| Konu: | ELEKTRİK PİYASASI KANUNU VE TÜRKİYE RADYO-TELEVİZYON KURUMU GELİRLERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 13.03.2013 |
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu Tasarısı'nın geçici 8'inci maddesinde değişiklik yapılması önergem üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, son on yılda ülkemiz dünyada finansman açısından bolluk yaşamasına, Mecliste çoğunlukla tek parti iktidar olmasına karşın bu elverişli dönem kaçmıştır. Ülkemizin gelişmesi ve vatandaşlarımızın mutluluğu adına hiçbir kalıcı reform yapılmamıştır. Bu nedenle, vergi gelirlerinin, başta enerji ürünleri olmak üzere yüzde 70'i dolaylı vergilerle toplanmaktadır.
AKP ülkeyi iyi yönetemiyor. Evlerde 13 euro sente ulaşan elektrik fiyatlarıyla dünyanın en pahalı -Bakanım az önce söyledi ama- 11'inci ülkesiyiz. Ülkemizde üretilen elektriğin yüzde 46'sı doğal gazdan, yüzde 12,2'si ithal kömürden elde edilmektedir. Fuel oil gibi diğer ithal kaynakları da sayacak olursak tüm elektrik üretimimizin yüzde 70'i ithal girdilerle gerçekleştirilmektedir. Bu da ülkemizin yaklaşık 42 milyar dolar dışarıya para aktarması anlamına geliyor. 1990 yılında yüzde 48,1, 2011 yılında yüzde 27,6 yerli kaynaklarla elektrik üretilirken her geçen gün yerli kaynaklarla elektrik üretimi düşmüş, dışa bağımlılık da o oranda artmıştır. Bu da şunu gösteriyor: AKP'nin dış kaynaklara sığınmanın dışında bir enerji politikasının olmadığını. 2008'de yüzde 14,4 olan kayıp kaçak oranı 2011 yılında yüzde 25,1'e yükselmiştir. Bu kayıp ve kaçakları önleyin bari, hiç olmazsa, böylelikle ülkemizin 15 milyar dolarını kurtarmış olursunuz.
TEDAŞ bu yılbaşından itibaren elektrikte 14,76 indirim yaptı. AKP, bu düşüş meskenlerde en az 11,13'lük indirime denk gelmesine karşın fiyatlarda hiçbir indirim yapmamıştır.
Termik santrallerin kuruluş ve yer seçimleriyle ilgili ÇED süreci ülkemizde yeterince dikkate alınmamaktadır. Hava kirliliği, kül atık barajlarının çevrede oluşturduğu partiküller ve yer altına sızan kimyasal atıklar sonucunda ülkemizde kanser hastalıklarının arttığı görülmektedir. Özellikle de emisyon hacmi verilerine hiç dikkat edilmemektedir. Bir termik santralin ortalama yirmi otuz yıl ömrü olsa da, ülkemizde bu altmış yetmiş yıla kadar kullanılmaktadır. Termik santrallerin 50 kilometre yarı çaplı çevresinde yaşayan vatandaşlarımızın, tedbir alınmadığı takdirde ömürlerinin otuz otuz beş yılı çalınmakta, dolayısıyla da erken ölümler gerçekleşmektedir.
Örnek vermek gerekirse EÜAŞ'a ait Çanakkale Çan -kendi ilçemde olan- 18 Mart Termik Santrali'nin yer seçimi zamanında doğru yapılmamıştır. Kül barajları projeye uygun bir şekilde yapılmamıştır. Kazanlarda uygun kömür kullanılmadığı gibi kireç taşı da yeteri kadar kullanılmamıştır. Bu nedenlerden dolayı Kazdağları ve Çanakkale'miz olumsuz etkilenmektedir ve
etkilenmeye de devam edecek. Emisyon hacmi bu santralden başka santralin kurulmasına izin vermemesine rağmen 1600 megavat gücünde Bekirli Termik Santrali kurulmuştur. Bu da yetmiyormuş gibi Karabiga'da 1.320, Kirazlıdere'de 671 ve 660 megawat gücünde, Lapseki Adatepe'de bunlara eş değer termik santralin ithal kömüre dayalı kurulması için izin verilmiştir.
Şimdi, soruyorum: Çevreye ve tarihe saygınlık bu mudur? Termik santrallerle ilgili yer seçimi hangi kıstaslara göre yapılmıştır? Acaba "Vatandaşı ikna et, tarlayı al, gel, ben hemen izin veririm." anlayışı mı hâkimdir? Yine yargıdan kaçıyorsunuz. Çevre kanunlarına riayet etmeden üç yıl, yani 2018'den 2021'e kadar, 2023'teki hedefleriniz çevreyi kirleterek ve özelleştirilmiş bu firmaları koruyarak mı geçecektir? Bu geçici 8'inci madde, Anayasa'mızın 56'ncı maddesine, vatandaşın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına ve Avrupa Birliği'yle yapılan anlaşmalara da aykırıdır. Gelin, yargıyı baypas etmeyelim; gelin, insanlarımıza kıymayalım; gelin, çevreyi katletmeyelim. İnsan ve çevre her şeyin üstündedir.
Önergemizi desteklemenizi bekliyor, en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)