| Konu: | Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 77 |
| Tarih: | 22.03.2023 |
ABDUL AHAT ANDİCAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 28 Şubat Salı gecesi komşumuz Yunanistan'ın Larissa kentinde bir yolcu treni yük treniyle çarpıştı; 58 kişi hayatını kaybetti, 100'e yakın kişi yaralandı. Kazanın üzerinden daha yirmi dört saat bile geçmeden Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis çıktı ve şunları söyledi: "Ne yazık ki çabalarımız böyle bir kazayı önlemeye yetmedi. Böylesine bir trajik olay yaşandığında hiçbir şey olmamış gibi davranmak ve yola devam etmek mümkün değildir." Ve istifa etti. Karamanlis'in bu sözleri siyaset açısından hepimize çok önemli mesaj veriyor ve bir temel ilkeyi ortaya koyuyor. Böylesi felaketler sonrasında hiçbir şey olmamış gibi yola devam edemezsiniz yani resmî olarak 50 bin, gayriresmî olarak ise bundan çok daha fazla vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 100 binin üzerinde yaralının olduğu, 300 bine yakın konutun hasar gördüğü, milyonlarca yurttaşımızın evinden yurdundan olduğu bir afeti "kader planı" diye geçiştiremezsiniz.
Bir koruma ordusuyla deprem bölgelerine gidip kürsünün önüne para dağıttığınız çocukları dizerek, yıkılmış bina enkazının önünde resim vermemeye özen gösterip bu büyük felaket yaşanmamış gibi davranamazsınız. Deprem afetine zamanında ve yeterli düzeyde müdahale edememiş olmanızı "Bu büyüklükteki depreme ancak bu kadar müdahale edilebilirdi." anlamına gelecek sözlerle örtemezsiniz. Depremlerde enkaz altında kalanların yüzde 95'i ilk yetmiş iki saatte çıkarılır, sonrasında sağ çıkarılabilenlerin oranının yüzde 5 olduğu gerçeği ortadayken deprem bölgelerine gidip teşkilatlarınız tarafından özenle seçilmiş vatandaş gruplarının önünde "İlk birkaç gün istediğimiz çalışmayı yürütemedik bu nedenle sizden helallik istiyorum." diyerek bu felaketten, beceriksizlikten ellerinizi yıkayamazsınız.
Değerli milletvekilleri, inancımıza göre, helalleşmek rızaya bağlı bir eylemdir. Helallik isteyen, karşı tarafa verdiği zararı önce kabul eder, sonra imkânı varsa bu zararın tamamını veya tazmin edebileceği kısmını karşılar, kalan kısmı için ise helallik diler. Bu dileği kabul ederek onaylamak tamamen isteğe kalmış bir şeydir. Helallik dileğini kabul etmeyene "Niçin bunu kabul etmiyorsun?" denmez. Geçen akşam bir televizyon programında Sayın Erdoğan'ın helallik dilemesiyle ilgili bir uygulamaya şahit oldum. Adıyaman'da Adli Tıp Kurumunda çalışan ve depremde tam 11 yakını enkaz altında kalarak hayatını kaybetmiş olan bir mühendis, meslektaşlarıyla oluşturduğu bir WhatsApp grubuna bir mesaj atıyor. Mesajı okuyorum arkadaşlar: "Bu saatten sonra helallik istesen ne istemesen ne? Elinize yüzünüze bulaştırdınız. İnsanları üç dört gün boyunca ölüme terk ettiniz. Canlarımız gitti. İnsanlar bu kadar değersiz işte. Tek düşündüğünüz milletin oyu. Türkiye güya gelişmiş bir ülkeydi. Bir deprem bile bizi bu hâle getirdiyse, Allah bilir, savaş çıksa ne olacak? Kızılay bile çadırları para karşılığı satıyorsa sizlere nasıl güveneceğiz? Ben hakkımı helal etmiyorum." WhatsApp mesajı bu arkadaşlar. Bu WhatsApp mesajının hemen ardından, çalıştığı kurum, 11 akrabasını kaybetmiş bu devlet memurunu görevden alıyor ve hakkında soruşturma başlatıyor. Deprem bölgesine üç gün ulaşamayan devlet soruşturmayı iki günde tamamlıyor ve Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu Personel Daire Başkanlığı imzasıyla, 11 yakınını, 11 akrabasını, 11 canını, 11 varlığını kaybetmiş olan bu devlet memurunun işten çıkarıldığını tebliğ ediyor. Şimdi, Sayın Erdoğan'a soruyorum: Sizin helallik isteme anlayışınız bu mu? İnsanlar sizinle helalleşmeye mecbur mu? Siz depremin ilk birkaç günü gerekli müdahaleyi yapamadığınız konusunda hiçbir sorumluluğu yüklenmeyip olayı kader planına bağlarken depremde 11 akrabasını, 11 canını kaybetmiş bir depremzedenin hiçbir hakaret içermeyen bir WhatsApp mesajıyla serzenişte bulunmaya, şikâyette bulunmaya hakkı yok mu? Bu nasıl anlayıştır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) - Hangi dinde, hangi insanlıkta, hangi vicdanda, hangi ahlak anlayışında böyle bir şey vardır?
Evet, Sayın Erdoğan, depreme yeterli hazırlık yapmadığınız, müdahalede geciktiğiniz için 50 bine yakın vatandaşımızın hayatını kaybettiği bir felakette iktidarınızdan bir kimsenin bile bir kişinin bile sorumluluğu üzerine almayıp istifaya yanaşmadığı bir ortamda "Devlet nerede?" diyenleri hain ilan ettiniz, haklarında yasal işlem başlattınız. "Hükûmet istifa." diyenleri gözaltına aldırdınız, "Hakkımı helal etmiyorum." diyenleri işten attırdınız. İşte, bütün bu uygulamalarınız sebebiyle bu yüce gönüllü millet size hakkını asla helal etmeyecek ve 14 Mayısta sizi siyaset enkazının altında bırakacak.
Saygılar sunuyorum.