| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 22.03.2023 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; asrın felaketinde vatandaşımızı dondurucu soğukta, açıkta bırakan Kızılayın çadır ve erzak satışına ilişkin grup önerimiz üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, içimizi yakan depremler ve sel felaketi nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kere daha Cenab-ı Allah'tan rahmet, yaralılarımıza şifa, yakınlarını yitiren ailelerimize sabırlar diliyorum.
Ülkemiz 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli olan bir felaket zinciri yaşamaya başladı. Ardı arkası kesilmeyen depremler, sel felaketi on binlerce vatandaşımızın hayatını yitirmesine neden oldu. Felaket zincirine bir halkayı da yirmi yıldır bu ülkenin başında olan iktidar ve afet zamanında görev başında olması gereken kurumlar ekledi; hem de göz göre göre hem de insafsızca hem de vicdansızca. İhmal, iş bilmezlik, aymazlık ve vicdansızlık felaketi en az deprem kadar içimizi yaktı kavurdu. Deprem felaketinde enkaz altında kalan vatandaşlarımız gibi, iktidar da AFAD da ve en acısı, en güvenmemiz gereken Kızılay da enkaz altında kaldı. Depremin neden olduğu enkaz elbette kaldırılır ama Kızılayın gönülleri yıktığı enkazı nasıl kaldıracaksınız?
Bu millet AK PARTİ'sinin tüccarlığına yıllarca tanık oldu. Kendi tüzüğünde Türkiye Cumhurbaşkanının yüksek himayeleri altında görev yaptığını hükme bağlayan Kızılay da ne yazık ki tüccarlığa başlamış, onu da bu felaket anında gördük; sadece "Yazıklar olsun!" diyoruz. Her türlü afet ve felakette kapasitesi dâhilinde müdahalede bulunmak, geçici barınma ve geçici beslenme sağlamak ve sağlık hizmetlerine destek olmak; bunlar Kızılayın görevleri. Peki, afette kapasitesi dâhilinde geçici barınma ve beslenme desteğinde bulunması gereken Kızılay ne yaptı? Depremin ardından üç gün geçtikten sonra, "Ahbap" isimli yardım kuruluşuna 46 milyon lira tutarında 2.050 adet çadır ve 4 kişilik ailenin 3 öğünlük yemeğini karşılayan, bir yıl bozulmayan 30 bin adet gıda sattı. Sadece Ahbapa mı? Türk Eczacıları Birliğine de isteyen başka kuruluşlara da ve sadece çadır değil, erzak da ikinci el kıyafet de sattı. Afetlerde beslenme hizmetlerinin ana sorumlusu olan Kızılay nasıl erzak satar, aklınız alabiliyor mu? Barınma hizmetlerinde destek kuruluşu olması gereken Kızılay nasıl çadır satar, mantığınız kabul ediyor mu? Ey Kızılay yöneticileri, size soruyorum: Hiç utanmaz mısınız? Yurt dışından birçok yardım kuruluşu, birçok gönüllü hem enkaz kaldırma hem de insani yardım konularında destek sağlamak üzere ülkemize geldi, hem de çadırlarıyla, erzaklarıyla, ilaç, hijyen ve sağlık malzemeleriyle geldi. El âlem yardım getirirken siz elinizdeki çadırları pazarladınız, hiç yüzünüz kızarmadı mı? Hatırlayın, deprem olduğu günler kış aylarının en soğuk günleriydi. Vatandaşlarımızı eksi 15, eksi 20 derece soğukta dışarıda bekletirken hiç mi vicdanınız sızlamadı? Kızılayın önceliği nedir? Kendi alan koordinatörünüz söylüyor: "Afette insanlara istediği kadar gıda verebilirsiniz ama bir aileyi yağmurun altında yemek yerken düşünemezsiniz. O yüzden, öncelikle insanlara bir barınma sağlamalıyız. Onları çadırın içine almamız gerekiyor. Birinci önceliğimiz budur." Nerede kaldı sizin önceliğiniz! Kızılayın, elindeki çadırları milletine hibe edecek gücü yok mu? Vatandaşımız ne parasını ne kanını Kızılaydan esirgemez, hiçbir zaman da esirgemedi. Her felakette kuyruklar oluşturarak kan veren, verilen IBAN'lara bağışlarda bulunan vatandaşlarımız yine üzerine düşeni yaptı. Niçin? Vatandaşımız aç açık kalmasın diye, kan bulunamadığı için vatandaşlarımız ölmesin diye ama bizim feraset sahibi milletimizin Kızılay sayesinde kanı da satılık, bağışlarla alınan erzakı da satılık, çadırı da satılık. Ahbap çadırları neden aldı ya da çadırları sattığınız diğer kuruluşlar? Vatandaşımızın acil barınma ihtiyacı için. Ahbap yardım kuruluşu ise siz nesiniz? Felaketten rant devşiren bir şirket mi, felaketi ganimet sayan bir zihniyet mi? Paranın gücü insanın hayatının yerini alamaz ama Kızılayın bu yönetimi, Türk Kızılayını, paranın gücüyle insanını yalnız bırakan bir anlayışa mahkûm etmiştir. Soruyorum size: Türk Kızılayı 2020 yılında Suriye rejiminden kaçanlar için lojistik üs kurmadı mı? Kurdu. Suriye'ye günlük minimum 6 tır yardım göndermedi mi? Gönderdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlıyorum.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Hatay'daki lojistik merkezin kapasitesini ise bağışlarıyla birlikte yüzde 95'e ulaştırmadı mı? Ulaştırdı. Şimdi nerede bu Kızılay? Deprem felaketinde, öncelikli görevler yerine ticari faaliyette bulunan Kızılayın topladığı bağış ve yardımları nereye kullandığınızı sadece biz mi merak ediyoruz? Kızılay, Devlet Denetleme Kurulu denetimine tabi; en son ne zaman denetlendi? Yabancı denetim kuruluşu denetliyor, orada da açık var, orada da bilinmezlik var. Bu ülke, ne bu yönetimi ne de bu yönetimin uzantısı gibi hareket edenleri hak etmiyor.
Hepiniz gideceksiniz, çok az kaldı.