GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:6
Birleşim:81
Tarih:29.03.2023

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Dünya iklim krizi, hava kirliliği, kuraklık, gıda güvenliği gibi ekolojik sorunlara çözümler üretmeye çalışırken biz depremde çadır satan, selde "Oh, toprak suya doydu." diyen, öldürülen kadınları tolere edilebilir bulan ve batırdıkları ekonomiyi epistemolojik çözümlerle iyice dibe götüren iktidarla heterodoks kopuşa giderken, yıllardır uyguladığı neoliberal ekolojik yıkım politikalarıyla da doğamızı katleden düzenlemeleri burada geldik, anlattık ama memleket topraklarını, varlıklarını ve doğasını "Yağ satarım, bal satarım/Ustam öldü, ben satarım." anlayışıyla yok etmeye devam etti gelen ve giden AK PARTİ kadroları. Çevreye ilişkin düzenleme dediğiniz şeyler yine rant ve yine sermaye odaklı, sorunlara ilişkin çözümlerse yine palyatif yani geçici. Cumhuriyet tarihimiz boyunca yerel yönetim hizmetlerinde yetki makamı İçişleri Bakanlığıyken bizzat AK PARTİ eliyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına devredildi, yerel yönetimlerde ikili bir yapı ortaya çıktı. 2012'deki büyükşehir kanunu, 14 ilde büyükşehir belediyesi ve 27 ilçe kurulmasını öngören kanun yerel yönetimlerde görülen bozulma ve çürümenin en somut örnekleri arasında yerini aldı; 14 il büyükşehir oldu, 16 bin köy de mahalleye dönüştürüldü. Köylerin boşaltılması, tarım arazilerinin yağmalanması ve tarımsal üretim kültürünün yerle bir edilmesi işte böyle başladı ve Türk köylüsü ve çiftçisi yirmi bir yılda AK PARTİ hükûmetlerince perişan edildi ve yalnız bırakıldı.

Teklifin görüşmelerinde hiçbir uzmanın ya da sivil toplum kuruluşunun görüşlerine başvurulmadı.

Madde 2'de yer altı otoparkı inşa edilmesi düzenleniyor. Gerekçe, trafik; sonuç, beton.

Madde 4'te Adana'nın Karataş ilçesinde Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulması amaçlanıyor ama gerekçede bu maddeye ilişkin bir ifade yok. Komisyonda söyledik, es geçildi.

Madde 6, köy veya belde belediyesiyken mahalleye dönüşen yerlerin kırsal mahalle olarak kabul edilmesiyle ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yönetmelik çıkarma yetkisi veriyor; "İçişleri Bakanlığına verilmeli." dedik, reddedildi.

2006'da çıkarılan Tarım Kanunu'na göre tarımsal desteklerin millî gelirin en az yüzde 1'i olması gerekiyor ama 0,4'ü; 0,6'yı geçemediniz, hiçbir sene uygulanamadı yani çiftçiye ve köylüye hak ettiği parayı vermediniz.

Tarımsal girdilerde aylık enflasyon yedi ayın zirvesinde. Tarımsal girdiler ocak ayında bir önceki yıla göre yüzde 100 arttı yani üretici yüzde 100 fakirleşti. 2002'de 27 milyon olan tarım alanımız 2022'de 19 milyon hektara düştü. 2002'de Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı çiftçimiz 2,8 milyonken, 2022'de 2,1 milyona düştü; son on yılda yüzde 55 azaldı. Bırakıyor yani sizin yüzünüzden Türk köylüsü ve çiftçisi anlıyor musunuz?

(Uğultular)

AYLİN CESUR (Devamla) - Beni dinler misiniz?

Dünyada tarımda kendi kendine yeten 10 ülkeden biriyken nasıl oldu da tarım ürünlerini 125 farklı ülkeden ithal eden bir ülke hâline geldik? Bu sizin sorumluluğunuzda, anlıyor musunuz beni? Borca batırdınız çiftçiyi, 370 milyar lira borcu var çiftçimizin. 2022'de üreticiye 40 milyar, kur korumalı mevduat sahiplerine 92,5 milyar ödediniz bütçeden; bunu çiftçiye ve köylüye, hayvan üreticisine vermediniz. Derdiniz üzüm yemekse onlara vermeliydiniz oysaki. Türk çiftçisinin artık dayanacak gücü kalmadı "Çaresiziz, sesimizi duyurun." diyor.

Burada konuşuyorum ama iktidar sıraları kendi aralarında sohbet ediyor.

Isparta Sütçüler'de 2002'den beri yapılan maden talanıyla yaban hayatı ve bitki örtüsü büyük zarar aldı. Dağ keçisi ve kızıl akbabaların yayılma alanı Sütçüler'de, şimdi dağ keçisi görmek neredeyse imkânsız, kızıl akbabalarsa bölgeye uğramıyor. Madenden öncesine kadar kekik balı önemli bir gelir kaynağıydı. Maden ocakları demişken, yaşanan patlamalarla yer altı sularının debisi büyük ölçüde düştü, oluşan gürültü ve toz hem insan hem hayvan sağlığı için büyük tehdit. ÇED sistemine girmiş iki ayrı grupta 385 maden izninin verildiği ilçede ormanlar, yaban hayatı ve biyolojik zenginlik, tarihî ve arkeolojik alanlar risk altında. ÇED raporunda Yeşilyurt köyünde açılan mermer ocağı için 7 binden fazla ağacın kesileceği var ve ruhsat sahasının dibinde Doğu Roma dönemine tarihlenen yapı kalıntıları var, "Dokunmayın." diyor köylüler, sesleniyor. Geçen sene Mandallar köyündeki heyelanı burada dile getirdik, bir yıl önce de "Orada heyelan olacak." diye duyurmuştuk ama yine dinlememiştiniz, heyelan oldu ve oralar perişan oldu. Hepsi sizin yüzünüzden.

Üç milyon yıldır varlığını sürdüren Eğirdir Gölü ve çevresindeki ekolojik çeşitliliğe sahip doğa mirasımız yok olmakla karşı karşıya. Sadece Eğirdir Gölü'ne olan ihmaliniz var ya, değerli arkadaşlar, verip de tutmadığınız sözler var ya, hani "Temizleyeceğiz." diye getirip poz verip ertesi gün götürdüğünüz iş makinalarınız var ya... Isparta halkı 14 Mayısta kesecek biletinizi ve sahip çıkacak Eğirdir Gölü'ne, gölüne sahip çıkacak Isparta halkı çünkü doğa harikası ve yaşam kaynağı gölü kurumasın beceriksiz AK PARTİ iktidarlarının elinde diye. Sadece bu sebepten olsa sahip çıkacak. Bağırıyor Eğirdirli, Ispartalı "Gölümüz kuruyor." diyor, ne kadar kritikler, çalıştaylar yapıldı, anlattık. Hadi bizi dinlemiyorsunuz, Şehnaz Hoca'yı dinleyin, üniversiteden; kadın bar bar bağırıyor. Kasım ayında EKO-BİR ölçtü, su seviyesi önceki yıla göre 13 santim azalmış ve en son bilgi, göl seviyesi 914,97 santim; 914,60'a inmesine yalnızca 30 santim kalmış. Bu, minimum işleme kotu; bitiyor yani göl. Ve bu, şu demek: Türkiye'yi, hatta dünyada pek çok toprağı suya kavuşturan Demirel'in memleketindeki "Susuzuz." diye haykıran Ispartalı hemşehrileri, önümüzdeki günlerde daha da susuz kalacak demek ve Isparta halkı bunu unutmayacak, 14 Mayısta gelecek, topraklarını suya, buğdayı başağa kavuşturan "Baba"nın Ispartalı hemşehrileri suya olan hasretlerini bitirecek.

Benim gül şehri Isparta'm... Kleopatra'nın ayaklarına Marcus Antonius'un yapraklarını döktüğü, mitolojik öykülerde tanrıların el ele verip yarattıkları söylenen ve Afrodit'in oğlu Eros'a hediyesi, sevginin simgesi gül ve bazen Allah'ın güzelliği ve güzel koktuğu için sevgili Peygamber'imizin terine ismi yakıştırılmış olan gül ve AK PARTİ'nin yirmi bir yıllık iktidarından sonra, Rindlerin Ölümü şiirindeki gibi, üreticisinin akmayan gözyaşlarındaki kanayan gül. Dünyanın en önemli iki gül üreticisinden biriyiz. Gül yağı üretiminin yüzde 50'si Türkiye'den, bunun yüzde 85'ini de benim gül kokulu Ispartalı hemşehrilerim üretiyorlar. Gül yağının yüzde 95'i ihraç ediliyor ve dünyadaki en büyük gül yağı üreticisiyiz ama gül üreticisi kahır mektubu yazıyor sizinle. Tarımsal girdilerin hemen hepsinde dışa bağımlıyız ve gübre, yem, ilaç, mazot, yüzlerce kat artarken "Kıymayın!" dedik gül üreticisine, lavanta üreticisine, domates, karanfil üreticisine ama donmuş kalplerinize duyuramadık. Gülbirlik tarafından Ekim 2022'de gül çiçeği kilogram fiyatı 22 lira açıklandı, oysa 32 lira olmalıydı en az ve alım fiyatını artmış gibi gösteren nutuklar artık sizi kurtaramaz çünkü köylümüz biliyor artan enflasyon ve girdilerle emeğinin nasıl yok edildiğini. Gül çiçeğinin yüzde 65'inin üreten gül üreticisinin ürünleri Fransız şirketler tarafından âdeta sömürülürken beceriksiz ve umursamaz sözlerin seçim vaadi olarak kaldığını biliyorlar artık. Ama az kaldı; acilen gül çiçeği alım fiyatını, gübre ve mazot desteğini artıracağız, havza modeliyle örgütlenerek üreticiye, gül endüstrisine teşvik verilmesini sağlayacağız ve artık elindeki dikenlerden daha çok acıtan AK PARTİ'nin üreticisine yaptığı zulüm son bulacak. Bulgaristan ek destek veriyor, ÖTV iadesi veriyor, dönüm başına toprak sübvansiyonu veriyor ve bunların hepsinin fazlasını biz yapacağız; iyi bir yönetimle yapacağız bunu.

Yüzde 25'lik üretim payıyla Isparta elma üretiminin başında geliyor listede. Girdilerdeki artışlar, yeterli verilmeyen destek ve teşvikle elma üreticileri her sene devam edip etmemekte sırat köprüsünden geçiyor AK PARTİ'yle ve diyor ki: "Zirai ilacın tonu bu sene 12 ila 15 bin lira. Gübreyi unuttuk zaten de 1 kilo elmanın bahçe üretim masrafı 2.500, 3 bin lira; biz ne yapacağız?" DSİ'ye bağlı sulama bin metrede 750, damlama sulama 400 lira olmuş. Ziraat Odaları verilerine göre 350 lira limonda ve yüzde 258'le elma ikinci, market ile üretici arasındaki fiyat farkında ve 2012'de golden ve starking için coğrafi işaret tesciline başvurulmuş; yok, alakadar yok. Borçların yapılandırılması, mazottan ÖTV'nin alınmaması lazım ve ek destek vermek lazım çiftçiye. Kiraz üreticisi zor durumda; 1 eurodan Isparta'da alınan kiraz Münih halinde 6,5 euroya satılıyorsa bundan üretici pay almalı ama ziyan oldu. Söz verilen elma üreticileri birliği yalan oldu, Keçiborlu'da kiraz getirisi yok oldu, söz verdiğiniz halcilik yasası ise rüya oldu.

"Elmayı, kirazı, gülü, lavantayı millî tarım politikasına alın." dedik, almadınız, biz alacağız, "Üretiminden ihracatına, turizmden marka oluşturulmasına el atın ki üreticimiz kazansın." dedik, yapmadınız. Bunları biz yapacağız. Nereden mi biliyorum? Gidiyorum köylüye çünkü. Sorunları getiriyorum buraya, önergeler veriyoruz ama reddediyorsunuz hepsini ve şimdi, seçim zamanı, köylümüzün, Isparta halkımızın kaderine el koyma zamanı ve biz yoksulluğun da yalnız bıraktığınız eli nasırlı çiftçimizin alın terinin de hesabını gelir gelmez soracağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

AYLİN CESUR (Devamla) - Isparta'da köylerde ciddi bir imar ve altyapı sorunu var yirmi bir yılın sonunda. Ne yaya koridoru ne banliyö treni yaptınız ne otogarı bitirdiniz, kent ormanı nerede belli değil, Isparta-Burdur Dostluk Yolu ya da Dereboğazı Yolu desem yollarda boğuldunuz; içme suyu, kanalizasyon problemi var, internetsiz köylerimiz var, kapalı devre bekleyen göletler var, tamamlanamayan Dereboğazı'nda kaybettiklerimizin günahı var üzerinizde veya Konya-Isparta yolunda.

Gelendost hâlâ doğal gaz bekliyor, önergelerimiz, Meclis araştırma önergelerimiz var, önergelerimizden sonra ilçeye doğal gaz gelmesi çalışmaları yapılacağı söylenmesine rağmen somut çalışma yok. Biz önerge verdik, Şarkikaraağaç, Eğirdir, Deregümü, Kuleönü kavuştu doğal gaza, Uluborlu yakında kavuşacak ama Senirkent, Yenişarbademli, Aksu, Sütçüler doğal gaz bekliyor, biz getireceğiz. Akdeniz Bölgesi'ne kar yağdı diye donmaya ve karanlığa terk ettiğinizi unutmuyor Isparta halkı. Yandaşa verdiğiniz ve denetlemediğiniz, tek çivi çakılmamış ihmaller şehri Isparta'ya verdiğimiz tekliflerle ve kamuoyu baskısıyla şebekeleri yenilemeye karar verdiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitti.

AYLİN CESUR (Devamla) - Başkanım, bir cümleyle tamamlayayım.

BAŞKAN - Bir cümle alayım peki.

AYLİN CESUR (Devamla) - İhaleyi yeniden karanlığa bırakan şirkete verdiğinizi unutmuyor... Evet, umut hiç bitmeyen bahar mevsimi, söz verdik biz o umut hiç bitmeyecek ve yeniden baharlar gelecek.

Özür diliyorum Başkanım, başında söylediğim "Yağ satarım, bal satarım/Yağlıca, ballıca dayak atarım." diye bitiyor benim ilk başta söylediğim o şarkının son sözleri. Sandıkta soracak Isparta halkı ve yalnız bırakılmış Isparta halkı hesabı sandıkta dürecek.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.