GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/3959) esas numaralı Geri Dönüşüm Çalışanlarının Şartlarının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/205) münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:76
Tarih:21.03.2023

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gün içinde hepimizin, pencerelerimizden dışarıyı seyrederken, araçlarımızla seyahat ederken, yürürken çok sıklıkla karşılaştığı bir manzara var; 7'den 70'e, zor koşullarda, çöpleri karıştıran, oradan ekmeğini kazanan 500 binin üzerinde yurttaşımız var, bunlar emek sömürüsünün son halkası. Maalesef yok sayılan, görmezden gelinen, aileleriyle birlikte 2 milyonluk bir nüfusa sahip büyük bir kitle ve bunlar ekmeklerini sadece ve sadece çöpten kazanıyorlar ama asla gelecekleri yok, asla, gelecekleriyle ilgili ne umut yeşertebiliyorlar ne de hayal kurabiliyorlar çünkü yoklar, devletin hiçbir kaydında yoklar, hiçbir sosyal güvenceleri yok. Hiçbir şekilde sosyal güvenceleri olmadığı gibi müthiş bir sağlık sorunuyla uğraşıyorlar. Düşünün, o çöpleri karıştıran yurttaşlarımız tetanos gibi, hepatit gibi, tüberküloz gibi birçok hastalığa maruz kalabiliyorlar. Üstüne üstlük gün içinde yüzlercesi hakarete, dayağa, zulme uğruyor ve bir de içler acısı bir durum var ki bu insanlara zaman zaman hırsız muamelesi yapılıyor ama bunlar çok onurlu insanlar. Eğer hırsızlık gibi bir düşünceleri olsa gün içinde on beş, on altı saat o çöpleri karıştırırlar mı, oradan günde sadece birkaç yüz lira bir gelir elde ederek çocuklarının, aile bireylerinin karnını doyurmanın derdine düşerler mi? Onun için onurlular ama her türlü hakarete maruz kalıyorlar.

Benim vermiş olduğum bu kanun teklifi, işte, 2 milyonun üzerindeki bu insanlara karşı insani ve vicdani sorumluluğumuzu yerine getirmenin bir aracı olmalı. Bugüne kadar hiçbirimiz, hiçbir grup bu kitleyi görmezden geldi, âdeta yok saydık. Ama şimdi, bu kanun teklifine olumlu yaklaşan grup ve milletvekilleri bu saatten sonra bu insani ve vicdani sorumluluklarını yerine getirdikleri için, bunu reddedecek olanlar bu saatten sonra bu insanların uğradığı zulme, hakarete, haksızlığa, saygısızlığa maruz kalacaklar ve onlar o vicdanların hesabını mutlaka bir gün verecekler. Bu bir fırsat.

Peki, ne yapmalı? Bu insanların daha iyi koşullarda o işleri yapmasını sağlamalıyız yani bunların bir iş tanımını yapmak zorundayız, bunların iyi sağlık koşullarında o işlerini yapmalarını sağlamalıyız. Düşünün, iptidai yöntemlerle, ilkel birtakım "çekçek" diye nitelendirilen araçlarla, çöpler karıştırılıyor ama bunlar çok daha teknik, çok daha bilimsel, çok daha nitelikli araçlara kavuşturulamaz mı ya da daha iyi hijyenik koşullarda -eldiveniyle, maskesiyle, iş elbisesiyle- çalıştırılamaz mı? Bunlar sigortalı yapılıp, vergi mükellefi yapılarak en azından emeklilik hayallerini, geleceklerini garanti altına alabilecekleri bir dünyayı yaratma hesabı yapılamaz mı? Bunları bu Meclis sağlayabilir.

Bakın, değerli milletvekilleri, bütün bunları yaptığımızda bu ülkenin bütçesine zerre kadar bir yük gelmeyecek ama nitelikli hâle dönüştürülen, daha sıhhi koşullarda, sağlıkları düşünülerek ve birçoğunun okulun önünden dahi geçemeyen çocukları olduğunu da düşünürsek, eğitimleri de dikkate alınarak bir düzenleme yapılırsa inanın bütçeye hiçbir yükümlülük getirmeyecek, aksine bu ülkenin ekonomisine çok daha büyük katkılar sağlayacaktır bu kardeşlerimiz.

Peki, ne yapılıyor? Bu insanlar sömürülüyor. Kimler tarafından? Aracılar tarafından. Kimler tarafından? Bu insanlar, sadece o gün içinde kazanıp karnını doyurmak zorunda kalan bu insanlar o çöpleri karıştırırken elde ettikleri ahşap, metal, plastik ve benzeri gibi ürünlerin geri dönüşümünü sağlarken günlük kazanıp günlük karınlarını doyuruyorlar, asla günlük kazandıklarının üzerine bir şey artırma şansları yok çünkü emek sömürüsü çok derin orada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Ucuz aracılar eliyle günde birkaç yüz lirayı kazanarak hayatlarını idame ettiren bu kesimin sadece ve sadece alacakları birkaç kuruşla günlerini geçirecekleri için hiçbir garantileri yok. İşte bugün, bu Meclis, 27'nci Dönemin sonuna yaklaşırken Türkiye'nin 2 milyon insanının, çoluğuyla çocuğuyla, yoksul, çaresiz, bitap düşmüş bu insanların çaresizliğine çözüm üretebilir.

Bu kanun teklifine destek verirseniz 27'nci Dönemin sonunda huzur içinde "Biz de 2 milyon insanın derdine derman olduk, onları yaşanabilir bir nitelikli hayata kavuşturduk." huzuru içerisinde buradan ayrılırız diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.