| Konu: | İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 80 |
| Tarih: | 28.03.2023 |
CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 7145 sayılı Yasa'yla başladık 27'nci Yasama Dönemine Adalet Komisyonunda ve bugün görüştüğümüz yasayla, belki bir hafta içerisinde görüşülecek olan yasalarla birlikte tam 300 yasa burada oylanmış olacak. Bunların yarısı uluslararası sözleşmelerden oluşuyor, geri kalan yarısının çoğu torba yasa şeklinde, yüzde 65-70; işte bu da onlardan biri. Tabii ki yasama belleği açısından torba yasanın olumsuz özelliklerini girecek değilim. Ama bu süreçte bizim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak katkımız; bir, her önerinin iyileştirilmesi için çaba; iki, Anayasa'ya aykırı düzenlemeleri Anayasa Mahkemesine götürmek; üç, yasa önerileri sunmak. Örneğin "Adil yargılanma hakkı gerekleri" başlıklı 12 ayrı yasa önerisi 189 maddeden oluşan.
Şimdi, peki, acaba burada, ikinci bölümde, 435 sıra sayılı -torba- Teklif'te ne var? Baktığımız zaman 4 madde öne çıkıyor, 4 önemli madde öne çıkıyor: Birincisi 26'ncı madde, ikincisi 44'üncü madde ve ayrıca 42 ve 43'üncü maddeler.
26'ncı madde, çocuğunun hastalığı nedeniyle kadın hükümlünün cezasının infazının ertelenmesi; olumlu ama aynı önlemin baba için öngörülmemiş olması eşitlik ilkesine aykırı. Bunun üzerinde arkadaşlar duracaklardır, önemli bir ayrımcılık maddesi.
İkincisi ise madde 44, yabancılar hakkında valiliklerin savcılar üzerinden mahkeme kararlarına itiraz yolunun açılması yani yeni hukuki deliller bulunmadığı hâlde idari makamların yargıya müdahalesi. Bu da Anayasa madde 16 ve 36 açısından sorunlu.
Peki, nedir bizim konumuzu doğrudan ilgilendiren biraz sonra ele alacağım konular açısından? Madde 42 ve 43. Olumlu düzenlemeler çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda kurulan tazminatla ilgili Komisyonun -Anayasa Mahkemesi kararları açısından- karar verecek olması, Anayasa Mahkemesi önündeki dosya sayısının azaltılması açısından olumlu fakat acaba yeterli mi? Yeterli değildir; bu, palyatif bir çözümdür. Çünkü Anayasa Mahkemesi önündeki dosyaların birikmesinin nedenleri: Bir, Anayasa Mahkemesinin ihlal ve iptal kararlarının etkili olmaması, yasama ve yargı tarafından saygı görmüyor olması; iki, Türkiye yargı bütününde adil yargılanma gerekleri yokluğu; üç, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Anayasa'ya aykırılığı aşikâr olan yasaların oylanması. Oysa bizler, beş yıl önce göreve başlarken korumak, bağlı kalmak ve ayrılmamak yani egemenliği korumak, hukukun üstünlüğüne bağlı kalmak, Anayasa'ya sadakatten ayrılmamak yönünde ant içmiş bulunuyoruz; bu, andımızın anlamı. 80'inci maddenin temsilî özelliğini tescil etmek açısından; bir, 82'de öngörülen üyelikle bağdaşmayan işler; iki, yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığı; üç, ödenek ve yolluklar; bu 3'lü ayrıcalık aslında bizim, yasama organının nitelikli yasa koyması amacına yönelik araçlar olmuştur.
Beş yıllık yasama etkinliklerinde hiç tutanaklara konuşmadım. Bugün bir ilki yapacağım, tutanaklara konuşacağım ama tutanaklardan hareketle tutanaklara konuşacağım. Hangi anlamda? Anayasa'ya aykırılık, Anayasa'ya uygunluk sorunu dile getirildiği zaman Anayasa'yla dalga geçici tutanak bilgilerini sizlerle paylaşarak tutanaklardan hareketle tutanaklara konuşacağım.
"Uğur Aydemir (Manisa) - Türkiye'de bir tek siz biliyorsunuz zaten, Anayasa'yı bir tek kendisi biliyor yani Anayasa'yı bilen başkası yok."
"Selami Altınok (Erzurum) - İbrahim Kaboğlu Hoca bizim de hocamızdır ama İbrahim Hocanın mantığıyla bakarsak biz Mecliste ne kanun çıkarırsak çıkaralım hepsine 'Anayasa'ya aykırı.' diyor. Bize öğrettikleri ile bugün Mecliste konuştukları aynı şeyler değil. Ben çok saygı duyuyorum, hürmet ediyorum ama İbrahim Hocanın bakışıyla Meclisten hiçbir kanun çıkmaz."
"Ramazan Can (Kırıkkale) - Anayasa'ya aykırılık itirazlarının denetimi, murakabesi burada. Burada biz diyoruz ki 'Bu teklif Anayasa'ya uygundur.' Siz de diyorsunuz ki 'Anayasa'ya aykırıdır.' Netice itibarıyla bunun nihai kararı Türkiye Büyük Millet Meclisinde verilecek. Bununla tatmin olmayan taraf Anayasa Mahkemesine götürebilir. Anayasa Mahkemesi niye vardır? Kanunların Anayasa'ya murakabesi için vardır. Dolayısıyla, tabii ki hiç kimse bu şekilde bir öneride bulunamaz ama Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa'ya aykırı kanun çıkarabilme yetkisini haizdir. Niye? Anayasa Mahkemesi olduğu için, bilerek değil. Anayasa Mahkemesi, netice itibarıyla kanunun Anayasa'ya uygun olup olmadığını yargısal denetimle ortaya koyacaktır."
"Baki Şimşek (Mersin) - İbrahim Kaboğlu Hocamızın Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapmış olduğu konuşmaların hepsini dikkatle dinliyorum, saygı duyuyorum. Tabii, ben, Anayasa hocası değilim, harita mühendisiyim ama İbrahim Hocamın Mecliste yaptığı her konuşmada, bugüne kadar yaptığı konuşmaların tamamında tekliflerin hepsi Anayasa'ya aykırı."
"Mustafa Elitaş (Kayseri) - Ya, bu Anayasa'yı bilmiyorsun! Hakikaten bilmiyorsun, yazıklar olsun!" "Ne İç Tüzük'ten anlıyorsun ne Anayasa'dan anlıyorsun! Talebelerine yazık etmişsin sen!" "Anayasa profesörü böyle konuşmaz şuna bakarak! "Arkadaşlar, anayasal tartışmaya girmeyin, lütfen. Yapmayın, anayasacı yok karşınızda!" Evet, tırnağı kapatıyoruz.
Peki, bunlara yanıtı ben vermeyeceğim, Anayasa Mahkememizin kuruluşunda esin kaynağı olan Avusturya, İtalya ve Almanya Anayasa Mahkemelerinden de vermeyeceğim; buna yanıtı yirmi bir yıldır iktidarda olan siyasal partinin doğrudan veya dolaylı olarak atadığı Anayasa yargıçlarımızın kararlarıyla vereceğim çünkü bu Anayasa karşıtlığı ancak Anayasa Mahkemesi kararlarının burada öne sürdüğümüz ve verilen yanıtlara karşın Anayasa Mahkemesine yaptığımız başvurulardan aldığımız yanıtla ölçülebilir.
27'nci Dönem yasama bilançosu: 300 yasanın 166'sı uluslararası sözleşme, 82'si torba, sadece 52'si tek konu yasası. Bilanço: CHP olarak 134 yasanın 100'üne karşı Anayasa Mahkemesine başvurmuş bulunuyoruz. Anayasa Mahkemesi, bu konuda, soyut norm denetimi çerçevesinde 43 karar verdi; 43 kararın 23'ü iptal, 20'si ret ama bu 23 iptale, itiraz yoluyla yine burada 27'nci Dönemde oyladığımız yasaların 8 iptal kararı eklenince 31 iptal oluyor, 20 ret oluyor. Anayasa Mahkemesinin ret yoluyla vermiş olduğu kararların yalnızca 10 tanesi oy birliğiyle yani benim burada öne sürdüklerimin haksız olduğunu ortaya koyan karar sayısı yalnızca 10 ama tabii ki İtalyan veyahut Avusturya veya Almanya Anayasa Mahkemesi olsaydı yüzde 80'ini, yüzde 90'ını, yüzde 100'ünü iptal ederdi demiyorum. Burada kimin atadığı, son yargıçların Yargıtay üzerinden hangi yollarla Anayasa Mahkemesine gittiği belli; onlar bile burada oylanan kanunlara "hayır" diyorlar.
Peki, acaba bu Anayasa karşıtlığı nereden kaynaklanıyor? Tabii, Anayasa karşıtlığı anayasasızlaştırma süreci veya 2017 kurgusuyla meşrulaştırılamaz. Anayasa ve siyaset birbirinden ayrı değildir; hukuk başka, demokrasi başka değil. Zira, Anayasa andı; bir, norm olarak bağlayıcıdır; iki, ilişkilerde ahlaken bağlayıcıdır; üç, etik açıdan bağlayıcıdır. Kuşkusuz, siyaset ile hukukun ayrıştığı alanlar bulunsa da her zaman, herkes için, her yerde geçerli dokunulmaz alanlar yorum konusu olamaz. Burada metin ve yorum ayrımını yapmak mümkündür, somut ve soyut ayrımı yapılabilir veyahut açık-örtülü aykırılıklar yapılabilir. Mesela, sosyal devleti yorumlayabiliriz ama masumiyet karinesini hiçbir zaman yorumlayamayız. Bu bakımdan, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Anayasa güvencesi sıfatıyla muhalefet olarak anayasa biliminin, anayasa hukukunun gereklerini hep yerine getirdik, yerine getirmeye devam ediyoruz; nedir bu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Bu, aslında muhalefet hakkı, çoğunluğun sayıya indirgenemediği, sayıya indirgenmiş bir çoğunluğun aslında bir dayatma olduğu ve bunun sonucu olarak nitelikli yasama yapılamayacağı biçimindeki bir olguya karşı duruşumuzdur. Hâliyle bu yasa mantığı, bu yasalaştırma mantığı karşısında Anayasa Mahkemesi ne zamanında ne de yeterince etkili bir biçimde karar verebilecek konumdadır. Gerçekten, Cumhuriyet Halk Partisi olarak yasama anlayışımız şöyle özetlenebilir: Muhalefet değil, müzakere; engelleme değil, önerme; fizik değil yani yumruk değil, fikir; el değil, fikir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - İşte burada esasen ciddi bir sorunun karşısındayız. Bu sorun, 14 Mayısta yapılacak demokrasi yoluyla hukukun, Anayasa'nın tesisi sorunu olacaktır. Bu açıdan da 14 Mayıs seçimi son derece kritik bir seçim olacaktır.
Teşekkür ederim.