GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 14 MART TIP BAYRAMI NEDENİYLE
Yasama Yılı:3
Birleşim:78
Tarih:14.03.2013

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Esasında Sağlık Bakanımız burada bulunacak, sizlerle bu görüşmeyi bizzat kendisi yapacaktı ancak Sayın Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu Beyefendi, 14 Mart Tıp Bayramı münasebeti ile İstanbul'da düzenlenen bir programa katılmasından dolayı, burada bulunamadılar. Onun adına ve Hükûmetimiz adına 14 Mart Tıp Bayramı'yla ilgili görüşlerimizi paylaşmak üzere huzurlarınızdayım.

Bugün 14 Mart 2013. Tam yüz seksen altı yıl önce, 14 Mart 1827'de ülkemizde modern anlamda ilk tıp fakültesi kuruldu. İlk Tıp Bayramı ise 14 Mart 1919'da Birinci Dünya Savaşı sonrası işgal altındaki İstanbul'da işgal kuvvetlerine karşı tepki gösteren tıp öğrencileri tarafından kutlanmıştır.

Cumhuriyetimizin kuruluşunu izleyen yıllar içinde yeni tıp fakülteleri kuruldu ve yeni nesil tıbbiyeliler eliyle ülkemiz sağlık hizmetlerinin yaygınlığı ve kalitesi açısından dünya standartlarına ulaştı. Ülkemiz, son on bir yılda sağlık hizmetlerinin daha planlı, daha kaliteli, daha ulaşılabilir, daha insan odaklı olması yolunda ciddi mesafeler katetti. Hasta memnuniyeti geçmiş dönemlerle kıyaslanmayacak düzeyde yükseldi. Evet, Hükûmet olarak "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." düsturuyla vatandaşımızın memnuniyet grafiği ile sağlık çalışanlarımızın memnuniyet grafiğini birbirine paralel bir hâle getirmek için elimizden gelen çabaları gösterdik, göstermeye devam edeceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumla, bireyle, insanla sağlık çalışanları arasında bir sevgi ilişkisi kurmak, en azından sistemler kadar kıymetli, en azından teknoloji kadar kıymetli, en azından tedavi edici şartlar kadar kıymetlidir. Çünkü sağlık çalışanları doğrudan insanla muhatap olmaktadır ve  bu kişiler bu nedenle de büyük bir görevi ifa etmektedir. Dolayısıyla, sevgi ilişkisini geliştirmek çok önemlidir. Diğer mesleklerden ayrı olarak varlığına kutsallık atfedilen yegâne meslek hekimliktir çünkü özü, insana karşılıksız ve beklentisiz hizmettir, fedakârlıktır. Zaman mefhumu gözetilmeksizin kapısı çalınan, hastasının ızdırabını dindirmeden mesaisini bitirmeyen hekimlerimiz için hekimlik bir meslek değil, bir yaşam biçimidir. Yakınlarını kaybettiği hâlde yaralılara yardım için hastaneye koşan ve "Yasımı daha sonra tutacağım." diyen hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımızın göz yaşartan fedakârlıklarını unutmamız mümkün değildir.

Geride bıraktığımız on bir yıl boyunca uygulamaya koyduğumuz, başarı ile hayata geçirdiğimiz her proje, hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın emeği, desteği ve olağanüstü gayretiyle başarıya ulaşmıştır. Bu süre zarfında hastanelerin birleştirilmesini gerçekleştirdik ve bu birleştirme hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın katkılarıyla büyük bir başarıyla sonuçlandı. Dün, farklı hastanelere giden insanlarımız, farklı sağlık muamelesi gören insanlarımız, artık, Türkiye'nin neresinde olursa olsun eşit muamele görür hâle geldi ve herkes sağlığa erişim konusunda aynı imkâna kavuştu. Tabii, bu, hekimlerimizle, sağlık çalışanlarımızla birlikte attığımız büyük bir dönüşüm, büyük bir değişim projesidir.

SGK'nın kurulmasıyla, SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığının yeni bir şekle dönüştürülmesiyle beraber, sağlık alanına da bunun yansımaları oldu. Özellikle, SSK'lı olan insanlarımızın karşılaştıkları zorluklar artık tarihe havale edildi. SSK hastanelerinin deposundaki ilaç kadar tedavi gören, ülkenin eczanelerine gidemeyen insanlarımıza bütün eczanelerin, bütün hastanelerin kapıları açıldı ve bu noktadaki eşitsizliğe, sosyal hukuk devletine aykırı olan uygulamalara son verildi. Tarihî bir adım burada da yaşandı.

Tabii, bütün bunlar ve başka pek çok sağlık hizmeti elbette ki hekimlerimizle, elbette ki diğer sağlık personelimizle beraber yapıldı. Onların katkısı, onların özverisi, onların çalışması ve bu yeni projelere  uyum göstermesi, sahip çıkması olmamış olsaydı, bu projeler belki beklenen başarıyı gösteremeyebilirdi. Bu başarı Hükûmetimizin dönüşüm idaresi kadar, bu irad sahip çıkan sağlık personellerimizin ve sağlık çalışanlarının, hekimlerimizin olduğunu buradan özellikle ifade etmek istiyorum. Ben bu vesileyle bugüne kadar, Türk tıbbına hizmet eden bütün hekimlerimize, insanımıza hizmet eden hekimlerimize, sağlık personelimize huzurlarınızda bir kez daha gönülden teşekkür ediyorum. Hakk'ın rahmetine kavuşmuş olanları rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyorum. Hâlen görevde olanlara, bundan sonraki çalışmalarda da gönül dolusu başarılar diliyorum. Türkiye'nin attığı adımlara onların verdikleri desteklerle, bugün Türkiye çok başka, ama çok başka bir noktada bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, dönüşüm projelerinin içerisinde bir yandan kast sistemini kaldıran adımımız önem arz ederken öte yandan başka adımlar da bu önemi daha da önemli bir hâle getirmiştir. Örneğin, Türkiye'de, yıllar yılı konuşulur, tartışılır dururdu genel sağlık sigortasının hayata geçirilmesi ama bir türlü hayata geçirilememişti. Hükûmetlerimiz döneminde, genel sağlık sigortası hayata geçirildi ve bu noktada, insanlarımız büyük bir imkâna kavuşturuldu. Zorunlu sağlık sigortası primini ödeyemeyecek durumda olan vatandaşlarımızın primlerini devlet ödemeyi üstlendi. Böylece, ülkemizde, genel sağlık sigortası kapsamında olmayan bir tek vatandaşımız dahi kalmadı.

Yine, bununla beraber ve paralel bir başka adımımız, 18 yaşını doldurana kadar, zengin olsun fakir olsun, herhangi bir güvencesi olsun olmasın, bütün insanlarımızın sağlık giderlerinin devlet tarafından karşılanması adımıdır ki bu da Türkiye'miz açısından tarihî bir adımdır, bu da başka bir değişimi beraberinde getirmiştir.

Eskiden, televizyonlarda çocuklarımızı çıkarırlar "Bunların tedavisi için şu kadar yardıma ihtiyacımız var." diye haberler olurdu, Türk filmlerinde sahneler olurdu. Allah'a şükürler olsun, artık, böyle haberler de yok, böyle sahneler de yok. Zira devlet, hasta olanın imdadında, yanı başında, bütün imkânlarıyla şefkat elini onlara bugün uzatıyor, bugün onlara sahip çıkıyor. Bu noktada, Türkiye'nin hiçbir yerinde, sağlıktan yararlanamayan tek bir insanımız dahi kalmamış durumda. Böylesine kapsamlı, böylesine büyük bir adım, bu değişim projeleri içerisinde atıldı.

Bir başka husus, yine sağlıkla alakalı. Memur hastalandığı zaman veya başka birisi hastalandığında sevk zinciri vardı. Sevk edenin tıpla ilgili bir birikimi yok, o izin verirse, o sevk zinciriyle gidip muayene olabiliyordu ama vermezse, başka tür sıkıntılara yol açıyordu. Şimdi, sevk zincirleri de artık tarihe kavuştu. İnsanlarımız nüfus cüzdanıyla gittiği zaman, kendilerine bütün kapıların açıldığını görüyor, amirlerin sevk zinciri olmadan, derdinin dermanını aradığında, ona cevap veren bir mekanizma da ne yapıldı? Hayata geçirildi, bir başka adım da burada, sağlıkta atılmış oldu.

Yine, ilaç fiyatlarında çok büyük rakamlar vardı. Hatırlarsanız, her eczaneye gittiğinizde, aldığınız ilacın üzerinde üst üste yapıştırılmış fiyat etiketlerini görürdünüz, âdeta bir ilacın kutusu kadar da onun üzerinde fiyat etiketi vardı. Her gün zam, her gün zam, her gün zam, ilaç fiyatları alıp başını gitmiş, insanlarımız tedavi için gittiği zaman, o ilaçlardan hangisi zaruriyse onu soruyor eczacıdan, bir kısmını alıyor, bir kısmını alamıyordu. Şimdi fiyatlar konusunda da büyük bir değişim ortaya kondu ve ilaç fiyatları büyük oranlarda ucuzlatılarak ve bu noktada SGK'nın kapsamı da genişletilmek suretiyle milletimizin bütün ihtiyaçlarını karşılayabilir hâle getirdik, bu anlamda da başka bir değişim, başka bir dönüşüm yaşandı. Ben hatırlıyorum, 2003 yılında, benim kendi ilimde, bir ilçemizde bir uzman hekim vardı, tayini çıktığı zaman ilçe halkı yürüyüş yapmıştı, "Bir tane uzman hekim var, başka hekimimiz yok, onun da tayini çıktı." diye yürüyüşe geçmişlerdi. Zira, hekim ihtiyacımız da, uzman hekim ihtiyacımız da had safhadaydı. Attığımız adımlarla, aldığımız tedbirlerle bu süre içerisinde hekim sayılarımızı da, uzman sayılarımızı da artıran çalışmalar yaptık. Şu anda Türkiye'nin her yerinde uzman hekimlerimiz bulunmakta, olmayan yerlerin sayısı ise çok çok az bir noktaya gelmiştir.

Ayrıca, bir başka adım da Aile Hekimliği Projesi'ni hayata geçirmek suretiyle attık, tarihî bir adımdır. Yıllar yılı ülkemizde aile hekimliği projesini hayata geçirmek konuşuldu, değişik gerekçelerle bu sürekli ertelenegeldi. Ancak hükûmetlerimizin aldığı tedbirlerle, yaptığı çalışmalarla aile hekimliği hayata geçti ve bugün her bir insanımızın aile hekimi var ve onlarla irtibat kurulması ve hastalığın her aşamasında takibatın doğru bir şekilde yapılması, doğru tedavinin uygulanması bakımından da çok önemli bir başarı ortaya konuldu. Bu sistem oturdukça bundan insanlarımızın istifadesi, sağlık politikalarımızın başarısı açısından daha iyi sonuçlar ortaya çıkacağına yürekten inanıyorum.

Değerli milletvekilleri, yeni milletvekili seçildiğim dönemde hemşehrilerim bana geldiler. "Bizim BAĞ-KUR'da alacağımız var, bunu ödeyin." "Ne alacağı?" diye sorduğumda, "Tedavi olmuş serbest meslek sahibi kardeşim sağlık giderini kendi cebinden ödemiş, makbuzunu almış, BAĞ-KUR'a müracaat etmiş, parasını istiyor." BAĞ-KUR bu parayı bazen altı ay, bazen daha fazla bekletiyor ve tamamını da gerisin geriye ödemiyor. "Peki, siz, BAĞ-KUR'lu olarak prim ödüyor musunuz?" "Ödüyoruz." "Peki, neden bu para sizden alınıyor?" Memurdan alınmıyor da benim BAĞ-KUR'lu kardeşimden niye alınıyor? Maalesef, memur olunca bir kuruş para yok ama BAĞ-KUR'lu olduğunuz zaman bütün masraflarını bizim vatandaşımız cebinden ödeyiveriyor, daha sonra devletten almak için de siyasilerin kapısında kuyruğa giriyordu.

Bir başka manzara da SSK çalışanlarıyla ilgili. SSK'yla sözleşmeli hastaneler vardı, bir de sözleşmesi olmayanlar vardı. Sözleşmeli hastane var ise o zaman o hastanede yapılan tedavi giderlerini SSK ödüyordu eskiden. Ama eğer sözleşmesi yoksa -eşiniz doğum yaptı veya bir tedavi oldunuz- onunla ilgili BAĞ-KUR'lu gibi SSK'lı kardeşim de parasını ödüyor, makbuzlarını alıyor ama parayı devletten geri almak için bu da yetmiyor. Ne lazım biliyor musunuz? Bir de SSK'yı dava etmeniz gerekiyor. Mahkemeye gideceksiniz, davayı kazanacaksınız, Yargıtay aşaması geçecek ve hüküm kesinleşecek, sonra icraya koyup alacaksınız. Böyle bir saçmalık olur mu? Biz bir yandan diyoruz ki: Bütün vatandaşlarımız eşittir -Anayasa öyle diyor- bir yandan hukuk devleti diyoruz ama öte yandan tarih kitaplarında olan kast sistemini getirip fiilen uygulamada devam ettiriyoruz. Bunun da tarihe havalesini son on yıllık döneminde AK PARTİ iktidarlarının ortaya koyduğu politikalar sağlamıştır. Şimdi biz bütün bu yapıları birleştirdik. Bugün SGK'ya kayıtlı olan bütün insanlarımız, sağlık güvencesine kayıtlı olan bütün insanlarımız, ister serbest meslek sahibi olsun ister herhangi bir yerde işçi olsun, sıfatı ne olursa olsun aynı biçimde sağlık hizmetlerinden istifade ediyor, serbest meslek sahibi kardeşim cebinden para ödemiyor, SSK'lı kardeşim devleti mahkemeye vermek zorunda değil, parasını ödemeden bundan istifade edebilir noktaya getirdik. Bu da önemli bir adım, tarihî bir adım, sağlık alanındaki büyük dönüşümün önemli aşamalarından bir tanesi. Tabii, bu yapılırken?

Eczanelerle ilgili demin sözlerimin başında ifade ettim. Şimdi, bir kısım insanlarınıza siz eczanelerin kapılarını açıyorsunuz. Memursanız bütün kapılar size açık. E, BAĞ-KUR'lu cebinden verip ilacını alıyor ama SSK'lıysanız eczanelerin kapısı size kapalı, SSK hastanelerinin depolarının kapısı açık. Depoda ne kadar ilaç varsa o kadar tedavi, depoda ne kadar sağlık malzemesi varsa o kadar tedavi. Olur mu? Bu da insan, bu da insan; bu da bu ülkenin kalkınması için emek veriyor, öbürü de emek veriyor. Ama yıllar yılı bu ülkenin bazı insanlarına bütün eczanelerin kapısı açıldı, bazılarına SSK hastanelerinin depolarının kapısı açıldı ve bu eşitsizliği pek çok hükûmet geldi, gördü ama bunu değiştirmedi. Yaptığımız çalışmalarla bu da tarihe havale oldu. Artık bunu yeni nesil bilmiyor, böyle bir uygulama da Türkiye'de kalmadı. Eşit bir şekilde insanlarımızın sağlık hizmetlerinden yararlanmaları, nerede olurlarsa olsunlar sağlık hizmetlerine kolay erişebilmeleri için tarihî adımlar atıldı.

Köylere ambulans gitmezdi, köylü ambulansı bilmezdi zira, ambulans sadece şehir merkezlerine giderdi, oradan hastaları alır getirirdi, köylünün ambulans talebi de olmazdı dolayısıyla çok nadir taksi tutarak, minibüs tutarak giderdi. Tabii, karda kışta veya deniz olan yerlerde ambulans bulmak da ayrı bir sıkıntı. Bizim orada, yurt dışında çok insanımız var, birisi hastalanmıştı -lise yıllarımdan hatırlarım- o Almanya'dan gelen bir uçakla Almanya'ya götürülmüştü de insanlar iç geçire geçire "İşte devlet böyle insanına sahip çıkar. Bizimkine bakın, elin Alman'ına bakın." diye değerlendirme yapmıştı. Ama, şimdi, geldiğimiz noktada, Allah'a şükür, bugün Türkiye'mizin hem helikopter ambulansları var hem uçak ambulansları var hem deniz ambulansları var hem paletli ambulanslar var ve Türkiye'nin ulaşılamayan bir yeri yok, her tarafına, Allah'ın izniyle, ulaşan bir güce, bir kudrete, bir imkâna sahip oldu ve insanlarımız sağlık hizmetlerinden bu vesileyle daha iyi bir şekilde istifade etmenin yollarını buldu.

Özel hastanelere imkânlar verdik. Eskiden özel hastaneler sadece zenginlerin gidebileceği yerlerdi ve her yerde de yoktu ama geldiğimiz noktada Türkiye'mizin pek çok ilinde birden fazla özel hastane bulunurken özel hastanesi olmayan yerimiz de neredeyse kalmamış gibi, pek çok ilçelerimizde de bu anlamda hastaneler oluştu. Tabii, sıkıntıları yok mu, uygulamada problemleri yok mu? Var. Eksikleri yok mu? Var. Çünkü yeni bir sistem oturtuyorsunuz, bunun eksiklikleri, aksaklıkları olacaktır, önemli olan bunları ortadan kaldırıcı iradeye sahip olmak, onu da koyarak sistemi daha ileri götürmek için çalışabilmektir. Hükûmetimiz, bu noktada özel hastanelerle ilgili sistemin daha sağlıklı işleyebilmesi, daha iyi olabilmesi için tedbirler almaya, adımlar atmaya, aldığı kararları da kararlılıkla uygulamaya devam etmektedir. Bugün, ülkemizin pek çok yerinde insanlarımıza bu anlamda da sağlıktan istifade edebilme imkânını getirdik. Şimdi, şehir hastaneleri projesi devam ediyor. Geçen haftalarda yüce Meclisimizin çıkardığı kanunla bu konulardaki engeller de aşıldı, Türkiye'mizin önemli merkezlerinde şehir hastanelerini hayata geçireceğiz ve insanlarımız daha iyi bir noktaya gelecek.

Türkiye'nin her yerindeki hastaneleri dönüştüren adımlar atıyoruz, yeni hastaneler inşa ediyoruz. Tek kişilik odası, WC'si, lavabosu, refakatçi odası olan hastanelerle bütün Türkiye'nin illerini, ilçelerini donatacak adımları atıyoruz. Teknolojik donanımlarla hastanelerimizi donattık, donatmaya da devam edeceğiz. Bütün bu işleri biz, hekimlerimizle beraber, sağlık çalışanlarımızla beraber yaptık. Bütün bu değişim projelerinin bir tarafında Hükûmetin iradesi, imzası varsa öbür tarafında da hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın imzası vardır diyor, onları tekrar tebrik ediyor, teşekkür ediyor, Tıp Bayramı'nın hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)