| Konu: | 14 MART TIP BAYRAMI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 14.03.2013 |
MUSTAFA BALOĞLU (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 14 Mart Tıp Bayramı sebebiyle gündem dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 14 Mart, biz yeni bir Tıp Bayramı'nı daha kutluyoruz. Bu tarih Tıbhane-i Amire ve Cerrahane-i Amire adlı tıp okullarının 14 Mart 1927'de açılışından sonra Tıp Bayramı olarak ülkemizde kutlanmaya başlanmıştır. Modern tıp eğitiminin de ayrıca başlangıcı olarak kabul edilir. Bununla birlikte Tıp Bayramı ilk kez 14 Mart 1919 yılında İstanbul'da işgalci güçlere karşı bir tepki hareketi olarak kutlanmıştır. Kayıtlarda yer almayan bir söylenti ise şudur: Dönemin tıbbiyelileri işgali kırmak için gizli toplantılar düzenlerken baskına uğrayan toplantılardan birinin Tıp Bayramı yapılması için düzenlendiğini ileri sürmeleri üzerine o günden bu yana da kutlanmakta olduğu söylenmektedir.
1915'te Çanakkale'yi geçilmez kılmak üzere yola çıkanların arasında yine genç tıbbiyeliler vardır. 18 Mayıs 1919 günü çatışmaların ağırlığından kayıtların bile tutulamadığı Gelibolu cephesinden dönen olmadığı için 1921 yılında Tıbbiye, yani Tıp Fakültesi mezun verememiştir. Cumhuriyet sonrası ise savaştan çıkmış yoksulluk içindeki ülkemizde, başta sıtma ve verem eradikasyonu olmak üzere hastalıklar cephesinde savaşmışlardır. Ülkemiz için ağır bir sorumluluk üstlenmişlerdir. Bu vesileyle, toplum sağlığının gelişmesinde katkıda bulunmuş, öğretileri ve çalışmalarıyla günümüze ışık tutan, aramızdan ayrılmış olan tüm meslektaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum.
Eskiler tarafından "çok okuyan", "çok düşünen" ve "çok çalışan" olarak nitelendirilen hekimler, öğrenimi oldukça zor bir eğitimden geçerek ömür boyu hızla değişen şartlara ve bilgilere ayak uydurmayı gerektiren bir meslek icra etmektedirler. Biliyoruz ki hekim olmak için insanları sevmek gerekmekte; bunun yanında sonsuz bir özveri, karşılıksız ve menfaatsiz bir şekilde insanlara yardım etmeyi amaç edinmek gerekmektedir. Mesai sınırı olmayan, gecesi gündüzü olmayan, oldukça yorucu bir tempoda sürekli çalışmayı gerektiren bir meslektir hekimlik. Bunun yanında bir insanın yaşam ile ölüm sınırından atlatmak gibi kıymetli görevleri de olan bir meslektir. Hekimlik bir sanattır. Sağlam ve hasta insana dair bugün devasa bir bilgi dünyası söz konusudur. Bu dünyadan kazandığı bilgi birikiminin eşiğinde, yaratılmışların en kutsalı insanın ruh ve beden sağlığını korumak veya düzeltmek için onu anlama, onunla iletişim kurabilme sanatıdır hekimlik. Bilim yanında sanat ve davranış yönüyle de kendine özgü dinamikleri olan bilge meslektir. Hekim, sanatçılığının yanı sıra bir bilim adamıdır. Bilim ise fark etmeyi, farklılıkları sorgulamayı, eleştirmeyi, araştırmayı, elde edilen verileri birleştirip sonuca varmayı ve ulaşılan sonucu bilimsel platformlarda paylaşmayı gerektirir. Bütün bunlar bir bilim adamında, dolayısıyla bir hekimde bulunması gereken vazgeçilmez özelliklerdir. Hekimlik üstün özveri ve insan sevgisiyle yerine getirilen bir meslektir. Özellikle ülkemizdeki hekimlerimizin harcadıkları enerji ve gösterdikleri fedakârlık her türlü takdirin üzerindedir. İnsan sağlığının anne karnından başlayarak korunması, sağlık sorunu yaşayanların çabuk, ulaşılabilir, kolay, güvenilir tedavi hizmeti alması insanımızın hayat kalitesini artırmak açısından büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle hekimlik mesleği önemini her geçen gün artırarak seçkin yerini korumaya devam etmiştir. Kaliteli bir sağlık hizmeti sağlıklı bir toplumun ilk şartıdır.
Ülkemizde sağlık sektöründe yaşanan gelişmeler, hayata geçirilen önemli projeler son derece sevindiricidir. Türkiye, günümüzde sağlık alanında attığı adımlarla dünyanın dikkatini çekmekte, sağlık alanındaki yenilikler ve uygulamalar diğer ülkelere de örnek gösterilmektedir.
Değerli milletvekilleri, iktidarımız Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında yapılan reformlarla tüm dünyanın takdirini kazanmıştır. Başta aile hekimliği sistemi olmak üzere ülkemizin her yerine sağlık hizmetlerinin ulaşabildiği bir dönüşüme imza atılmıştır. TÜİK'e göre, vatandaşlarımızın memnuniyet oranı yüzde 30'lardan yüzde 76'lara çıkmıştır. Halk sağlığına emek veren 400 bini aşkın sağlık çalışanı ise bu süreçte büyük fedakârlıklar üstlenmişlerdir. İnsanüstü bir gayretle halka sağlık hizmeti ulaştırmak için sadece iş gücünü ve emeğini değil, âdeta hayatını ortaya koyan bir anlayışla çalışmışlardır.
Değerli bir hocamızın deyimiyle sözlerimi bitirmek istiyorum. Akif Berki Hocamızın söylediği gibi "Her kaybettiğim hastamla benim de bir yanım ölür." Yani her hekim, hastası öldüğünde onun bir tarafı gerçekten ölür.
Sağlık hizmetlerinin kurmayları olan doktor arkadaşlarımın, bugün fakültelerde eğitim gören on binlerce tıp fakültesi öğrencisi kardeşlerimin ve bütün sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı'nı yürekten kutlayarak hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)