| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 80 |
| Tarih: | 28.03.2023 |
HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız; evet, seçimlere gidiyoruz, seçimlerin sonucunun ne olacağını göreceğiz, seçimlerde beklentilerin ne olacağını da göreceğiz. Ama bütün bu süreçte en çok tartışılan meselelerden bir tanesi de seçim güvenliği meselesidir yani halkın iradesinin gasbedilip edilmeyeceği meselesidir.
Bir taraftan yalan, kara propaganda, eşitsizlik, hamaset koşullarında halkın iradesinin yansıması engellenmeye çalışılırken bir diğer taraftan da seçim öncesinde ve seçim sırasında yansıyan iradenin hangi yol ve yöntemlerle gasbedileceği kaygısı tartışılıyor. Seçim güvenliği meselesi AKP'li yıllarda tavan yapmış bir mesele çünkü AKP'nin hem seçimlerde hem de diğer bütün politikalarında ortaya koyduğu "ustalık dönemi" diye tarif edilen hırsızlık süreci bunu tartışmayı fazlasıyla gerektiriyor.
Şimdi, siyasi meşruiyet seçimlerle güncelleniyor, buna inanılıyor fakat gelin, görün ki eşitsizliklerle donatılmış bir seçim sürecinde neyin ne olacağını yine halkın kendisi belirleyecek. Bugün de HDP seçim sürecine parti kapatma şantajı, gözaltı, tutuklama terörü ve kumpas davalarıyla girmeye çalışıyor. Şimdi, böylesi bir eşitlikten bahsedilebilir mi? Seçim öncesinde eşit çalışma koşullarının olmadığı bir süreçte eşit yarıştan bahsedilebilir mi? Örneğin, 2017'de, Anayasa referandumunda AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan "Atı alan Üsküdar'ı geçti." demişti ve mühürsüz oylar sayılmıştı. Yine, 2018 seçimlerine OHAL koşullarıyla girmiştik, kayyum atanan belediyelerin tüm imkânları iktidar tarafından kullanılmıştı. Yine, sandık birleştirme yöntemiyle 200 bine yakın yurttaşımızın, insanımızın iradesi gasbedilmişti, yönlendirilmeye çalışılmıştı, tehdit edilmişti. Tüm medya organları iktidarın borazanı olarak kullanıldı, kullanılmaya çalışılıyor ve sadece kullanılmakla yetmiyor, diğer muhalif partilerin manipülasyonu, engellenmesi, onların yok sayılması üzerine de yayınlar yapılıyor.
Evet, bu ülkede seçim sadece oy atmaktan ibaret bir çalışma değildir ve 1 oy, sadece 1 oy değildir bu coğrafyada çünkü bu coğrafyada en basit demokratik talepler için bile bir mücadele etmek gerekir. Seçim, seçim günü öncesinde kazanılabilecek bir süreçtir. Evet, seçimin, seçim sandığından çıkan sonuçların korunması için dahi bir halk iradesine ihtiyaç vardır, bunun için halk örgütlenmesine ihtiyaç vardır.
Evet, biz bugün bu tartışmaların yapılması gerektiğini düşünüyoruz ve buradan bu Meclise çağrı yapıyoruz: Gelin, bunun için genel görüşme açalım; eğer "Bu konuda hiçbir problem yok." diyorsanız bunu gelin, görüşelim. Halkımıza da şu çağrıyı yapıyoruz: Tüm engellemelere rağmen, tüm yalan manipülasyonlara rağmen halkımızın iradesinin yansıması için elimizden ne geliyorsa yapacağız ve halkımıza çağrımız, iradelerine sahip çıkmasıdır. AKP'nin yaymaya çalıştığı o karanlık atmosferin karşısında halkımızın iradesinin gerçekleşeceğine inancımızı buradan bir kez daha yineliyoruz.
Evet, HDP olarak seçimlere bileşenimiz Yeşil Sol Partiyle gireceğiz, birleşik halk iradesini YSP'yle Meclise taşıyacağız. İktidarın tek seçim politikası HDP'yi susturmak, engellemek, halk iradesini yok saymak ise o zaman yapılması gereken tek şey bu halk iradesine sahip çıkmaktır; HDP etrafında, YSP etrafında, Yeşil Sol Parti etrafında kenetlenmektir. Yeşil Sol Partiye verilen her oy savaş politikalarına karşı verilmiştir. Yeşil Sol Partiye verilen her oy kadın cinayetlerine karşı verilmiştir. Yeşil Sol Partiye verilen her oy emeğin gasbına, sömürüsüne karşı verilmiş oydur ve Yeşil Sol Partiye verilen her oy doğanın talanına karşı verilmiştir ve mülteci düşmanlığına karşı verilmiştir. Gelin, hep birlikte halk iradesini bir kez daha güçlendirelim ve faşizme karşı, sömürüye karşı hep birlikte omuz omuza kazanalım.