yok, iş güvenliği tedbiri bile yok. Bırakın halkı bu konuda uyarmayı ve doğaya zarar vermeyecek birtakım önlemler almayı, bizzat hafriyat çalışmasında çalışan, enkaz çalışmasında çalışan işçilerin hiçbir şekilde maske bile takmadığını gördük -maske bile yok- hiçbir şekilde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmıyor. Evet, seçim yaklaştı, seçimin yaklaşmasıyla birlikte hızlıca enkazlar kaldırılmaya çalışılıyor, olabildiğinde hızlıca ve sulama yapılmıyor. Televizyonlarda itfaiye araçlarının suladığını görüyorsunuz ama alanda böyle bir şey yok, herhâlde sadece ekranlara göstermek üzere yapılan birtakım işler var.
Yine, enkazlar üstü açık hafriyat kamyonlarıyla götürülüyor, üstüne branda bile örtmeye herhangi bir şekilde teşebbüs edilmiyor ve enkaz kaldırma çalışmalarına katılan işçilerin, başta onlar olmak üzere, dediğim gibi, ciddi anlamda kanser riskiyle karşı karşıya olduğunu görüyoruz.
Onun dışında, bulduğunuz her çukur, dere yatağı, yamaç döküm sahası değildir arkadaşlar, buralara kamyonlarca molozu boca etmek de depolama değildir. 10 ili etkileyen deprem sonrasında yıkılan binalardan çıkan moloz ve atıklar çevreye rastgele boşaltılıyor; bunu biz Antakya'da gördük. Mesela, Altınözü kara yolu üzerinde maden sahası var, en yakın yerleşim yeri 3 kilometre; burada molozlar dökülüyor. Yine, Antakya Narlıca köyünde, tepede, ormanlık alanın içinde zeytin ağaçları var, zeytin ağaçları artık gıpgri; buralara moloz dökülüyor. Yine, Samandağ'da Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğünün koruması altındaki Milleyha sulak alanı ve AFAD'ın Samandağ'da kurmuş olduğu çadır kentin hemen yanına molozlar dökülüyor. Üstelik, henüz yerleşimlerde mevcut altyapının enkazının kaldırılmasına da başlanmadı, asıl asbest tehlikesi o zaman olacak. İlgili uzman derneklerinin ve uzmanların bizzat denetiminde olmadan 1 metrekare bile kazı yapmamanız gerekiyor, yapılamaz. Yıkım, taşıma, boşaltma esnasında havaya, toprağa ve suya çok sayıda kimyasal karışıyor; bilim insanları bunu üstüne basa basa söylüyor. Çok ciddi kanser riskiyle karşı karşıyayız ve deprem bölgesinde özellikle bir kuşağı kaybedeceğiz; bunun uyarısını bir kez daha yapmış olalım.
Üstüne üstlük sadece deprem bölgesi değil, tarım arazilerinin yoğun olduğu bölge olduğu için memleketin dört bir yanında bütün halklarımız tehditle karşı karşıya.
Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansının verileri var bu konuda, kanserojen maddeler listesinde "kesin kanserojen" tanımlamasında 1'inci grupta yer alıyor asbest ve Türkiye'de, maalesef, 2013 yılında yasaklandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
OYA ERSOY (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Evet, özellikle kamu binaları dâhil olmak üzere, 2013 yılından önceki binaların hepsinde bu kullanılıyordu. Ve enkaz kaldırma çalışmasının kesinlikle bilime uygun bir şekilde -ki o şekilde yapılsa bile tamamen etkilerinin sıfıra indirilemeyeceği çok açık- yapılsa bile bu risk devam edecek, onu bile bile söylüyorum, hele ki bu kadar gayrinizami yapıldığı takdirde çok daha büyük risk oluyor.
İkinci bir afetle doğanın, canlıların, insanların karşılaşmaması için ekoloji örgütlerinin taleplerine kulak verin. Kimyasal tehlikeye, ekolojik yıkıma karşı ekoloji örgütleri, bilim insanları uyarıyor, diyorlar ki: "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başta olmak üzere, kamu kurumları, ekoloji örgütleri, meslek odaları ve bilim insanları hep birlikte bu enkaz konusunda şeffaf işleyen bir süreci birlikte işletelim."