GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:81
Tarih:29.03.2023

HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evet, depremin üzerinden elli iki gün geçti, gündeme getirilen yasalara bakın: Ormanlık araziler satışa çıkarılıyor, çevre talan edilmeye devam ediliyor ve ÇED olumlu raporları her yerde veriliyor. Deprem bölgesi Çevre Yasası'ndan muaf tutuldu ve depremin ardından kentlerin inşası bile yandaş eşe dosta verilmeye devam ediliyor, ihale ediliyor.

Bakın, Çevre Komisyonuna şu ana kadar gelen çevre düzenlemelerinin hepsi sermayenin yararına ve bu memleket topraklarındaki canlıların tamamını, insanlar dâhil, tüm canlıları yok etmeye dönük yasa teklifleri oldu. Bugün üzerinde görüştüğümüz bu yasa teklifi de depremden on gün önce Komisyona geldi. Arkasından, 6 Şubat gibi 50 binden çok çok daha fazla insanımızı kaybettiğimiz bir deprem yaşandı ama biz şimdi bu Genel Kurulda sanki bu felaket hiç yaşanmamış gibi bu teklifi görüşmeye devam ediyoruz. Ne diyor bu teklif? İki tane tehlikeli maddesi var, birincisi: Denizlerin kirletilmesini teşvik ediyorsunuz, "Kirleten öder." mantığı bu teklifte devam ediyor. Bu teklifin 3'üncü maddesi var ki -kıyıların doldurulmasına ilişkin madde- bırakın iklim krizini, ekosistemin yok edilmesini, bunların hepsi bir kenara, evet, daha çok inşaat yapılmasına ve kıyı ekosisteminin tamamen bozulmasına yol açacak bir madde bu. Arkadaşlar, bu memlekette bir deprem oldu, hâlâ kıyı doldurmaktan bahsediyorsunuz. Bu, sucul canlı türlerine ve biyoçeşitliliğe zarar verecek bir madde ve kıyılardan elde edilecek rantın da yine kıyı alanlarında oluşacak talanın boyutunu da artıracak bir madde. Bugüne kadar çok fazla yaptınız kıyı doldurmayı, başta İstanbul olmak üzere, Karadeniz'den güneye kadar denizlere doldurma alanlar yapıldı. Deniz doldurmaları, özellikle inşaat sektörünü canlandırmak ve önemli bir rant alanı olarak değerlendirildi, kullandınız. Yine rant, yine rant var. Bu dolgu alanlara yapılan otoyolların defalarca ve defalarca parçalandığını gördük. Doğa, kendisinden alınanı yeniden geri alıyor, bunu asla unutmayın; bunu biliyoruz, bilim insanları söylüyor ama siz hiçbir şekilde dinlemiyorsunuz çünkü tek bir gündeminiz var: Nereden rant elde edebiliriz? Yapılması acil birtakım gündemlerimiz var ama bunların hepsi rant odaklı yasalar değil, halkın çıkarını gözeten ve halkın refahını artıracak... Hatta ve hatta artık yüzde 85'i deprem tehlikesi altında olan bir ülkede halkın can güvenliğini tamamen sağlayacak neler yapabiliriz; bu Meclisin tek çalışması gereken şey bunu düşünmek, bunun için yasalar çıkarmak. Yirmi yıllık kentsel dönüşüm projeleriniz var, bakalım: Şimdi, Deprem Komisyonunda özellikle deprem sonrasında tek gündem ki AKP Genel Başkanının da defalarca ve defalarca açıkladığı kentsel dönüşüm, kentsel dönüşümü dilinden düşürmüyor. Peki, ne sizin kentsel dönüşümünüz? Biz asla kentsel dönüşüme karşı değiliz ama rant odaklı dönüşümdür sizin yaptığınız, rantsal dönüşümdür sizin yaptığınız ve "Buna karşıyız." dedik. Evet, herkes buna karşı, halk karşı, bilim insanları sizi uyarıyor ama siz rantta ısrar etmeye devam ediyorsunuz. Aynı, depremden önce, imar aflarından, bir önceki seçimde seçim yatırımı olarak imar aflarından bahsettiğiniz gibi -ki bu imar afları 6 Şubat depreminde nasıl bir yıkıma yol açtı- yine, aynı şekilde, depremden sonra da yaptığınız ihalelerle -ki basına yansıdığı kadarıyla bu ihalelerin toplam büyüklüğü 75 milyar lirayı geçti- siz felaketin içinden, halkın acılarının içinden rant elde etmeye devam ediyorsunuz. Verilen bu ihalelerden sadece bir örnek: Mesela, TOKİ'nin eski Başkan Yardımcısı, AKP'li Fatih Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Özçelik'in damadı Mücahit Hamza Ekşi'nin şirketi Ahes İnşaat. Adıyaman'da toplu konut ihalesi verdiniz buna. Ekşi, aynı zamanda İstanbul Kızılay İl Başkanı Kadem Ekşi'nin kurucusu olduğu Ekşioğlu Vakfının da Yönetim Kurulu üyesi. Ahes İnşaat firması, resmen kamunun inşaat firması gibi çalışmış; Sağlık Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile AKP'li belediyelerden birçok ihale alıyor ve en fazla da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı TOKİ'den ihaleler almış. Bitmedi, Ahes İnşaata son on bir yılda kamudan 6 milyar liranın üzerinde ihale aldırarak yandaş ihaleciliğin kitabını yazdırmışsınız. 2011'de Van depremi oldu. 2011 Van depreminden sonra, aynı bu depremden sonra tartıştığınız gibi, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'u çıkardınız. Peki, ne oldu? "Kentsel dönüşüm" adı altında birçok şehirde halk evlerinden edildi, mahallelerinden çıkarıldı, tamamen alamayacağı kadar yüksek ücretler istendi mahallelerindeki yeni yapılan inşaatlara ve insanlar kira yardımlarıyla aynı mahallede ev tutamadığı için şehrin dışında yaşamaya mecbur edildi.

İstanbul'un mahallelerine bakalım. İstanbul, deprem riski en fazla olarak konuşulan şehirlerimizden biri ve "İstanbul batarsa bütün ülke batar." deniliyor; evet, bu çok doğru. İstanbul'un mahalleleri sermaye için yeni yatırım ve kâr alanları olarak inşaat şirketlerine altın tepsilerle sunuldu bugüne kadar. 99 depreminin hemen ardından beri hem iktidarı hem belediyeleri yönetiyorsunuz. Ne yaptınız peki? İstanbul'da kentsel dönüşüme deprem riski ve sorunlu yapı stoku olan Zeytinburnu dururken mesela, konut bulunmayan Nakliyeciler Sitesi'nden başladınız ve döneminizde palazlanan bütün inşaat firmalarının gözünü diktiği bir alanı 240 milyon dolara Suudi Arabistanlı bir holdingin kurduğu Akzirve Gayrimenkule verdiniz. Direnenler oldu elbet, davalar açıldı, durduruldu ama ne oldu? 2017'de Erdoğan riskli alan ilan etti ve polis zoruyla yıkım gerçekleşti.

Bakın, burada bir harita var, Afet Yasası arsa değeri yüksek bölgeler için kullanıldı ve riskler dönüştürülmedi. Sarı olarak işaretli yerlerin hepsi Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansının riskli tespit ettiği bölgeler, bakın iyice. Ama sizin yaptığınız yani Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Afet Yasası'yla riskli alan ilan ettiği bölgeler ise şu gördüğünüz, özellikle de İstanbul'un kuzeyindeki yerler, kırmızıyla işaretli yerler. Evet, Zeytinburnu, Bahçelievler, Küçükçekmece; İstanbul depremindeki en riskli ilçeler olmasına rağmen kamu destekli kentsel dönüşüm hiçbir zaman yapılmadı. Afet Yasası İstanbul'un zemin ve konut stoku açısından en riskli bölgeleri olan Fatih, Bahçelievler gibi ilçelerde hemen hemen hiç uygulanmamışken, rant için Güngören, Tozkoparan'da kullanıldı. İstimlak yetkisinin kullanıldığı yerler arasında deprem riski düşük ancak arsa değeri yüksek olan Armutlu, Derbent, Çubuklu bölgelerini rant odaklı projeler kapsamında dönüşüme soktunuz. Kentsel dönüşüm sayesinde vergi avantajlarıyla da taçlandırılan Topkapı 29 Projesi mesela, ambarlar dönüştürülüp Suudi sermayesi hâline geldi.

Yine, AKP'nin deprem hazırlığının başka bir adımı da toplanma alanlarına AVM'ler dikmek oldu. AKP döneminde akıl almaz bir şekilde zenginleşen inşaat şirketlerinin her biri, her bir toplanma alanını kapıverdi. İstanbul'da 493 toplanma alanından 416'sına AVM ve lüks konut yapılması için imara açtınız siz.

Starcity AVM, 2010 yılında yüzde 60'ı Ülker, yüzde 40'ı Boyner ortaklığıyla kuruldu. Bir tanesi Zorlu Center, Ağaoğlu My City, yine KİPTAŞ Sahilpark Veliefendi Konutları. Onun dışında, AKP'nin İstanbul Belediyesini yönettiği dönemde yine İBB Şirketi KİPTAŞ tarafından yapıldı, bu KİPTAŞ Sahilpark Veliefendi Konutları. Akasya Acıbadem AVM, Trump Towers, bir sürü sayabiliriz burada. Demirörenin borçlarına karşılık Ziraat Bankasına devredildikten sonra, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının rezerv alan ilan etmesiyle imara açılan Kemerköy'deki 200 bin metrekarelik deprem toplanma alanına iş makineleri girdi. Konutlar, AVM'ler, arka arkaya inşaat projelerinin finansmanına kaynak sağlamak için gayrimenkul yatırım ortaklıkları, bu ortaklıklar şeklinde örgütlenmiş, büyük sermayeye aktarılan kamu mülkiyetindeki arsalar, üçüncü köprü, üçüncü havalimanı, Haydarpaşa Port, Galataport gibi büyük ölçekli kentsel projeler... Yok edilen tarihî ve kültürel mekânlar, mahalleler kentsel dönüşüm adı altında talana açıldı.

İstanbul depremi kapımızda bekliyor, peki ne yapmamız lazım? Bu konuda da defalarca açıklamalar yapıldı. Çok acil yapılması gereken bir tane bir şey söyleyeyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

OYA ERSOY (Devamla) - İstanbul'da yapı stoku fazlası 750 bin boş konut var. Hemen bu konutlar, depreme dayanıksız konutlarda oturan halka açılmalıdır. Evet, bunlar sahiplerinden alınmalıdır ve halka verilmelidir; bu, tamamen can güvenliği içindir. İstanbul'un iletişim, su, elektrik altyapısının acilen depreme hazırlanması şart. Yine, fazla bina ruhsatı verilmemeli artık; imar ve iskân kısıtlanmalıdır İstanbul'da. Bina muayeneleri yaptırılıyor şimdi, vatandaş isteğine bağlı olmadan, bizzat ve hızla devlet eliyle gerçekleştirilmelidir. Kentsel dönüşüm halkın yaşam alanlarından koparılmadan, borç ödemeden, depreme dirençli güvenli evlerde yaşaması için yapılmalıdır; AKP'nin yaptığı ise elindeki yasa, yönetmelik, yetki gücü ne varsa kentleri inşaat şirketleri için kaynak yaratma amacı hâline getirmektir. Evet, siz gideceksiniz, depreme dirençli kentlere, bu halk bu kentlere kavuşacak.