| Konu: | Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 6 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 29.03.2023 |
MHP GRUBU ADINA AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 407 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri izleyen yüce milletimizi ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
6 Şubatta yaşadığımız büyük depremde, Adıyaman ve Şanlıurfa'da meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, zarar gören vatandaşlarımıza da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Ne yazık ki "asrın felaketi" olarak nitelendirilen depremde can kaybımız 50 bini aştı. Üst üste yaşanan yıkıcı depremler 11 şehrimizde büyük yıkımlara yol açtı. Deprem 11 ilde meydana geldi ancak acısı bütün ülkemizde hissedildi. Depremin ilk gününden itibaren Sayın Genel Başkanımızın talimatlarıyla partimizin deprem bölgesinde görevlendirdiği heyetimize ben de eşlik etmiş oldum. İnanın felaketin büyüklüğünü tarif edemem. Bu büyük acıya milletimizin tamamının sahip çıkması ve devletimizle el ele vererek dünyaya örnek olacak bir dayanışma içinde olmaları, Türk milletinin ne kadar büyük bir millet olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Bizler bu büyük felaketin yaralarını sarmak için bütün gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz ve inanıyoruz ki en kısa zamanda vatandaşlarımızın normal hayata dönmeleri için gerekli olan her şey mümkün olan en kısa zamanda yapılacaktır. Bu süreçte yaşadığımız dayanışma ruhu, depremin acılarını hafifleten en büyük manevi gücümüz olacaktır.
Değerli milletvekilleri, gelişen teknoloji bir yandan hayatımızı kolaylaştırıyor, bir yandan da tüketimin artmasına neden oluyor. 2023 yılı için Dünya Limit Aşım Günü 27 Temmuz olarak açıklanırken geçtiğimiz yıl bu tarih 28 Temmuz idi yani dünyamızın bu yıl için bize sunduğu kaynakları insanlık olarak bir gün daha erken bitirmiş olacağız. Tabii, bu durum doğal yapı ve ekosistem dengesi üzerinde olumsuz bir etki yaratıyor. Çevre konusu hepimizin bildiği gibi oldukça dinamik bir süreç. Gelişen teknoloji bir yandan çevreyi daha fazla koruyan özellik taşırken bir yandan da üretimin kolaylaşması sonucu artan kaynak kullanımıyla çevresel hasarları artıran bir özelliğe sahip. Bütün çabamız çevre mevzuatının temelini oluşturan Çevre Kanunu'muzu gelişen ve değişen dünyayla uyumlu kılmaktır. Hepimizin bildiği gibi, 27'nci Yasama Döneminde Çevre Kanunu'nda 3 kez kapsamlı düzenlemeler yaptık; hava yönetimi, su ve atık yönetimi, denizcilik faaliyetleri, kimyasalların yönetimi, iklim değişikliğiyle mücadele gibi birçok konuda önemli reformları el birliğiyle hayata geçirmiş olduk.
Kıymetli milletvekilleri, dünyamızın dörtte 3'ü sularla kaplı. Bu durum, ilk çağlardan bu yana suyun birçok alanda etkin olarak kullanılmasını sağlamıştır. Suyun gücünden hem enerji üretimi hem de ulaşım bağlamında aktif olarak yararlanılmıştır. Tek seferde çok daha fazla yük taşıma imkânı sağlaması ile taşıma maliyetlerini ve taşımacılıktan kaynaklı kirletici emisyonları azaltmasıyla deniz taşımacılığı daha çok tercih edilir hâle gelmiştir. Deniz taşımacılığı bu nedenle önemli bir ekosisteme sahip denizler üzerinde baskı oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, gemilerin yol açacağı kirlilikle etkin mücadele ve etkin yasal altyapının oluşturulması ayrı bir önem taşımaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde bu itibarla birçok mevzuat hayata geçirilmiş olup gemi kaynaklı atıkların yönetiminde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Kara kaynaklı atıkların önlenmesi adına düzenli depolama sahalarının yaygınlaşması, ileri biyolojik atık su arıtma tesis sayılarında yükseliş gibi adımlar bu noktada etkin olmuştur. Sıfır Atık hareketinin bir parçası olarak mavi vatanımızı korumak adına başlatılan Sıfır Atık Mavi hareketi kapsamında temizlik çalışmaları, hayalet ağ ve dip tarama faaliyetleri gibi hizmetlerle birlikte denizlerimizin kalitesinde iyileşmeler sağlanmıştır.
Hepimizin hatırlayacağı üzere, iki yıl önce Marmara Denizi'nde meydana gelen müsilaj problemi bizleri uzun süre meşgul etmişti. O dönemde yine partilerüstü bir yaklaşımla Marmara Denizi, özel çevre koruma bölgesi ilan edilmiş ve müsilajla mücadelede kararlı ve etkin bir çalışma yapılmıştır.
Denizlerimizi korumak için attığımız adımlardan biri de kanunda yer alan cezaların artırılması çalışmasıydı. Mevcut kanunda gemilerin grostonları esas alınmak suretiyle kademeli bir ceza artışı yer alıyordu. Ancak, ilkel sallarla başlayan su taşımacılığı günümüzde uzunluğu yarım kilometreyi bulan dev gemilerle farklı bir boyuta ulaşmış durumda. Groston bazında baktığımızda, son yüz elli yıllık süreçte, 1.000 grostonlarla başlayan gemi büyüklükleri günümüzde 60 bin grostonları aşmış bulunuyor.
Yalnız, kanunumuzda oluşturulan kademelerde sıfır ila 1.000 groston aralığı için bir bedel, 1.000 ila 5.000 groston aralığında bir bedel belirlenmiş, sonrasında her groston başına bir bedel alınmak suretiyle bir değerleme yapılmıştır. Bu durum, esasında, gemi tonajının büyümesiyle birlikte cezalarda orantısız bir artışı da beraberinde getirmektedir.
Bu nedenle, daha adil bir yapı oluşturmak üzere, teklifimizde yeni bir kademe daha sunuyoruz; 5 bin ila 100 bin kademesi. 100 bin grostonu aşan değerlerde de 100 bin için öngörülen ceza miktarının tatbik edilmesini öneriyoruz.
Kıymetli milletvekilleri, açlığın, yetersiz beslenmenin kabul edilemez bir felaket olduğu, her bireyin yeterli ve güvenli gıdaya ulaşmasının ise temel bir hak olduğu, bu hususta her hükûmetin birincil görevinin insanların iyi beslenmesini ve gıdaların güvenilirliğini sağlamak olduğu tartışılmaz bir gerçektir.
Küresel iklim değişikliklerinin tüm dünyayı etkisi altına aldığı bu günlerde gıdaya ulaşmanın önemi yönetimlerin birincil stratejisi olmak zorundadır.
3'üncü maddede memleketim Adana'nın Karataş ilçesinde yapılması planlanan tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgesinde otomasyon sistemli modern sera işletmelerinin kurulması çalışması, dünyanın en verimli topraklarını içinde barındıran Akdeniz havzası içindeki Çukurova bölgesinin üretime olan katkısının arttırılması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu modern seralarla sebze ve meyve üretimi teşvik edilmiş olacak ve ekosisteme zarar verilmeden var olan potansiyelin üretime kazandırılması sağlanacaktır. Ayrıca, ülke ekonomisine sağlayacağı katkının yanı sıra, söz konusu seralar üretime başladığında direkt olarak 2 bin, dolaylı olarak da toplamda yaklaşık 5 bin kişinin istihdam edilmesiyle bölgenin önemli bir kazanımına aracılık edecektir.
Bu düzenlemenin ülkemize, milletimize, insanlığa hayırlar getirmesini diliyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.