GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 14 MART TIP BAYRAMI NEDENİYLE
Yasama Yılı:3
Birleşim:78
Tarih:14.03.2013

CHP GRUBU ADINA MUHARREM IŞIK (Erzincan) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Öncelikle, meslektaşlarımın Tıp Bayramı'nı kutluyorum.

Tabii, biraz önce Sayın Bakan burada konuşurken yine her zamanki gibi sağlıkta dönüşümün neler getireceğini değil, reklam kısmını anlattı. Ama, mutfakta neler var, onlardan hiç bahsetmedi.

İlk başta ilaç ödemelerinden bahsedeyim. Evet, SSK hastaneleri varken SSK'nın eczanelerinde hangi ilaçlar varsa o ilaçlar veriliyordu ama hiç değilse ilaçlarını alıyordu. Şu anda meslektaş olan arkadaşlar da herkes de biliyor bu işi. En ucuz ilaç hangisiyse o yazılıyor, o ilacın da ödenmeyeni veya olmayanı, piyasadan kalkmış olanları hangisiyse o yazılıyor. Onları da hasta eğer alacaksa farkını ödeyerek alıyor, değişen hiçbir şey yok.

SSK hastanelerine gelince: SSK hastaneleri kapandı, güzel de oldu, o kuyruklar gitti ama şu anda, kamu-özel ortaklığıyla yapılacak şehir hastanelerinden Sayın Bakanımız bahsetti. SSK hastanelerine ne diyorlardı? "Çok yığılma var, dolayısıyla, yığılmadan dolayı, hastalar buraya gidip kuyrukta bekliyor, biz bunu kaldırdık." Şimdi ne yapıyorsunuz? Şimdi de yaptığınız aynı. Eskiden hiç değilse şehirlerde bir iki tane SSK hastanesi vardı, hastalar gidiyordu. Şimdi belli bir bölgeye topluyorsunuz, 40 kilometre, 50 kilometre, 60 kilometreden gelecek hastaları oraya getiriyorsunuz ve bütün hastalar geliyor. Eskiden bir tek SSK'lı hastalar SSK'ya gidiyordu, şimdi tüm hastalar aynı hastaneye gitmiş olacak, hiç değişen bir şey yok. Tabii, bunun altında yatan rantları da şimdi konuşmak istemiyorum.

Tabii, 14 Mart Tıp Bayramı'nın ne özelliği var? Burada tıp öğrencileri, hekim arkadaşlarım, diğer sağlık çalışanları bir araya geliyorlar, dertlerini, özlemlerini anlatıyorlar, "Bunları çözelim." diyorlar, bunu umut ediyorlar. Tıp Bayramı olduğu için de iktidar yetkilileri "Tamam, çözeceğiz, size destek olacağız." diyorlar ama o Tıp Bayramı o gün unutulup gidiyor, ikinci gün yine şiddete maruz kalıyorlar, yine baskıya maruz kalıyorlar, yine her türlü hakarete maruz kalıyorlar ve bununla ilgili de hiçbir çözüm alınmıyor.

Yaklaşık dört beş ay önce arkadaşımız Ersan Arslan rahmetli olduğu zaman, buraya şiddet konusu geldiği zaman karşı çıkmıştınız daha önce, arkadaşımız öldürüldükten sonra, katledildikten sonra burada yine kabul ettiniz. Hâlen bir sonuç alınamadı, bir çözüm alınamadı. Öyle bir çözüm alıyorsunuz ki, bir de kamu spotu olarak televizyonlarda gösteriyorsunuz, doktor arkadaş orada telefonu çevirecek, güvenlikçi koşacak gelecek, arkadaşımızı kurtaracak.

Tabii, "kamu spotu" demişken, yine televizyonda dönmeye başladı, bunun altında özele sevkler yatıyor aslında. Ne var orada? Hemşire hanım, doktor beyi arıyor "Doktor bey, Mehmet Bey saat dokuzu çeyrek geçe gelecek, siz de muayene edeceksiniz." Siz de diyorsunuz ki: "Tamam, gelsin." Doktor geliyor, "Mehmet Bey, hoş geldiniz, buyurun." Nerede var böyle bir şey? Türkiye'de böyle bir şey yok. Türkiye'de sabah saat yedide yine gidiyor hastalar, yine bekliyor. Ben size rakam vereyim. Erzincan'da, geçen hafta gittiğimde 4.774 hasta vardı saat bir itibarıyla, 4.500 hasta da diğer hastanede. Bu hastalara hangi arkadaşım baksın? Çocuk doktoru arkadaşım, orada gelmiş "İstifa edeceğim." diye tutturuyor. Sebebini sordum, "300'üncü hastaya baktım, şu anda 150 hasta geride bekliyor." diyor. Bu sistemle mi sağlıktaki sorunları çözdünüz?

Tabii, on yıldır sağlıkta dönüşümü yaparken her şeyi hekimlere bağladınız. Yapamadığınız kötü şeylerin hepsinin sorumlusu hekim oldu, yaptığınız iyi şeylerin tek sorumlusu siz oldunuz. Hiçbir zaman için hekime gerekli değeri vermediniz. Bunu biz bütün uygulamalarda gördük. Sayın Sağlık Bakanımız olsun -eski Sağlık Bakanımız tabii- Başbakanımız olsun, hekimlerle ilgili her zaman için gerekli olan baskıyı yaptırdı ve "Sizi orada rehin tutacak hekime ben ne yapacağım?" dedi. Bunun arkasından, "Rehin kalktı." diyorsunuz, kalkan rehinlerde haciz geliyor bundan sonra. Artık bundan sonra, tamam, hastalar belki orada bekletilmiyor ama hacizler gelip ödemesi yaptırılıyor.

Tabii burada yaptığınız şey -her zaman dediğim gibi- sağlık çalışanlarını, özellikle hekimleri kullanarak seçmene selam gönderip orada memnuniyeti artırmak. Tabii memnuniyet demişken? "Hasta memnuniyeti 2002'de yüzde 35'ti, şu anda yüzde 70'lerde." diyorsunuz. Doğru. Kim? İşte, gidip rahat ulaşan hastaların memnun olması. Ama 2002'de bir hasta senede 2 sefer doktora giderken şu anda 8,5 sefer gidiyor. Siz bunu çok övünç meselesi olarak anlatıyorsunuz. Bir insan niye fazla gider? Sağlıklı bir insanın hastane hastane -doktor arkadaşlarıma burada soruyorum özellikle- dolaşmasına ne gerek var? Çünkü getirdiğiniz sistemle hem doktor arkadaşlarım bunaldı hem orada tedavi yapamıyorlar, dolayısıyla da başka yerlere sevk ediyorlar. Sürekli sevk zinciriyle birlikte hastaların gitmesi artıyor. Artı, aile hekimliği getirdiniz, güzel bir uygulama diyelim. Aile hekimliği geldikten sonra aile hekimlerini ne yaptınız? Köle yaptınız kendinize. Aile hekimlerini itibarsızlaştırdınız. Aile hekimlerine sevk zinciri getirecektiniz. Bir gün getirdiniz, Bayburt ayaklandı, hemen vazgeçtiniz. Niye o zaman getirmediniz zinciri? Bugün, hastanelere, özellikle acillere 500-1.000-1.500 hasta başvuruyor, hastanesine göre değişiyor. Orada kalp krizi hastasını atladığı zaman kalkıyorsunuz, hepiniz birden üzerimize geliyorsunuz ki "Doktor atladı, doktor beceremedi." 500 hasta bakan bir insanın orada, acilde kalp krizi geçireni atlamasından daha doğal bir şey olabilir mi? Bunları hiç görmeden, ama oy uğruna, vatandaşın orada ızdırap çekmesi uğruna sevk zinciri getirmiyorsunuz. Madem aile hekimi getirdiniz, aile hekimine sevk zincirini getirin de göreyim. Aile hekimi orada gerçekten tedavi edeceği hastalara baksın, diğer hastaların da sevkini yapsın, hastalar oraya rahat bir şekilde ulaşsınlar. Ama yok, sizin kafanızda olan şey "Hastalar her tarafa gidebilir." diyorsunuz, "Gittikleri zaman da nasıl olsa bizden memnun olacaklar..." Tabii, hasta gidiyor, orada biraz ızdırap çekiyor, bayağı da sıkıntı çekiyor aslında ama, dışarı çıktığı zaman, o eczaneye geldiği zaman eczanede ilacını da rahat alıyor, eskideki o sıkıntıları belki unutuyor, oradan memnun olarak gidiyor. Kemah'ta bir eczaneyi dolaşıyorum, eczaneye gittim. Eczanede arkadaşımızın biri, beni görmedi, ben geçtim oturdum, bas bas bağırıyor, bayağı da bağırıyor, bir şeyler de söylüyor. Ben arkasına geçtim sessizce oturdum. Eczacı dedi ki: "CHP'nin milletvekili geldi." Hasta -hastamız aynı zamanda bir yerde, bir köyümüzde imamlık yapıyor- döndü: "Ben, bu Hükûmetten memnunum." Biraz önce orada bas bas bağıran insan döndüğü zaman bunu söylüyor çünkü aynı zamanda bunun sonu korku toplumu da yarattınız.

Şimdi, hasta memnuniyetini biraz önce söyledim. Tabii, performans sistemiyle birlikte siz, hekim arkadaşlarımı -özellikle hekim arkadaşlarıma söylüyorum- köle yaptınız. Meslektaşlarımız köle oldu, meslektaşlarımıza bir sürü gereksiz işlem yaptırıyorsunuz. Neymiş efendim? Her şeyi farklı farklı ödüyorum. Niye paket programı yapmıyorsunuz? Bir doktor şu anda birinci basamakta baktığı zaman dâhiliye hekimine verdiğiniz para belli. ikinci basamakta verdiğiniz para belli ve bundan döner sermaye almasını istetiyorsunuz. Onun yanına getirip ek ödemeler koyuyorsunuz, gereksiz yere bir sürü tahlil istiyorsunuz, sonra da kalkıyorsunuz "Hekim paragöz, hekimler bıçak parası için her şeyi yapar." diye bir sürü karalama yapıyorsunuz. Bunlar sizin Hükûmetiniz döneminde özellikle tepe yaptı.

Tabii, şu da var, ben daha önceden söylemiştim. Bizim tek şansızlığımız hekimler olarak, bizim başımıza gelen hekim bakanlar her zaman hekim düşmanı oldular. Hekimleri koruyacakları yerde her zaman hekimlere nasıl baskı yaparız, nasıl hekimleri kendimize kullanırız diye uğraştılar. Ondan sonra da sağlıkta gelinen nokta bu oldu.

Tabii, sağlık harcamalarına bakıyoruz. Sağlık harcamalarında müthiş bir artış var ama bunların halk sağlığına dönen ancak yüzde 5'i, hekime dönen yüzde 5'i. Diğer  para nereye gidiyor? Özel hastanelere ve özel şeylere.

Tabii, özel hastaneler demişken çok başarılı sonuçlar aldığınızı söylüyorsunuz. Tabii, bu kamu -özel ortaklığının oluşmasıyla, Sayın Bakanımın çok övündüğü kamu- özel ortaklığı sonunda özelleşme. Bunu herkes biliyor ve bütün dünya bundan vazgeçmişken ısrarla ve Danıştayın bozmasına rağmen, Başbakanımızın da bağırmasıyla yeni yasayla getirdiniz, tamamen özelleştireceksiniz.

Bugün gazetelerde çıkan şeyleri okuyoruz ve meslektaşlarımızla görüştüğümüz zaman da dinliyoruz. Özellikle taşeronlaştırdığınız sağlık alanlarında, MR'da olsun, tomografi çalışmasında olsun, laboratuvar çalışmalarından tutun, ne kadar yanlış sonuçlar alındığını biz görüyoruz ve arkadaşlarımız MR çekerken, tomografi çekerken kalitesizliğinden dolayı gerçek görüntüyü alamadıklarını söylüyorlar. Bunu biz gezdiğimiz zaman söylüyoruz, basına da düştü. Bundan dolayı da hastada gecikme oluyor, dolayısıyla da kanser gibi hastaların ölümüne kadar gidecek sonuçlara kendini getiriyor.

Bu konuda konuşmuşken tabii, meslektaşlarımı bugün, büyük ihtimalle toplantılarla yine aynı şekilde kandıracaksınız. Bu kadar net söylüyorum. Ama bugün, tam günü yumuşatmakla ilgili bir adım atacağınızı söylüyorsunuz. Tam günü yumuşatmadan önce performans sistemini kaldırmanız lazım, arkadaşlarımı orada köle gibi çalıştırmaktan vazgeçmeniz lazım. Tabii, bizim bu söylediklerimiz size şöyle geliyor: "Bunlar konuşsunlar, konuşsunlar dursunlar, biz bildiğimizi yaparız. Bu vatandaş memnun mu? Memnun. Bize oy verecek mi? Verecek. Dolayısıyla da hiç önemli değil." 126 bin doktor, 650 bin sağlık çalışanı ne olacak?

Sayın Bakanım, bir de Erzurum'dan örnek vereyim: Erzincan'da bugün sayenizde hastanelerimiz yüzde 114 dolulukla çalışıyor. Bu ne demek? Hastaneleri kapata kapata gelinen nokta demek ama Erzurum'a gelince özel bir iltiması geçiyorsunuz, şu anda yine bin yataklı hastane yaptırıyorsunuz ama Erzincan'a gelince hiçbir yerde bir şey yapılmıyor. Sağlıkta dönüşüm işte bu. Belli noktalara toplayacaksınız, belli noktalarda topladıktan sonra oradaki hastaneleri özelleştireceksiniz, diğer tarafta ne yapılırsa yapılsın.

Sizden tek ricam var, özellikle doktor arkadaşlarımdan rica ediyorum: Bu kamu-özel ortaklığından vazgeçmemiz lazım. Atadığınız CEO'larla, hastane kalitesiyle, kapatacağınız hastanelerle, sözleşmeli hâle getireceğiniz doktorları köle gibi çalıştırmadan vazgeçmemiz lazım ve en önemlisi de performans sisteminden vazgeçip? Gerçekten bugün birisi burada çıksın desin ki: "Biz size gerçek hediye veriyoruz."

Hepinize saygılar sunuyorum, hekim arkadaşlarımın tekrar Tıp Bayramı'nı kutluyorum. (CHP sıralarından alkışlar)