| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 27.03.2023 |
HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, tarımda fiyatların düşmesi için ithalatçılık bir yöntem olarak denenebilir mi? Bu ülke çok uzun bir zamandan beri bir laboratuvara dönüştü "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." tezi denendi, bunun sonucunda kur aldı başını gitti, enflasyon arttı, yoksulluk boyutlandı. Şimdi, bu da diğer bir deneme yani burada da ithalatçılık sayesinde içeride fiyatların düşeceği varsayılıyor ama öyle olmuyor. Yani ithalat silahı çekildiği anda kısmen piyasalarda emtia fiyatları bir miktar geri düşebiliyor ama daha sonra uzun erimli, süreğen ve sistematik bir tarımsal üretim planlaması olmadığından dolayı son tahlilde fiyatlar giderek artıyor.
Değerli arkadaşlar, on bir aydır dünyada gıda maddeleri enflasyonu düşüş hâlinde, Türkiye'de sürekli bir artışta. Hep bize anlatılan şeyler vardır, işte Türkiye'de fiyatların artışının geri planında enerjide dışa bağımlı olduğumuz falan gibi şeylerden bahsedilir ama şimdi, burada bunun izahı ne gerçekten? Yani Türkiye'de gıda fiyatları, gıda enflasyonu hiç hız kesmeden devam ederken dünyada azalıyor. Pek çok jeostratejik risk var, savaşlar var, anlaşmazlıklar var, kuraklık var, iklim değişikliği var ama dünyada başka, Türkiye'de bu böyle. Niye böyle? Böyle olmasının çok temel sebeplerinden bir tanesi, girdi maliyetleri yani üretici enflasyonunun son derece yüksek olması. Üretici enflasyonunun yüksek olması, doğal olarak tüketici enflasyonunun da yüksek olmasını sağlar. Yani çiftçi, tarlasında üretimi, yüksek fiyatlarla gerçekleştirirse, yüzde 500'lere kadar artmış gübre fiyatlarını göğüslemek zorunda kalırsa, mazotu göğüslemek zorunda kalırsa, tarım kimyasallarının fiyatı böyle artarsa çiftçi ne yapar? Bunu ürününe yansıtır. Ürününe yansıttığında da doğal olarak çarşıda, pazarda fiyatlar el yakar; Türkiye'deki durum bu. Yalnız, bu da aslında durumu tam göstermiyor, bir başka şey daha var, planlamanın olmaması yani planlamadan iyice soyutlanmış çiftçilerin, âdeta borsa oyuncuları gibi, hangi dönemde hangi tarımsal emtianın para kazandıracağını hesaplayıp ona göre tutum takınması. Yani uluslararası tarım tekelleri karşısında çiftçinin sahipsiz kalmış olması, demokratik bir planlamaya sahip olmaması; bunlar da diğer taraftan fiyatları artıran şeyler. Ama ben her konuşmada özellikle vurguluyorum "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." Zihni Sinir projesi, ülkede sadece tarım ürünleri açısından değil, bütün enflasyon kalemlerinin de en başına yazılması gereken sebeplerden bir tanesidir. Bu mesele nasıl çözülür? Bu mesele, iktidar eliyle ya da bu meselelere iktidar gibi bakanların eliyle ve zihniyetiyle çözülemez. Üretimin başından itibaren demokratik planlamasına ihtiyaç var; bu, kooperatiflerle yapılabilir. Yani siz üretimi artırdığınızda, bunu alım garantisi verdiğiniz kooperatifler eliyle yaptığınızda; bir, çiftçi örgütlü olur, sermaye karşısında yalnız olmaz; iki, ürettiğinin alıcısı kamu olacağından dolayı daha fazla üretim yapmaya başlar, daha nitelikli üretim yapmaya başlar. Üçüncüsü ise inanılmaz bir istihdam artışı söz konusu olur yani insanlar iş bulurlar, sadece bir projeyle. Biz HDP olarak bunu öneriyoruz, programımızda da buna yer verdik yani bütün küçük ölçekli çiftçilerin mutlaka kooperatiflerde örgütlenmesinin gıda enflasyonunu azaltmakta çok önemli bir yol ve yöntem olduğunu düşüyoruz. Bir başka yol ve yöntem, mutlaka yoksullara doğrudan gelir desteği sağlanmalıdır; bütün yoksul hanelere, en az bir kişiye -onun da kadın olması tercih sebebidir- asgari ücret düzeyinde bir ücreti kamunun vermesi gerekir. Bu, enflasyonu azaltmaz ama insanların alabilirliğini sağlar, yoksulluklarını bir nebze azaltmış olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
RIDVAN TURAN (Devamla) - Üçüncüsü, girdi sübvansiyonu sağlamak lazım. İktidar da diyor ki: "Biz de işte, mazotun şu kadarını veriyoruz, ilacın bu kadarını veriyoruz." Böyle değil arkadaşlar, böyle değil yani mesela, büyük sermaye kuruluşlarını vergiden nasıl bağışık kılıyorsanız, vergi afları falan sağlıyorsanız aynı onun gibi küçük ölçekli çiftçinin kullandığı bütün girdilerin devlet tarafından yüzde 80 oranında -hele bu deprem sebebiyle söylüyorum- sübvanse edilmesi lazım. O zaman ne olacak? Çiftçi planlı, programlı olarak ekecek; istihdama katılacak; kadın istihdamı artacak; kırsal, gelişmeye başlayacak; kırsal, tasfiye olmayacak; insanların malı, davarı olacak; bahçesini, tarlasını ekecek ve böylece üretim artacak, fiyatlar düşecek. Bu, pazara yansıdığında da insanlar bunları rahatlıkla alacaklar, çoluğuna çocuğuna yedirecekler, böylece, enflasyon azalmış olacak; bunun bundan başka bir çözümü yok arkadaşlar.