| Konu: | Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 23.03.2023 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 422 sıra sayılı Yasa Önerisi'nin 21'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
21'inci madde cezalar bakımından bir ekleme yapıyor: Nakil vasıtalarıyla ormanlara yıkıntı veya inşaat atığı atmak ya da hafriyat veya çöp dökmek fiili yasaklanmıştır. Bu konuda Türk Ceza Kanunu'na yollama yapıyor, ceza sayıyor. Oysa Türk Ceza Kanunu'nda "Çevreye Karşı Suçlar" bölümü ve "Çevrenin kasten kirletilmesi" ve "Çevrenin taksirle kirletilmesi" suçları yer almaktadır. Bu suçlar yer aldığı hâlde böyle bir yollama, aslında ceza hukuku tekniği açısından gereksiz karışıklıklara yol açacaktır. Ayrıca, yasal açıdan yasanın öngörülebilirliği bakımından da karışıklıklara yol açacaktır. Bu nedenle, eğer böyle bir düzenleme yapılacaksa öngörülebilir şekilde ayrı bir suç olarak düzenlenmesinde yarar vardır.
Ama benim esasen üzerinde duracağım husus 10'uncu madde, geçen gün yaptığım konuşmada yarım kalan 10'uncu madde. Çünkü 10'uncu madde bu yasa önerisinin bel kemiğinde yer almakta ve bu bakımdan, bir bakıma insan haklarının özüne dokunulamaz, insan haklarının sert çekirdeği ihlal edilemez biçimindeki Anayasa kuralının, bu ormanlar açısından çevre hakkının sert çekirdeğine dokunulması söz konusu 10'uncu maddeyle. Çünkü burada teker teker sayıyor, ne olduğu, ormanlık alanın, ekosistemin özünün ne olduğu sayılıyor teker teker fakat bunların, bu alanların yani endemik ve korunması gereken nadir ekosistemlerin bulunduğu alanlarda maden araması izni veriliyor. Bu, madde 169 açısından tamamen kabul edilemez bir durumdur, bunu özellikle bir kez daha belirtiyorum çünkü buralarda maden araması yapılamaz; orman ekosisteminin özüne dokunulmaktadır.
Rehabilitasyon, yine, orman hukukuna ve çevre hakkına yabancı bir kavramdır ancak eski hâle getirilmesi söz konusu olmalıdır. Burada, bu işlemlerin yapılması, rehabilitasyon işlemlerinin yapılması Bakanlıkça, neden belediyeler tekelinde değil de... Bu rehabilitasyon işleminin ayrıca gerçek ve tüzel kişilere verilebileceği konusu anlaşılabilir değildir çünkü herhangi bir gerekçe belirtilmemekte ve ölçüt de öngörülmemekte. Bu bakımdan, böyle bir düzenleme, belediyeleri dışlama, daha doğrusu muhalif belediyeleri cezalandırma anlamına gelmektedir ve bu da Anayasa'nın muhtelif maddelerine aykırıdır. Tabii ki bu, Anayasa Mahkemesi tarafından itaat edilecek olan, edilmesi gereken bir hüküm olmakla birlikte, Anayasa Mahkemesi kaç yıl sonra bu konuda karar verecek? Bu bakımdan, bu ve benzeri maddelerin düzenlenmesi, yasada öngörülmüş olması gerçekten orman ekosistemi açısından ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şimdi, bu bakımdan, aslında, bütün bu yasa bütününü ilgilendiren Anayasa madde 169'un ne kadar özel bir madde olduğunu ve bu şekilde bir maddenin hemen hemen çok az anayasada yer aldığını veya hiçbir anayasada yer almadığını belirtmek durumundayım. Çünkü burada ormanların korunması ve geliştirilmesi söz konusudur, yoksa ormanların geriye götürülmesine dair herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Bu bakımdan, gözetim, yasa ve yetiştirme bakımından devletin yükümlülükleri, mülkiyet, yönetim ve işletme bakımından devletin yükümlülükleri teker teker sayılmıştır; yalnızca bir kez istisna öngörülmüştür, kamu yararı varsa irtifak hakkı bunun ötesinde, yasakların kapsamı bakımından hemen hemen başka hiçbir yasal düzenlemede, Anayasa maddesinde öngörülmeyen yasaklar alanı söz konusu. Hiçbir faaliyet ve eylem biçiminde, siyasal propaganda yasağı şeklinde, af yasağı şeklinde ve aslında, bir anayasal suç madde 169 tarafından tanımlanmaktadır. Bu yasa bütününde yer alan hükümlerin çoğu Anayasa madde 169'a aykırıdır ve dolayısıyla anayasal suç işlenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.